Bizim her sahada yetişmiş büyük hakikat adamlarımız, bilge şahsiyetlerimiz vardır. Onları yeni nesillere tanıtmak biricik ödevimiz ve görevimizdir.

         Bu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım. Bizim çok büyük sanatkârlarımız, âlimlerimiz, ediplerimiz, kâşiflerimiz, devlet, fikir ve irfan adamlarımız vardır. Onlar bu toplumun âdeta çimentosu gibidir. Ülkemizin temel taşlarıdır. Aziz milletimizin daima kahramanlarıdır. Yaşadıkları zaman güven ve itimat noktası, vefat ettiklerinde de ilham kaynağı olurlar. Onlardan birkaç ismi anmak istersek Mehmed Âkif’i, Yahya Kemal’i, Necip Fazıl’ı, Nurettin Topçu’yu, Osman Yüksel Serdengeçti’yi, Sezai Karakoç’u, Erol Güngör’ü, Cemil Meriç’i, Kemal Tahir’i, Ziya Nur Aksun’(u, Ahmet Kabaklı’yı ve daha onlarcasını sayabiliriz. Bu saydıklarım daha ziyade fikir ve edebiyat öncülerimizdir. Bir de inanç dünyamızın dehaları var. Onlar da büyük bir yekûn tutar. Biz bu abide şahsiyetlerimizin işaret ettiği yoldan ilerlersek selameti buluruz. Her biri sönmeyen bir kandil gibidir. Onların rehberliğinde, mihmandarlığında aydınlık yolumuzu rahatlıkla bulabiliriz. O zaman da toplum olarak daha güçlü, diri ve iri oluruz. Ayağımız yere sağlam basar. Gençlerimizin kendilerine güveni tam olur. Ümitvar oluruz, geleceğe doğru sağlam ve korkusuz bir ruh hâli içinde yürürüz.

                   BİR HAKİKAT ADAMI

Bugünlerde Beyan Yayınları’ndan çıkan Bir Hakikat Adamı Mehmed Âkif, bana bunları düşündürdü. Osman Koca’nın editörlüğünü yaptığı eser mükemmel. Âkif inançlı, kararlı ve azimli bir mütefekkir ve şair. “Kendimi milletimin huzurunda gördüğüm günden beri sanattan ziyade cemiyeti düşünmek istedim.” diyor. Ama o düşünceleriyle büyük olduğu gibi sanatıyla da üstündür. Hiçbir şey yazmasaydı “İstiklal Marşı”, “Çanakkale” ve “Bülbül” şiirleriyle edebiyat tarihimizin altın sayfalarında yerini alırdı. Ama Safahat’ta bunların dışında daha pek çok değerli şiiri var. Nasibi olmayan, basiret ve ferasetten uzak olanlar, bunları fark edemez. Bugün Müslümanlar, koca Âkif’in İslam dünyası hakkındaki hakiki ve doğru tespitlerini, teşhislerini, tekliflerini ve çözüm yollarını görebilselerdi bu perişan hâlde olamazlardı. En başta da “İttihad-ı İslam” olarak gördüğü İslam Birliği fikrini idrak edebilselerdi… Müminler arasındaki “tefrika” illetine ilk dikkat çeken büyüklerimizden biridir Mehmed Âkif.

                   “COŞKUN BİR DERYA”

Osman Koca, “Beş Gayede Âkif” başlıklı muhtevalı ve derinlikli yazısının sonunda şairimizin bizim fikir ve inanç dünyamızdaki üstün yerini hakkaniyetle tespit ediyor ve okuyucuya da gösteriyor. Yazının sonundaki şu satırları okuyalım: “Hiç şüphe yok ki, İstiklal Marşı ve Çanakkale Şehitleri gibi her dizesi birer inci misali par par parlayan şiirleri onu ölümsüzlük abidesinin en üst katmanına taşımıştır. Fakat sırf bu iki şiirle anmak, onu yeterince tanımaya elbette elvermeyecektir. Sadece şiirleri de değil Âkif’i bize tanıtan. Hitabeti, matbuat faaliyetleri, vaizliği, mesleği, çektikleri, hatıraları. Hepsi bir bütünün parçaları gibi. Şiirleri de nitekim bu bütünün küçücük parçalarından biri. Zira karşımızda sıradan bir şair değil; bilakis üstün niteliklerle donanmış bir ahlak abidesi, her yönüyle mükemmel bir üst-zekâ, her cephesiyle kendinden sonraki toplumları aydınlatan bir deha; şiirlerine sirayet eden dil ve üslubu edebî açıdan her ne kadar zayıf, yalın ve kuru kalsa da; içkinliğin ve aşkınlığın tükenmez membaı bir ehl-i takva, aklın ve ruhun mecz edildiği coşkun bir derya bulunmaktadır.”

Eserde yer alan kalem erbabının isimleri ve yazı başlıkları şöyle: “Ali Haydar Haksal: “Mehmed Âkif’in Mektuplarından Yansıyan”, Âlim Kahraman: “Mehmed Âkif Ersoy: İnanmış ve Adanmış Bir İnsan”, Dursun Ali Tökel: “Bir Kavram Zenginleştiricisi Olarak Mehmed Âkif”, “Ercan Yıldırım: “Türkiye’nin Nomosu ve İstiklal Marşı”, Ergün Yıldırm: “Sosyolojik Bir Metin Olarak Safahat”, Fahrettin Gün: “Mehmed Âkif Ersoy Kronolojisi”, Funda Özsoy Erdoğan: “Selma Argon Ersoy ile Dedesi Âkif’e Dair”, Mahmut Babacan: “Mehmet Âkif’in Gerçekçiliği”, Mehmet Kurtoğlu: “Çağının Üvey Evladı Âkif’i Anlamak”, Mehmet Nuri Yardım: “Emperyalizme Direnen Şair: Mehmed Âkif”, Muharrem Coşkun: “Vatanında ‘Cüda’İstiklal Şairi”, Osman Koca: “Beş Gayede Âkif”, Recep Garip: “Mehmed Âkif’te Şiir ve Şuur Meselesi”, Selvigül Kandoğmuş Şahin: “İnancın Teslimiyetin ve Merhamet’in Şairi: Mehmed Âkif Ersoy”, Şaban Sağlık: “Dört Dörtlük Bir Adam: Mehmed Âkif Ersoy”, Şakir Kurtulmuş: “Akif Ruhu”, İsmet Emre: “Doğu ile Batı Arasında Bir Çığlık: Mehmed Âkif Ersoy” … Tabii eserde Mehmed Âkif’le alakalı yazıları bulunan başka isimler de var.

                   AKSİYON ADAMI

Kitabın arka kapak yazısında şairimizin bizdeki yeri ve değeri hakkında aydınlatıcı bilgiler var. Mehmed Âkif’in altı yüz yıllık Osmanlı Devleti’nin giderek zayıflamasına ve çöküşüne tanıklık ettiği belirtildikten sonra şöyle devam ediliyor: “O, bir milletin esaretten çıkıp kurtuluş destanı yazmasına katkıda bulunmuş bir şair. , vaiz ve dava adamıdır. Ülkenin sorunları öncelikliydi onun için. Yaşadığı topraklarda halkın uyanışına ve hep birlikte bir kurtuluş destanı yazmasına hem öncülük hem de şahitlik eden önemli isimlerden birisi olarak adını tarihe yazdırmıştır. Memleketin buhranlı dönemlerinde insanların umutsuzluğuna karşı şiirleri ile camilerdeki vaazları ile umut aşılayan, yeniden silkinişi kurtuluşa giden yola davet eden bir aksiyon adamıdır.” Eserdeki can alıcı yazılardan biri Eray Sarıçam’a ait. Başlığı “Mehmed Âkif’in İki Muarızı: Necip Fazıl ve Nurullah Ataç”. Bu önemli yazı dikkatle okunmalı ve üstünde uzun uzun düşünülmelidir.

         FİLİSTİN’İN YAHUDİLEŞTİRİLMESİ

Beyan Yayınları “Tarihin Gerçek Yüzü” adıyla çok önemli bir seriyi okuyuculara sunuyor. Seçkin yazarların, tarihçilerin ve araştırmacıların kaleme aldığı bu eserler okurların zihninde geniş ufuklar açıyor. Serinin editörlüğünü yapan Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan “Takdim: Tarihin Gerçek Yüzü” başlıklı on sayfalık mühim yazısında, bize bilinmeyenlerin aşikâr ve açık hâle getirilmesi gerektiği hususundaki kanaatini, objektif ilim adamlığı yönü ile gösteriyor. Bu özlü yazının ilk satırlarıyla şimdilik yetinelim: “Tarih, milletlerin birliğini sağlayan, vatan sevgisini geliştiren bir bilgi alanıdır. Millî bilincin oluşmasında en büyük pay tarihe aittir. Birleştirir, güce güç katar, geleceğe yön verir. Bu güçlü yönü ile beraber tarihin bir de zayıf tarafı vardır. Zayıf tarafı müdahaleye açık bir alan olmasındandır. Beşerî bilimler arasında en çok müdahaleye uğrayan tarihtir; belge-bilgi görmezden gelinir, hatıratlarda nakledilenler; bilhassa şahıslar hakkındaki yargı cümleleri eleştiriye tabi tutulmadan olduğu gibi kullanılır. Bazı olayların üstü örtülür; kimi komutanlar, kahramanlar unutturulmaya çalışılır. Tarihî şahsiyetlere hakaret etmek suretiyle, itibarsızlaştırma gayreti güdülür. Tam tersi de olabilir; tarihî kişilik olabildiğince yüceltilir, sonunda gerçek üstü bir kimlik ortaya çıkar. Bu ve benzeri müdahaleler sonunda bir algı oluşur; gerçek ortadan kalkar. Bütün bunlar tarihe müdahaledir ve yakın tarihimiz; pek çok konusu bakımından algı üzerinde inşa edilmiş bir tarihtir.”

“Tarihîn Gerçek Yüzü” serisinden çıkan eserlerden birisi Prof. Dr. Celil Bozkurt’a aittir. İsmi, Filistin’in Yahudileştirilmesi Toprak Satışı mı, Gasp mı? Aslında günümüzde yaşadığımız bütün dramı, katliamı, soykırımı bu isim izah ediyor. İsrail terör örgününün kuruluş yıllarını, tarihçesini anlatan yazarımız, dünyanın başına bela olan bu katiller sürüsünün, günümüzde Netanyahu’nun başını çektiği bu kirli ve kanlı teröristlerin icraatlarını dile getiriyor. Dikkatle okunması gereken eserdeki bazı başlıklar şöyle: “Tarihte Yahudiler”, “Siyonizm’in Doğuşu”, “Filistin’de Yahudi Kolonileri”, “Yahudilerin Filistin’de Arazi Gaspları”, “Siyonistler ve İttihatçılar”, “Birinci Dünya Savaşında Siyonist Diplomasi”, “Türklerin Filistin’e Veda Etmesi”, “İngiliz Mandası Altında Filistin”, “Filistin’de Yahudi Nüfus ve Mülkiyeti”, “Filistin’de Siyonist Terörü”.

Başta Gazze ve Kudüs olmak üzere Filistin toprakları üzerinde yaşananlara tarihî gerçekler ışığında bakılan kitabı okuyunca, oynanan iğrenç oyunları, kurulan alçak tezgâhları ve emperyalistlerin haince emellerini daha iyi fark edebiliyorsunuz. Okunması, Arapçaya ve İngilizceye hemen tercüme edilmesi gereken çok mühim bir eser. Beyan Yayınları’ndan çıkan “Tarihin Gerçek Yüzü” serisinin diğer kitap isimleri ve yazarları ise şöyle: Şeyh Said Olayı İsyan mı, Kıyam mı? (Fahrettin Gün), Lozan Başarı mı, Taviz mi? (Prof. Dr. Mustafa Aydın), Cumhuriyetin İlk Yılları Demokrasi mi, Diktatörlük mü? (Yasin Aktay), Son Hükümdar II. Abdülhamid Ulu Hakan mı, Despot Sultan mı? (Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan), Dersim Olayı Kerim Devlet mi, Zalim Devlet mi? (Prof. Dr. Cenar Arabacı) Tartışmalı konuları netliğe kavuşturan bu eserler okunmalı ve üzerlerinde düşünülmelidir.