Bazı Hayatlar Çevreye Işık Yayar
Biyografi kitaplarında son yıllarda önemli bir artış görülüyor. Bu çok sevindirici. Zira örnek hayat yaşayanlar, çevrelerini de aydınlatıyor.
Eskilerin tercüme-i hâl veya tarihçe-i hayat dedikleri biyografi türüne son yıllarda büyük önem verildiği görülüyor. Geçmişte çok zayıf olan bu edebiyat türü, ciddî anlamda gelişme yolunda. Yayın kuruluşlarımız, artık önemli fikir, sanat, edebiyat, kültür, dil ve medeniyet öncülerinin hayatlarını kitaplaştırıp okuyucularına ulaştırıyorlar. Bu yayınların bilhassa arayış içinde olan çocuklarımıza ve gençlerimize yol gösterip yön vereceğine kesinlikle inanıyorum.
Geçmiş yıllarda hazırladığım ilk biyografik kitabım Yûnus Emre hakkındaydı. Sonra Yahya Kemal’e dair küçük bir denemede bulundum. Seneler ilerledikçe bu türe olan ilgim ve sevgim arttı. Kayıp İstasyon, Unutulmayan Edebiyatçılar, Kalem Efendileri kısa biyografilerden müteşekkildi. Seneler ilerledikçe bu yolda ilerlerken Safiye Erol, Ömer Seyfettin, Refik Halid Karay, Sait Faik Abasıyanık, Ziya Osman Saba ve Mehmet Zeki Akdağ’ı merak edip hayatlarını kitaplaştırdım. Safiye Erol, diğerlerine göre biraz daha çok dikkat çekti. Zira bu hanım romancımız yeni keşfedilmişti. Nasreddin Hoca, Mustafa Necati Karaer ve Ziya Nur Aksun, dost yazarlarla birlikte imza attığımız kitaplardı. Ve son olarak Mehmed Âkif Ersoy, Âşık Veysel Şatıroğlu ve Tarık Buğra çıkageldi. Şimdi tezgâhta üç şahsiyet var. Bunlar ne zaman biter, ne vakit yayımlanır bilinmez. Onun için isimlerini özellikle anmıyorum. Zira bir kitabın yazılması ayrı, yayımlanması farklıdır. İkisi de kaderle alakalıdır. Yazmaya başlarsınız ama bitiremezsiniz. Bitirirsiniz ama yayımlanmaz, okuyuculara da ulaşmaz.
Bizim toplum olarak sahalarında başarılı olmuş kahramanları gün ışığına çıkarmamız ve onları toluma, bilhassa gençlerimize ve çocuklarımıza göstermemiz gerekiyor. Zira yeni nesillerin bu rol modellere ihtiyacı var. Bizim kendi serdengeçtilerimiz, alperenlerimiz, kahramanlarımız var. Başka diyarlardan yiğitler arayıp bulmaya ve onları numune-i misal olarak göstermeye asla ihtiyacımız yok. Şanlı tarihimiz her sahada binlerce kahramanı bünyesinde barındırıyor. Yeter ki onları keşfetmek için çaba harcayalım. Bu keşiflerin, yeni kültürel zenginliklere yol açacağını unutmayalım. Şimdi bu kadar izahattan sonra yeni yayımlanan bazı biyografi kitaplarına göz atalım.
DİYANET’TEN BİYOGRAFİ SERİSİ
T. C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı, önemli bir biyografi serisine imza attı. Türk edebiyatının temel taşları diyebileceğimiz şahsiyetler hakkında hazırlanan bu eserler, kolektif çalışmaların ürünü olarak kütüphanelerimize kazandırılmış bulunuyor. Yûnus Emre, Mehmed Âkif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil… Aynı soyağacından gelen beş dev sanatkârımızı ve büyük şairimizi, bu külliyat içinde buluyoruz. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ön Söz’de İslam medeniyetinin büyük coğrafyalarından olan Anadolu’nun nice âlimlere, ariflere, şairlere, ediplere ve erenlere ev sahipliği yaptığını hatırlattıktan sonra sözü derviş Yûnus’a getiriyor ve şöyle devam ediyor: “Yûnus Emre, sözüyle, duruşuyla ve düşüncesiyle, kültür ve medeniyet tarihimizde silinmez izler bırakan bir gönül insanıdır. Sosyal yapının zaafa uğradığı, iç çekişmelerin kuvvetli olduğu, kıtlık, kuraklık ve istilaların hayatı kuşattığı zor bir dönemden seslenen ve dilimizin de kültürümüzün de temel taşlarından olan Yûnus âdeta bugünün edibi, ozanı gibidir.” Esere makaleleriyle katkıda bulunan ve Yûnus Emre’nin farklı cephelerini ele alan yazarlarımızın isimleri şöyle: Şahin Köktürk, Levent Bayraktar, Meliha Yıldıran Sarıkaya, Namık Açıkgöz, Nevzat Tarhan, İsmail Güleç, Nurullah Çetin, Ümral Deveci, Oğuzhan Aydın, Mehmet Emin Bars, Alaattin Karaca, Mustafa Özçelik, Muhammet Sevinç, Mustafa Kara, Kudret Ayşe Yılmaz.
MEHMED ÂKİF
Mehmed Âkif kitabında ise, İstiklal Marşı şairimizi muhtelif cepheleriyle ele alan imzalar şöyle: İbrahim Tüzer, Servet Tiken, Mehmet Narlı, Âlim Kahraman, Beşir Ayvazoğlu, Muhammed İkbal Güler, Selçuk Çıkla, Sevgi Tütün, Ercan Şen, Zülfikâr Güngör, Ebru Burcu Yılmaz, Alâattin Karaca, Şeyma Büyükkavas Kuran, Fikret Uslucan. Şairler Sultanı Necip Fazıl hakkındaki kitapta okunan yazıların sahiplerine bakalım: İbrahim Kavaz, Fatih Kanter, Fatih Sakallı, Aliye Uslu Üstten, Levent Bayraktar, Can Şen, Canan Olpak Koç, Dinçer Atay, Arif Ay, Hüseyin Akın. Sezai Karakoç, son devrin İslam mütefekkirlerindendi. Onun hem sanat hem de fikir dünyasını şu edipler aydınlatıyor: Mustafa Özel, Şaban Sağlık, Ahmet Cüneyt Issı, Alâattin Karaca, Fatih Sakallı, Beyhan Kanter, Abdullah Harmancı, Mustafa Çoban, Arif Yılmaz, Fikri Kula, Necip Tosun, Ali Haydar Haksal, Fatma Atay. Nuri Pakdil de Edebiyat dergisiyle yol açıcılardan oldu. Onu anlatanlar şu isimlerden oluşuyor: Duran Boz, Ahmet Belada, Necip Evlice, Rüveyda Durmaz Kılıç, Alâattin Karaca, Canan Olpak Koç, Atıf Bedir, Vefa Taşdelen, Ali Göçer, Gulzar Mammadova, Ferhat Korkmaz, Murat Turna ve Batuhan Şuoruç. Bu neşriyatından ötürü Diyanet’i kutluyor ve nice eserler diliyorum.
MEHMET AKİF İNAN VAKFI’NDAN İKİ ESER
Hıdır Yıldırım’ın Başkanı olduğu Mehmet Akif İnan Vakfı çok kıymetli eserleri irfanımıza kazandırıyor. Daha önce İnan’ın bütün eserlerini meraklılarına ulaştıran vakfımız, şimdi de çok değerli iki eserle okuyucuların önüne çıkıyor: Mehmed Âkif 150 Yaşında ile Vefatının 20. Yılında Bir Güzel Adam Alaeddin Özdenören. Dr. Mehmet Tuğrul ile Hıdır Yıldırım’ın birlikte hazırladıkları Âkif kitabının takdiminde şu satırları okuyoruz: “Millî Şairimiz Mehmed Âkif Ersoy, hayatı, eseri, eseri hayatı gibi olan numune-i imtisal bir şahsiyettir. Hiçbir şart altında eğilip bükülmemiş, hiçbir imkâna kıymet vermemiş, Hakk’ın ve hakikatin peşinde olmayı en önemli hayat prensibi addetmiş ve buna hayatının sonuna kadar sıkı sıkıya bağlı kalmıştır.” Kitap, “Mehmed Âkif 150 Yaşında Bilgi Şöleni” adıyla bazı kuruluşlarla birlikte 22-24 Aralık 2023 tarihlerine Burdur’da gerçekleştirilen sempozyumda yapılan konuşmalar ile sunulan bildirilerin bir araya getirilmesiyle vücut bulmuş. Kitaba katkıda bulunan pek çok akademisyen ve yazara teşekkür edilmelidir.
Vakfın neşrettiği ikinci kitap Bir güzel Adam Alaeddin Özdenören ismiyle günışığına çıktı. Mehmet Narlı ve Sercan Ceylan’ın editörlüğünü yaptıkların eserin ‘Takdim’ini, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın yapmış. Yalçın, Özdenören’in mizacından, mefkûresinden ve hizmetlerinden muhtasar olarak bahsediyor. Bir yerde şu satırlar bizi düşündürüyor: “Vahyin yerine aklı koyan, ölümden ötesine inanmayan, tabiata işkence eden batı özünde kötüdür.” diyen cesur bir aydındır. Özdenören, ‘Bu düzen gücün yetiyorsa başkalarını istediğin gibi ezebilirsin. Bu senin hakkındır, hatta alkışlanmaya layık olursun.’ diyerek Batı’nın bugün Gazze’de yeniden yüzleştiğimiz ikiyüzlülüğünü haykırır." Takdim’in son satırlarında gündemin en can yakıcı meselesine de temas ediliyor:
“Gazze’de yaşanan soykırımın batının ikiyüzlü paradigmasını ve modern dünya düzeninin sefaletini bir kez daha faş ettiği bu acı günlerde Alâeddin Özdenören’i anlamanın bize çok şey katacağına inanıyorum.” Kitapta emeklerini gördüklerimiz arasında Duran Boz, merhum Rasim Özdenören, Metin Önal Mengüşoğlu, Necip Tosun, Yılmaz Daşcıoğlu, Mehmet Narlı, Muhammed Hüküm, Mustafa Uçurum, Cemal Şakar, Mehmet Aycı ve Alaettin Karaca da bulunuyor.
Yunus Gönüllü İnsan Ersin Nazif Gürdoğan, Hıdır Yıldırım tarafından yayımlandı. Eser, Edebiyat Ortamı Yayınları arasında çıktı. Gürdoğan kapakta bizi o her zamanki gibi yine tebessümle karşılıyor. Yıldırım’ın Gürdoğan hakkındaki sözleri önemlidir. Çoğunu işaretledim. Fakat bu kısa paragrafı dikkatle okuduğumuzda Nazif Hoca’yı çok yakından tanıyabiliriz. Tanımak yetmez, severiz de.
“Anadolu’nun bağrına, bir taşra kasabasının bir köyünde doğan bir Anadolu evladının, azimli bir kararlılık ve karınca misali çalışkanlıkla kendi entelektüel dünyasını inşa etmesinin ve bu entelektüel dünyanın ışığını yine Anadolu insanının dünyasını aydınlatmaya hasretmesinin hikâyesidir Nazif Gürdoğan’ın hikâyesi.”
SADIK YALSIZUÇANLAR’DAN
Sadık Yalsızuçanlar’ı tanırsınız. İyi hikâyecidir, güzel romanları vardır. Bir de birbirinden seçkin biyografik eserlere imza atıyor. Şimdi önümde yazarımızın dört eseri duruyor: Ebu’l-Hasan Harakânî, Seyyîd Nesîmî, Edîb Harâbî ve Yaman Dede. Yalsızuçanların üslubu akıcıdır, sürükleyicidir. Okuyucuna son derece mükemmel bir mihmandarlık ediyor. Okudukça Sadık Bey’in bahsettiği kişileri daha çok benimsiyor, seviyorsunuz. Onların hayat hikâyeleri, felsefeleri, davaları ve diğer bilinen ve bilinmeyen cepheleri, bizi daha dikkatli okuyucu olmaya yönlendiriyor. Geçmişte edebî metinleri ile gönüllerde taht kuran Yalsızuçanlar, şimdi de biyografileriyle bizi ‘meçhul meşhur’ların gizemli dünyasına davet ediyor. Bu davete icabet etmek gerek. Zira çok memnun kalacaksınız. Arzu Gölcük Bosnevî’nin derlediği Râbiat’ül Adeviyye isimli eserle birlikte son bahsettiklerimin tamamı Edebiyat Ortamı Yayınları arasında çıktı.
Gazeteci tarihçi Ahmed Refik’in tarihle alakalı önemli bir eserini okuyoruz: Kabakçı Mustafa. Yazar, Devlet-i Aliyye’nin zor ve zahmetli dönemlerini de hatırlatıyor. Kapı Yayınları’ndan çıkan kitabın arka kapağından birkaç satırı ödünç alalım: “Nizâm-ı Cedîd’in kurulmasının getirdiği sıkıntılar… Ulemâ arasındaki çekişmeler… Bozulan ekonomik sistem… Dedikodular, güçler arasındaki çatışmalar… Sultan III. Selim zamanında bu en zor döneminde yaşananlar… “