Geniş bulvar ve daracık sokaklardan geçerken, Kayseri’nin üzerindeki çeşitli uygarlık ve medeniyetlerin izlerine tanıklık ediyoruz. Şehri ilmek ilmek dokuyan medeniyet temsilcilerinden birisi olan Selçuklu, şehirdeki yapılarıyla görenlerin ufkunu açıyor.
*
BENİM DERDİM SİZE DERMAN OLSUN
Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü Doç. Dr. Şükrü Dursun’la şehrin ruhunu oluşturan en önemli yapılardan olan Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi’nde buluşuyoruz. “Benim derdim, size derman olsun” diyen Gevher Nesibe Hatun’un hikâyesi iç acıtsa da, Gevher Nesibe Dârüşşifâsı ve Gıyasiye Tıp Medresesi dertlilere deva, hastalara şifâ olmuş. Ziyaret ettiğimiz mekândaki şaheser niteliğindeki bu eserleri bizlere miras bırakanlara dualar edip ayrılıyoruz.
(GEVHER NESİBE’NİN AŞK HİKÂYESİ... Rivayet odur ki Gevher Nesibe Sultan, sarayın baş sipahisine gönül verir. Bu sevdaya Gevher’in sultan ağabeyi Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev karşı çıkar. Baş sipahiyi dönülmesi zor bir savaşa gönderir ve baş sipahi orada şehid olur. Bu olay üzerine Gevher, üzüntüsünden ince hastalık denen vereme yakalanır. Kız kardeşini ölüm döşeğinde ziyaret eden Sultan, Gevher’e son dileğini sorar. Gevher, “Ben devasız bir derde düştüm, kurtulmama imkân yok. Eğer dilersen benim dünyalığımla adıma bir şifahâne yaptır. Bu şifahânede bir yandan dertlilere şifâ verilirken diğer yandan da çâresi olmayan dertlere çâre aransın. Hekimler yetiştirilsin. Burada kimseden ücret alınmasın” der. Sultan, Gevher’in son isteğini yerine getirir ve şifahâneyi medresesiyle birlikte 1206 yılında hizmete açar.)
Arkasından şehrin seceresini özetleyen Cumhuriyet Meydanı’nda Roma ve Bizans Uygarlığı’nı, Selçuklu ve Osmanlı Medeniyeti’ni aynı anda görme imkânına kavuşuyoruz. Yanımızdan geçen tramvay eşliğinde Atatürk Heykeli, Saat Kulesi, Kayseri Kalesi ve Arkeoloji Müzesi, Kurşunlu Camii (Mimar Sinan Camii), Kale Camii, Kayseri Ulu Camii (Cami-i Kebir), Hunat Hatun Camii ve Külliyesi âdeta medeniyetlerin merasim yaptığı bir anıtsal törene eşlik ediyoruz.
KAYSERİ KALESİ ÂDETA YENİDEN İNŞA EDİLMİŞ
Cumhuriyet Meydanı’ndan biraz daha ilerleyince bu seferde Kayseri Kalesi’nin surları İstanbul’u gözlerimizin önüne getiriyor. Devasa taşların, insanları insanlardan korumak için devleştiği bir başka mekân Kayseri Kalesi. Kale, Roma İmparatoru III. Gordionus döneminde (238-244) kale ve surlar şeklinde inşa edilmiş. Bizans İmparatoru Justinianus döneminde (527-565) bazı değişikliklere uğratılarak iç kale oluşturulmuş. Kayseri Kalesi bugünkü şeklini Anadolu Selçuklu Sultanı Birinci Alâeddin Keykubad döneminde (1220-1237) almış.
Kayseri Kalesi içerisinde yer alan Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen ve geçmişten geleceğe ulaklık eden eserler ise ziyaretçilerin bakışları arasında arz-ı endam ediyor. Kalenin arka kapısından çıkıp, İstanbul ve Bursa ile birlikte en eski üç kapalı çarşısından biri olan Tarihî Kapalı Çarşı’ya yöneldiğimizde esnafların “buyurun”ları arasında tarihî mekânla irtibatlanmamızı engelliyor. Fakat bütün sıkıntılara rağmen güler yüzlü insanlarla karşılaşmak bütün sıkıntıları unutturuyor.
Rehberimiz, “Hunat Hatun Camii ve Külliyesi’ni mutlaka görmelisiniz” diyor. Zamanımızın darlığına rağmen ilk hedefimiz Hunat Hatun Camii ve Külliyesi. Bu şaheser niteliğindeki Selçuklu eseri, minaresinin gölgesine vardığımızda bizi bir kez daha büyülüyor.
Anadolu Selçuklu Sultanı Birinci Alâeddin Keykubad’ın hanımı Mahperi Huand (Farsça’da “Efendi”, “Büyük Hatun” anlamına geliyor) Hatun tarafından 1238 yılında yaptırılan Hunat Hatun Camii, külliyesi ile birlikte, yıllara meydan okuyarak hâlâ göz kamaştırıyor. Batı ve doğu kapısının üzerinde yer alan kitabe ise, efsunlu bir şifre gibi her ziyaretçi tarafından çözülmeye çalışılıyor. Şehirdeki Selçuklu dönemine ait hangi eseri görseniz “muhteşem” demekten kendinizi alamıyorsunuz.
KAYSERİ LİSESİ’NİN ŞEHADETE YÜRÜYEN ÖĞRENCİLERİ
Kayseri’nin modern alışveriş merkezlerine kafa tutmaya devam eden çarşıların arasından geçerek biraz da yakın tarihle ilgilenmek istiyoruz.
Melikgazi’deki Ziyaret edeceğimiz mekân, Selçuklu eserlerinden çok farklı olmakla birlikte Osmanlı döneminin son yapılarından. Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamid tarafından 1904 yılında yaptırılan, o dönemde rüştiye, idadî ve sultanî olarak hizmet vermiş olan Kayseri Lisesi şimdilerde Kayseri Lisesi Millî Mücadele Müzesi olarak hizmet veriyor.
1921’de Sakarya Savaşı’nda 63 öğrencisi şehit düştüğü için mezun veremeyen tarihî lisenin önündeyiz. Lisenin ihtişamlı basamakları birer birer çıkmaya başlıyoruz. Her adımımızda, bu okulun sıralarında kazandıklarını dünyanın değişik bölgelerinde insanlığın hizmetine sunmak üzere yola çıkan sayısız idealist öğrencinin meftunluğu kendini derinden hissettiriyor. İkinci kattaki okul müzesinin kapısından içeriye girer girmez ise bizleri rahmetli Turgut Özal ile Abdullah Gül karşılıyor. Hem başbakanlık hem de cumhurbaşkanlığı yapan şahsiyetlerle birlikte liseden mezun olan Hulusi Akar’ın da aralarında bulunduğu ünlü isimlerin balmumu heykelleri sergileniyor. Masanın üzerindeki Kayseri Lisesi Mezunları defterinin sayfaları arasındaki kayıtlar mazîden âtiye uzanan hayatların izleğini gösteriyor. Liseye 1922’de atanan ve iki yıl boyunca edebiyat öğretmenliği yapan Şair Faruk Nafiz Çamlıbel’in şehit öğrencilerin anısına yazdığı Kayseri Lisesi Marşı okulun tarihî rolünü özetliyor.
Bir çırpıda gezip, hemen çıkmayı düşündüğümüz Kayseri Lisesi’nin minik müzesi, bizleri dakikalarca oyalıyor. Unuttuklarımızı hatırlatmak için, geçmişin izlerinden örnekler veriyor.
*
Deyim yerindeyse Kayseri âdeta bir açık hava müzesi görünümünde. Sanayisinden sonra, tarihî zenginlikleriyle, ovalarıyla, tepeleriyle, dağlarıyla Kayseri’nin uyuyan devi; “turizm” son yıllarda derin uykudan uyandırılmış. 4 mevsim destinasyonları ile misafirlerine bütün güzelliklerini aşikâr eden Kayserililer, bacasız sanayinin bütün nimetlerinden faydalanmaya gayret ediyor.
Gün yavaş yavaş gecenin koynuna girerken, medeniyetlerin kol gezdiği beldenin asıl sahipleri, misafirlerini ağırlamak, onlara geçmişi hatırlatmak için kızılca yorganlarını üzerlerine çekiyor. Biz ise, zirveler şehri Kayseri’yi tepeden izlemek üzere Talas Belediyesi’nin Piknik ve Dinlenme Tesisleri’ne hareket ediyoruz. Ali Dağı bizleri serin serin esen rüzgârlarıyla karşılıyor. Ömre ömür katan havasıyla, insanları öbek öbek eteğine diziyor. Biraz önce sesini dinlediği koca şehrin sessizliğine, kucağında topladığı insanlarla hayretler içerisinde bakıyor. Önümüzdeki tablo, “Birilerinin ölümü, birilerinin doğumudur” düsturunu akıllara getiriyor.
KAYSERİ’NİN MANEVÎ ŞEMSİ: SEYYİD BURHANEDDİN HAZRETLERİ
Âdeta açık hava müzesini andıran Melikgazi ilçesinde mukîm Seyyid Burhaneddin Hazretleri türbesinde şehrin manevî şemsi olarak bizleri karşılıyor. Kayseri Mezarlığı’nın içinde bulunan türbe, fevç fevç insanların akınına uğruyor.
1165 yılında Tirmiz’de doğan Seyyid Burhaneddin, ilk tahsilini yaptıktan sonra Belh’e giderek Sultan’ül Ulema Bahaeddin Veled Hazretleri’nden 12 yıl manevî ilimler tahsil eder. Bu dönemde Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin mürebbiğini ve atabekliğini yapar.
Hocasından icazet alarak Tirmiz’e dönen ve orada halkı irşada başlayan Seyyid Burhaneddin, gördüğü bir rüya üzerine Celâleddîn-i Rûmî’yi yetiştirmek üzere 1231 yılında Konya’ya gelir. Daha sonra Mevlânâ’nın zahiri ilimlerde ilerlemek için Halep ve Şam’a gitmeleri üzerine Kayseri’ye yerleşir. Kayseri’yi çok seven Seyyid Burhaneddin 1244 yılında burada vefat eder.
Seyyid Burhaneddin Hazretleri, Hazreti Hüseyin’in neslinden olup, gerçekleri iyi araştırıp kavradığı için “muhakkik”, gizli sırları bilmesinden dolayı “Seyyid-i Sırdan” mahlaslarıyla da tanınıyor.
Bir anlamda Ebû Eyyûb el-Ensarî Hazretleri, İstanbul için ne ifade ediyorsa; Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri, Konya için ne ifade ediyorsa; Emir Sultan Hazretleri, Bursa için ne ifade ediyorsa; Kayseri için de Seyyid Burhaneddin Hazretleri o.
*
Yüzyıllar ötesinden bizleri seyreden cansız bedenlerin arasından geçerek, Fatihalar eşliğinde mezarlığın diğer kapısından çıkıyoruz. Karşımıza ilginç figürleriyle bir kümbet çıkıyor. On dördüncü yüzyıl Selçuklu Dönemi’ne ait olan Döner Kümbet, tam 12 köşeli. Her yüzü değişik motiflerle bezeli olan kümbet; Hayat Ağacı, Çift Başlı Kartal ve Aslan motifleriyle bizleri kendisine hayran bırakıyor.
On üçüncü yüzyılda Selçuklular tarafından “Han” olarak yaptırılan, 19. yüzyılda ise ibadethaneye çevrilen Han Camii, dışarının serinliğine inat merdivenlerinden indikçe insanların ruh ve bedenine sıcaklık üflüyor. Caminin yanındaki Han Kümbeti’nde ise, iki yakınıyla birlikte Emir Cemaleddin Tanrıvermiş Bin Davud istirahat ediyor.
***
DİLLİK KUNDE ZORLAŞIYO
Üretim ve ticaretin kalbi Kayseri’nin caddelerinde, sokaklarında “ekonomik krizin debisi”ni ölçmeye çalışıyoruz. Fikirler başka başka... “Pavlikaya dıhdığımız bebe işten çıktı. Horanta kalabalıh, gonşularımız da olmasa bidene elimizden tutacak yoh. Dillik kunde zorlaşıyor. Naader dayanacağız, nidecek bilmiyom” diye dert yakınan da var, “Allah’a şükür, çalışana iş de ekmek de çok” diyen de. Sıkıntılara rağmen sanayiciler de, çalışanlar da gelecekten umutlu.
Seyyid Burhaneddin Bulvarı’ndan Sivas Bulvarı’na doğru çileden âri trafikte yol alırken, yanımızda seyreden tramvay da bize yârenlik ediyor. Bu arada Kadir Has ismini de zikretmeden geçersek haksızlık olur. Olur da yolunuz Kayseri’ye düşerse Kadir Has Gösteri ve Sanat Merkezi’ni, Kadir Has Kongre Merkezi’ni, Kadir Has Kongre Merkezi Spor Salonu’nu ve RHG Enertürk Stadyumu’nu görmeden dönmeyin.
***
MANTI, PASTIRMA VE SUCUKLARIYLA DAMAK ÇATLATIYOR
Tarihten, kültürden, sanattan, ekonomiden bahsedilir de gastronomi es geçilir mi?.. Tabi ki de hayır. Ekonomik sıkıntılara rağmen, “Kayseri’de ne yenilir, ne içilir?..” sorusuna kısaca cevap vermemek, bu şehre vefasızlık olur. Çünkü Kayseri deyince hemen onların adı gelir: Kayseri ile özdeşleşen ve 36 çeşidiyle damakları çatlatan Mantı, Pastırma ve Sucuk. Dahası var... Yağlama (Şebit), Çiriş Yemeği, Cıvıklı, Kurşun Aşı, Sucuklu Köfte, Örgülü Pilav, Tahinli Yaprak Sarması, Kayseri Katmeri, Kayseri Tiridi, Çemenli Ekmek, Pöç Kebabı, Nevzine, Aside, Yoğurt Tatlısı yapanlara dua, yiyenlere şifa kaynağı. Âfiyet olsun.
***
VALİ ÇİÇEK KAYSERİ’DE YENİ BİR BAŞARI HİKÂYESİ YAZIYOR
Siyasîlerden sonra, gelelim sunduğu katkılarla şehre büyük bir sıçrama yaşatan idarî yapının başındaki isme. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in hikâyesi 1978 yılında Kocaeli’ye bağlı Gebze ilçesinde başlıyor. İlk, orta ve lise eğitimine doğduğu topraklarda devam ederek ardından Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi.
Vakit memlekete hizmet etme vakti... İlk olarak kaymakam vekili olarak Trabzon’un Düzköy ilçesinde göreve başladı. Arkasından İzmir’in Beydağ’da bu görevi icra ettikten sonra İngiltere Sheffield Üniversitesi’nde dil eğitimi ve İngiltere idari sistemi üzerine çalışmalarda bulundu.
Memlekete dönüşle birlikte sıra vekaletenden asalete rücû etme zamanı... Ver elini Sivas ili Akıncılar ilçesi, müteakiben Erzincan’ın Kemah ve Rize’nin Güneysu ilçelerinde kaymakamlık yaparak mesleğinde pişen Gökmen Çiçek, kamu kurumlarında üst düzey görevlerde bulunduktan sonra 10 Haziran 2020 tarih ve 2020/274 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Afyonkarahisar Valiliği görevine atandı.
Geçtiğimiz aylarda TİGAD olarak Afyonkarahisar’ı ziyaret ettiğimizde Vali Çiçek’in hizmetleri ve vatandaşların memnuniyeti hâlâ tazeliğini koruyordu. Demek ki gönüllere dokununca insan nereye giderse gitsin, üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin hayırla yâd ediliyor.
Vali Çiçek, Kayseri’ye atandığı 18 Mayıs 2022’den beri çalışmalarının yoğunluğundan “başını kaşıyacak vakti yok” desek yeridir. Çünkü burası yol medeniyetinin, tarihin, ticaretin, kültürün, turizmin, gastronominin merkez şehirlerinden birisi. Vites büyütmezseniz, Kayserili homurdanmaya, işler sarpa sarmaya başlar. Gayseri insanı hem çalışır, hem de çalıştırır. Vali Çiçek de bundan memnun, Kayseri’ye katma değer sağlamanın, hizmet etmenin huzuru içinde. Ziyaret ettiğimizde anlattıkları da bunu teyit ediyor.
*
SEN ÇOK YAŞA “GÖKMEN BABA”
Kayseri ziyaretimizin ilk durağı Kayseri Valiliği. Vali Gökmen Çiçek, mütevazılığıyla dikkat çeken, halkla diyalogları sayesinde problemleri çözüme ulaştırmakta güçlükleri kıvrak zekasıyla çözüme kavuşturan bir idareci. Kayserililerle kurduğu bağı her geçen gün daha da güçlendiren Çiçek, sosyal projelerin yüzde 50’sinin iş insanları tarafından gerçekleştirilmesinde bir hayli memnun. Fakat her şeyden memnun olmak mümkün değil. Çiçek, Kayseri’de geçirdiği sürece dair kamu açısından önem arz eden şu açıklamaları paylaştı:
“Kayseri’nin ürettiği 24 ürünle ihracatta ilk onda. 5 üniversitesiyle eğitim, öğretim ve bilimde önemli bir misyon ve vizyona sahip. Merkez nüfusu 1 milyon 200 bin olan Kayseri’nin en önemli problemlerinden birisi uyuşturucu kullanımı. Dünyada madde bağımlısı sayısı 400 milyonu geçmiş durumda. Bizdeki durum da çok iç açıcı değil. Buradaki üç yıllık hizmet dönemimde, “analar ağlamayacak” diye başlattığımız mücadelede büyük bir mesafe katettik. Çözüm sürecinde hayata geçirdiğimiz 62 adet Kayseri ERVA (Erdemlerimizle Varız) Spor Okulu ile önemli bir mesafe kat ettik.
Gençlerin özellikle tek kullanımda bağımlı yapan metamfetamin kullanımı çok yaygın. İnönü Mahallesi’ni ziyaretim sırasında bir anne ile karşılaştım. Evladının ölmesi için Allah’a yalvarıyor. Uyuşturucu kullanan evladı kendine işkence ediyormuş. Daha önce saygıda kusur etmeyen, ayağının altını öpen evladı şimdi uyuşturucu yüzünden canavara dönüşmüş.
EVLERİMİZ, SOKAKLARDAN TEHLİKELİ HÂLE GELDİ
İnsan, böyle vakalarla karşılaşınca insanlığından utanıyor. Bütün etkin mücadeleye, kamera sayısı 4 katına çıkarılmasına rağmen uyuşturucu çeteleri gençleri zehirlemek için değişik yöntemler geliştiriyor. Diziler ve sosyal medya yoluyla özendirilen gençlerin yüzde 80’i bu illeti evinde kullanıyor. Yani evlerimiz sokaklardan daha tehlikeli hâle geldi. Çocuklarımızın elinden tableti alamıyoruz. Hangi mecrada, hangi tehlikelere maruz kaldıklarını iş işten geçtikten sonra öğrenebiliyoruz.
İşte bu büyük problemi çözmek için Türkiye’de ilk ve tek olan, her zaman gurur duyduğum proje olan ERVA (Erdemlerimizle Varız) Spor Okulları’nı her mahalleye açtık. Bu projenin en önemli özelliği ise okulların mali olarak kurumlara zimmetli olmaları. Bu okullardan şu anda 13 bin öğrencimiz yararlanıyor. Bu öğrencilerimize millî manevî değerlerimizin yanında 25 branşta hizmet veriliyor.
İlişkilerimiz öyle ileri boyutlara evrildi ki bu gençlerle “kanka” olduk. Hatta fazla bilinmez, Kayseri’de Suriyelilerin bir çocuğa cinsel taciz manipülasyonu üzerinden tırmandırılmak istenen iç karışıklığın önlenmesinde bu çocukların payı azımsanmayacak kadar büyük. Dolayısıyla doğru yolda olduğumuzdan hiç şüphe yok.
Bu güzel gelişmelerin sonucu olarak Saraycık’taki Yeşilay Rehebilatisyon Merkezi projemizi 280 milyon lira harcayarak Kayseri’ye kazandırdık. Bir gencimizi dahi kaybetmeye tahammülümüz yok.
(Gerçekten de Talas ilçesinde ziyaret ettiğimiz ERVA (Erdemlerimizle Varız) Spor Okulu, vali beyin gurur duyduğu, şeref meselesi yaptığı kadar önemli bir misyon ve vizyonu yerine getiriyor. Bunu okuldaki çocukların “Gökmen Baba, sen bizim her şeyimizsin” haykırışlarıyla ifade etmeleri teyit ediyor.)
Diğer taraftan ise Kayseri ticaret olduğu kadar turizm şehri. Cumhuriyet Meydanı’nda Roma ve Bizans Uygarlığı’nı, Selçuklu ve Osmanlı Medeniyeti’ni aynı anda görmek mümkün.
Yeşilhisar ilçe merkezine 15 kilometre mesafedeki, kaya kiliseleri ve mağaraların iç içe olduğu Soğanlı Vadisi’nde yaptığımız çalışmalarla bu bölgeleri daha cazip hâle getirdik. Soğanlı Vadisi’nden havalandırdığımız 28 balonla vadiyi havadan izlemenin keyfine doyum olmuyor.
Hâkezâ, Kapuzbaşı Şelaleleri Yahyalı ilçesinin Kapuzbaşı köyü sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye'nin en yüksek ve Dünya'nın en yüksek ikinci şelalesi olma özelliğine sahip Kapuzbaşı Şelaleleri, Bünyan’daki Cam Teras da öyle...”
*
DEVLET MİLLET EL ELE
Saraycık’taki Yeşilay Rehabilitasyon Merkezi’nde bizlerle buluşan Vali Gökmen Çiçek, yeni bir merkezden ziyade “rol model” bir projeyi hayata geçirecek olmanın heyecanını yaşıyor. Her metrekaresi ayrı bir değere sahip devasa rehabilitasyon merkezi, “devlet millet el ele”nin slogandan ibaret olmadığını söze gerek kalmadan anlatıyor.
Vali Çiçek’in milletin bir ferdinden bile vazgeçmemekte ısrarcı olduğunun, çocukların “Gökmen Babası” olduğunu gösteriyor.
Hizmete girdiğinde aynı anda yaklaşık 40 bağımlıya hizmet verecek olan merkezde 6 ay ila 1 yıl arası bir rehabilite programı uygulanacak. Ve bitkisel hayattan bir cerrah hassasiyetiyle kurtarılan bireyler, toplumsal fay hatlarını deforme eden, dirlik ve birliğimizi dinamitleyenlere “damdan düşenin hâlinden damdan düşen anlar” şiarıyla kutsal bir mücadelenin neferleri olarak hayatlarına devam edecek.
Hizmetleriniz daim, ömrünüz bereketli olsun Gökmen Çiçek.
***
MEDYADAKİ ÇEŞİTLİLİK TEHDİT Mİ, FIRSAT MI...
Kayseri tarih, kültür, sanat, turizm, ticaret, gastronomi gibi özellikleriyle birlikte aynı zamanda üniversiteler şehri. En köklü üniversitesi olan Kayseri Erciyes Üniversitesi’nin yanında faaliyet gösteren Nuh Naci Yazgan Üniversitesi, Abdullah Gül Üniversitesi, Kayseri Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kayseri Tıp Fakültesi gibi 5 üniversitesi daha var. Bu üniversitelerde 70 bine yakın öğrenciye eğitim veriliyor.
Yeni Nesil Gazetecilik Çalıştayı vesilesiyle âdeta bir şehri andıran kampüsüyle görenlerden tam not alan Kayseri Erciyes Üniversitesi, Süleyman Çetinsaya İletişim Fakültesi, Nurcan Çetinsaya Konferans Salonu’na misafir olduk. Konferans salonuna girerken güneşli baharı, çıkarken kar fırtınalı kışı yaşadık.
*
TİGAD’ın organize ettiği Yeni Nesil Gazetecilik Çalıştayı 11 Nisan 2025’te Kayseri Erciyes Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Nurcan-Süleyman Çetinsaya Konferans Salonu’nda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.
İki oturumda gerçekleştirilen çalıştayda Av. Bedia Teymur, Mustafa İlker Yücel, Dilara Sayan, Uğurcan Gökçe, Prof. Dr. Vahit İlhan (moderatör), Zehra Sandıç, Mustafa Biçer, Murat Yılmaz, İbrahim Konar, M. Nazif Koca, Dr. Ekrem Teymur, Osman Ekinci, Tolga Yedigün, Siraceddin El, Doç. Dr. Onur Önürmen (moderatör) tarafından medyanın dününe, bugününe ve yarınına dair kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.
Çalıştay, başta öğrenciler olmak üzere, medya mensuplarından, siyasî ve idarî kadrolar tarafından ilgiyle takip edildi. Programda özellikle dijital medyanın son dönemki popüler konusu “yapay zeka” üzerine birbirinden ilginç bilgiler aktarılırken, geleneksel medyanın içinde bulunduğu “buhran”ın sebepleri ve çözümleri anlatıldı.
Birinci oturumda manipülasyon ve medya, dijital medya ve etik değerleri, geleneksel medya, sosyal medya gibi konular tarihsel ve güncel veriler eşliğinde aktarılırken, ikinci oturumda ise yapay zekadan, dijital medya algoritmalarına kadar birçok konuda fikir jimnastiği ve teknik veri dinleyicilerin ilgisine sunuldu.
*
Bu çalıştay esnasında bir şey daha oldu. Yaklaşık 20 yıldır görüşme imkânı bulamadığım Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri, İslâm Hukuku Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hacı Yunus Apaydın’la hasbihâl etme fırsatı buldum. Bununla birlikte güzel insan Prof. Dr. Ali Çavuşoğlu’nun vefat ettiğini öğrenince, “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” âyetini duamıza katıp, hocayı hayr ile yâd ettik. Ruhu şâd olsun.
***
HAK EDEN KAZANSIN...
Kasımpaşa maçı öncesi Kocasinan’daki tesislerinde vali yardımcısı Ömer Tekeş’le ziyaret ettiğimiz Bellona Kayserispor düşme hattından çıkabilmek için mutlak galibiyet hedefine kilitlenmişti. Klüp Başkanı Nurettin Açıkalın, “hak eden kazansın” yorumundan sonra Bellona Kayserispor evinde misafir ettiği Kasımpaşa’yı 1-0 yenerek ligde kalma mücadelesine önemli bir ivme kazandırdı. Hatıra olarak bize de Kayserispor formaları kaldı.
***
DEVLETİ YAŞAT Kİ, MİLLET YAŞASIN
Bünyan ilçesi yaklaşık 31 bin nüfusuyla Kayseri’nin en dikkat çeken beldeleri arasında yer alıyor. Davetine icabet ettiğimiz Bünyan Belediye Başkanı Selahattin Metin, TİGAD’ın “Yeni Nesil Gazetecilik Çalıştayı-Kültürel Gezi Programı ve “Kent&Başkan Ödülü” törenine katılan gazetecileri Pazar sabahı kahvaltısında misafir etti. Otantik bir mekanda gerçekleştirilen programa bizimle birlikte birçok partinin üyeleri ile birlikte Yalova’nın ilk kadın belediye başkanı olan Altınova İlçe Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca da katıldı.
Başkan bir taraftan kadîm ilçenin tarihi zenginliklerine değinirken, diğer taraftan kısa sürede gerçekleştirdiği projeleri anlattı. Bu buluşmanın en önemli mottosu ise “devleti yaşat ki, millet yaşasın”dı. Bu anlamda aynı masada buluşan MHP’li Bünyan Belediye Başkanı Selahattin Metin ve CHP’li Altınova İlçe Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca çok önemli bir mesaj verdi.
Sonrasında ise ilçenin marka turizm merkezi cam teraslar gezildi.
*
SOĞANLI VADİSİ KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR
Daha sonra Yeşilhisar ilçesinin Soğanlı Vadisi’ne öyle bir giriş yaptık ki, daha önce görmeyen herkes “Karaağaç” dizisinde gördüklerinin çok ötesinde sahne ve gizemli doğal şehri keşfetmenin heyecanını yaşadı. Âdeta vadilere kurulan kaya ev ve kiliselerin arasında başka bir zamana yolculuğa çıkıldı.
Bizlere eşlik eden Yeşilhisar Belediye Başkanı Halit Taşyapan’ın efsanevî vadinin dünü ve bugününe dair anlattıkları bizleri 1000 yıl ötesine götürüp, tekrar ziyaretçilerin meraklı bakışları arasında günümüze getirdi. Bu bâkir bölgeyi görmediyseniz, kısa zamanda balon turları vasıtasıyla keşfe çıkmanızı salık veririz.
***
FOTO MARATON YARIŞMASI SONUÇLANDI
Ve büyük final... Uluslararası Sosyal Medya Kullanıcıları Derneği (USMEK) Kayseri Foto Maraton Yarışması’na katılan ve çektikleri birbirinden güzel fotoğraf kareleriyle birinciliği kazanan Show Haber Kameramanı Tolga Ayçiçek’i, ikinciliği kazanan Kanal D Haber Kameramanı Volkan Kamber’i, üçüncülüğü kazanan İhlas Haber Ajansı Ankara muhabiri Vahit Aldı’yı ve Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen İHA İstanbul muhabiri Halit Arslan’ı bir kez daha tebrik ediyoruz. Vali Gökmen Çiçek ise tebrik etmekle kalmayıp, yarışmada dereceye girenlere cep telefonu hediye etti.