Herkes kendisinden en nitelikli karakteri doğuracak potansiyellerle donatılmış olarak dünyaya gelmiştir. Her insanın yaşayacağı yaşam koşulları birbirinden çok farklı olacağına göre, her insan için erdemli insanı doğuracak potansiyellerin niteliği farklı olacaktır. Her toprak parçası, kendi bulunduğu coğrafyanın iklimine göre, en faydalı ürünleri verecek minerallerle donatılmıştır. Dolayısıyla her insanın farklı farklı mizaç özellikleri vardır ki, yaşayacağı kendine özgü hayat şartlarıyla uyuşarak potansiyellerini erdemli insan vardırabilecek imkanlara sahip olabilsin.

Karakter eğitiminin ilk şartının ebeveyn çocuk arasındaki sağlıklı yakın ilişki olduğunu unutmadan… Bu ilişkiyi sağlıklı kılacak birkaç sözcük ise şöyle sıralanabilir: Merhamet, şefkat sevgi, tutarlılık, istikrar, kurallar, mahrumiyet, zorluk, ödüllendirme, takdir, güven, duygu ve düşünce paylaşımı, farklılıkları kabul, istismardan uzak olmak, çocuklarımızı kendi geçmiş yaralarımıza ilaç olarak, telafi aracı olarak kullanmamak.

Doğru karakter eğitimi, çocuklarımızın kendine özgü yapılarını, farklılıklarını kabullenebildiğimiz ölçüde mümkün olabilir. Çocuğumuzun mizacının üzerine öğrenme yoluyla kazandığı kişilik özellikleri, hem özgül hem de ortak sosyal özellikler geliştirerek uyumlu olmasını sağlayacaktır. Kesretin içindeki vahdet ve vahdetin içindeki kesret ifadesi aslında bu konuyu en güzel biçimde özetlemektedir; sağlıklı insan, hem biricik ve kendine özgü bir yapı taşır, hem de diğer insanlarla ortak özellikler içeren bir yapı taşır.

Değer, kişinin değer verdiği, onun yanında kıymetli olan, kendisine ihtiyaç duyduğu, sevdiği, beğendiği, takdir ettiği maddî ve manevî her şeydir. Bir başka deyişle değer, bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık olarak tanımlanabildiği gibi bir nesne, işlem, fikir veya eylemin toplum nazarında taşıdığı önemi belirleyen nitelik ve nicelik şeklinde de ifade edilebilir. Erol Güngör Hocamıza göre ise değer, düşünce ve inanç dünyamızın belli bir kısmıyla ilgili algı, duygu ve bilgilerin bir terkibi demektir.

Değerler öğretilebilir ve öğrenilebilen olgulardır. İnsan değerleri bilmiş olarak doğmamaktadır. Değerlerin değişik toplumlarda değişik şekiller alması ve farklı olarak değerlendirilmesi de onların sonradan öğrenilmiş olduğunu gösteriyor. Biz hangi durumda nasıl davranmamız gerektiğini, içinde yaşadığımız toplumun yetişkin bireylerinden veya yaşıtlarımızdan öğreniyoruz. Şu halde değerler her şeyden önce bir eğitim konusudur. Bu eğitim, sadece okullarda verilen derslerden ibaret değildir. Bir bakıma, bütün toplumu bir okul ve her insanı da bu okulun hem öğretmeni hem de öğrencisi sayabiliriz.

Değerler eğitimi, eğitim- öğretimin her aşamasına verimli bir şekilde girmelidir. Değerler eğitimi, bütün eğitim alanlarına yayılarak verilirse destekli ve verimli olur. Birinin verdiğini diğeri alıp götürmez. Manevi değerler de denilen değerlerden bazıları şunlardır:Din, Allah, Peygamber, kitap sevgisi, insana sevgi, kendine saygı, sorumluluk, sabır, paylaşma, yardımlaşma, şefkat, merhamet, büyüklere saygı, ilme ve sanata sevgi, aileye saygı, aile bütünlüğünü koruma, insan ilişkileri, gibi değerlerdir. Bunlar insani, tutarlı, anlaşılır, makul ölçüler içinde olmalıdır. En önemli toplumsal değerlerin başında saygı, sevgi, sorumluluk gelir. Namusluluk (iffet) güven (kendine, başkasına ve hayata), cömertlik, kendini aşma, manevilik, yaşama sevinci, adalet, cesaret, disiplin, zihni tutarlılık gibi değerler önde gelen ferdi değerlerdir. Bu değerleri çoğaltabiliriz. Yalnız bunların her birinin altında az veya çok Allah'a ve dine olan inançlar yatar.

Ahlaki değerler, insanın hem doğru ve erdemli davranışta bulunma yeteneğini geliştirir, hem de dengeli ve sağlıklı bir kişilik kazanmasını sağlar. Kişinin, günlük hayatta ortaya koyduğu her türlü fikir, düşünce, söz, fiil, eylem ve hareketlerinin arkasında ahlaki değerler gizlidir. Bir kişinin gerçekte nasıl bir ahlaki kişilik ve karaktere sahip olduğu, onun davranışlarına bakılarak anlaşılır. Ayrıca ahlaki değerler, insanları umutsuzluktan ve şiddete başvurmaktan alıkoyacak, toplumu anarşiye düşmekten uzak tutabilecek bir ışık olma gücüne sahiptir.

Sonuç olarak; kişilik gelişiminde birçok faktör rol almaktadır. Bu faktörler, mizaç özellikleri, karakter özellikleri, anne-babanın kişiliği ve tutumu, topluma ve kültüre ait değerler olarak sıralanabilir. Doğru ve zamanında sunulan mesajlar, çocuğun kişiliğinin daha sağlam gelişmesini sağlar. Anne-babaların üzerinde, en fazla durduğu konulardan birisi, çocuklarının sağlam karakterli olmasıdır. Doğruluk, dürüstlük, cesaret, fedakarlık, yardımseverlik, sorumluluk, vefa, sabır, azim, hak ve hukuka dikkat gibi çeşitli vasıflar ideal karakteri oluşturmaktadır. Çocuk bu vasıfları; anne-babasından görerek, anlatılanları dinleyerek ve eğitim sürecinde aktarılanları özümseyerek belli bir ölçüde kazanır. Bununla ilgili olarak hepimiz üzerimize düşen görevleri eksiksiz yerine getirmeliyiz. Kişilik gelişimi hayatın her evresini kapsamaktadır. Bu yüzden yaşamın her döneminde değerlerimiz doğru bir şekilde aktarılmalı, karakteri düzgün bireyler yetiştirilmelidir.

Sefa İle…

Doç. Dr. Yener ÖZEN