Trans ameliyatları cinayettir!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulunda, küresel dayatma haline gelen 'cinsiyetsizleştirme' faaliyetlerine, ‘yıkım projesi’ diyerek şöyle konuşmuştu;
“Toplumun temel direği olan aile
kurumuna yönelik saldırılar giderek yoğunlaşıyor.
2024 Olimpiyat Oyunları'nın açılışında
sahnelenen rezalet, insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz tehdidin
boyutlarını gözler önüne sermiştir. Masum çocukların, her yaştan, inançtan yüz
milyonlarca insanın izlediği spor etkinliği, cinsiyetsiz hâle getirilmiş, cinsiyetsizleştirme propagandasına alet
edilmiştir. O sahneler, sadece Katolik âlemini, Hristiyan dünyasını değil,
Müslümanları, kutsallara saygılı herkesi derinden yaralamıştır.
Ne pahasına olursa olsun Türkiye
kuşatmayı yarmakta, korku iklimine direnmekte kararlıdır.”
Erdoğan’ın konuşması aileyi korumak
üzere teşkilatlanan, LGBT oluşumlarına karşı mücadele veren şahıs, kurum,
kuruluş, STK’ları epey ümitlendirdi.
Ardından MHP, ‘Aile Kurumu Çalıştayı’ düzenledi.
Çalıştay raporunda aileyi korunmasına
dair beş öneri ilgililerin, yetkililerin dikkatine sunuldu;
· Anayasanın
aile tanımına erkek - kadın ibaresi eklenmeli,
· Dijital medyadaki filmlerin denetimi
yapılmalı,
· Çocuklara
sağlıklı cinsel gelişim eğitim programları sağlanmalı,
· Devletin sunduğu hizmetlerin tanıtımı
yapılmalı,
· Ebeveynlere
bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirilmeli
Uzmanlar, eşcinsellik felaketinin
artık devlet tarafından her yönüyle ele alınarak Türkiye’de temelde bütün
cinsiyetsizleştirme politikalarına, özellikle cinsiyet değiştirme ameliyatlarının devlet eliyle yapılmasına son
verilmesi gerektiğinde ısrar ediyor.
Bakın şimdi;
Prof. Dr. Zeki Bayraktar, cinsiyet
değiştirmek maksadıyla yapılan ameliyatların genellikle genetik veyahut
anatomik hastalıkları tedavi etmek üzere değil, cinsiyet hoşnutsuzluğu, ruhsal
sorunların tedavisi maksadıyla uygulandığını söylüyor.
İlave ediyor;
“Transseksüellerdeki
ruhsal sorunların cerrahiyle tedavi edilebildiğini gösteren kesin kanıt yok.”
Araştırmalar ameliyat masasına
yatanlarda ruhsal sorunların ameliyattan sonra artarak devam ettiğini gösteriyor…
Olmasına rağmen…
Devlet eliyle, trans ameliyatı cinayetlerine devam ediliyor…
Bakın şimdi;
İstanbul Üniversitesi’nde 11 öğretim
üyesi profesör tarafından, “Cinsiyet
Disforisi Olan Ergenlere Endokrinolojik Yaklaşım: Türkiye'de Üçüncü Basamak Bir
Merkezde Pediatrik Endokrinoloji Bölümü Deneyimi” başlıklı makalede yasak
olmasına rağmen reşit olmayan 22 çocuğa uyguladıkları
hormon tedavisinin ardından ameliyatla cinsiyetlerinin nasıl değiştirildiği
anlatılıyor.
Söz konusu makaleye imza atan
doktorlar, cinsiyet değiştirme ameliyatlarını kanunsuzca yapan, reşit olmadan
hormon tedavisini başlatan psikiyatristler, 15-16 yaşlarında çocukları geri dönüşü olmayan yola sokarak hayatlarını
karartıyor.
Reşit olmayan çocuklara cinsiyet
değiştirme ameliyatı öncesinde endokrin
- hormon ilaçları devlet üniversitelerinde devletin doktorları tarafından
veriliyor.
Ne oluyor, nasıl oluyorsa Sağlık
Bakanlığının olup bitenleri görmezliği neticesinde oluyor…
Bakanlık Dünya Sağlık Örgütü
protokollerini uygulamaktan vaz geçerek cinsiyet değiştirme ameliyatlarını
sonlandırmalıdır.
Psikolog Hüseyin Kaçın, “Devletin yapması gereken ilk iş trans
ameliyatlarını engellemektir. Her trans ameliyatı devlet eliyle işlenen
cinayettir” diyor.
Devlet cinayet işlemekten
vazgeçmelidir.