Değerli okurlarım bugünkü yazıma bir hikaye ile başlamak istiyorum. Vaktiyle garip biri, bir köyden geçer iken, fırına uğrayıp, ekmek ister içerden, velakin parasını vermek istediğinde, bakar ki hiç cebinde parası kalmamış. Fırıncı onu bir dilenci zanneder, o an kalbinden geçirir “bıktım artık bunlardan’’ Allah’tan korkmayarak bir ekmeğin içine, bolca zehir koyarak, verir o zavallıya.

Hiçbir şeyden haberi olmayan o garip,“zehirli ekmeği” alıp gider oradan. Yolda,  askerden yeni terhis olmuş, genç birine rastgelir. Genç acıkmış olduğunu söyleyince, ona merhametinden, acır , fırıncıdan aldığı o ekmeği ona verir ve  oradan ayrılır. Hiç bir şeyden habersiz olan genç oturup, o ekmeği yiyerek, yürür evine gider. Lakin başlar içinde o zehirin tesiri ve başlar titremeye vücudunun her yeri. Artık son nefesini verirken o genç adam, der ki babasına: “Ben yolda açıkmıştım  yolcunun birisinden, bir ekmek alıp yedim, ondan sonra,  her yerim başladı titremeye. Bunu duyan fırıncı, başlar bir dövünmeye, der: “Eyvah, o zehri ben kendi elimle koydum o ekmeğe, keşke yapmaz olaydım, yaptığım iş doğru mu? Ben kendi elim ile zehirledim oğlumu. Ne kadar pişman olup, üzüldüyse de içten, lakin oğlu ölmüştü, iş işten geçmiş idi.

            Hayat  biz insanlar için  bir aynadır aslında. Neyi gösterirsen, onu yansıtır bize. Ne söylersen, onu duyarsın. Ne edersen, onun karşılığı gelir eninde sonunda seni bulur. Belki hemen değil, belki yarın değil ama er ya da geç, insan kendi yaptığıyla mutlaka yüzleşir.

Biz çoğu zaman kendimizi haklı çıkarmak için başkalarını suçlamayı severiz. Başımıza gelen kötülükleri hep dışarıda ararız. “O yaptı, bu söyledi, kader böyleymiş” der geçeriz. Oysa insan en büyük iyiliği de, kötülüğü de önce kendine yapar.

Birine kırıcı bir söz mü söyledin? Zannedersin ki unutur gider. Ama o söz önce senin ruhuna yapışır. İçten içe seni kemirir ve yorar.

Birine yardım ettin mi? Belki karşılık beklemeden yaptın, belki kimse görmedi. Ama o iyilik gelir bir gün ummadığın bir anda seni bulur. Hayat işte böyle adildir. İyilik tohum gibidir.

 

Ektiğin yerde değil, bazen başka bir yerde filiz verir. Kötülük de öyledir. Bu dünyada kimse kimsenin imtihanı değil. Herkes  kendi sınavını verecek. İyiliğin de seninle, kötülüğün de. Seçim senin ey insan.

Bugün kendine bir iyilik yap,  birine güzel bir söz söyle. Çünkü güzel söz söylemek sadakadır. Bugün sana yanlış yapan birini affet ve iyiniyetli  ol. Zira Yüce Allah Fussilet suresi 34. Ayetinde ‘’İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş!’’ buyurmaktadır.

Hayat bir yolculuk, kimse kimseye ait değil, kimse kimseyi taşıyamaz sonsuza dek. Ama insan, kendi yükünü kendi hazırlar. Bir bakarsın huzurla yürüyorsun. Bir bakarsın attığın taşlar ayaklarına dolanmış.

Dünya böyle bir yer işte, adil ve sessiz ancak unutmaz!

Onun için Ne edersen kendine, edersin, kendi kendine…