Tarihin eski devirlerinden bu yana bir eğitim, ticaret ve üretim şehri olan Erzurum’dan birçok sanatkâr da yetişmiştir. Yunus Emre, Nef’î, İbrahim Hakkı, Erzurumlu Emrah, Sümmanî, Reyhanî, İsmail Bingöl gibi şair ve ozanlar; Hasan Çelebi, Fuat Başar gibi hattatlar; Kemanî Haydar Telhüner gibi bestekârlar; Haluk Güçlü, Fehim İbrahimhakkıoğlu gibi ressamlar ve daha saymakla bitmeyecek kadar nice bilim adamları, yazarlar yetiştirmiştir bu şehir. Dolayısıyla geçmişte bir sanat şehridir Erzurum. Bu şehir, zaman zaman işgallerle, depremlerle yıkılsa da kendi küllerinden yeniden doğmayı başarmıştır. Erzurum’un, en sıkıntılı zamanlarında bile sanattan uzak kalmadığını Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir adlı muhteşem eserinden anlayabiliyoruz.
Günümüzde, yine sanatkârlar yetişiyor. Kimi büyük şehirlere gidiyor ama Erzurum hep burunlarında tütüyor. Vefa duygusu ağır basıp tekrar şehrimize geri dönenler de oluyor; onlardan biri de bestekâr Sıtkı Sahil.
İki yılı aşkın bir zamandır tekrar Erzurum’da ikamet etmeye devam eden Sıtkı Sahil, bu süre içerisinde Erzurum Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurduğu Türk Müziği Korosu’yla birçok konsere imza attı. Sahil’in son projesi de sanat yönetmenliğini yaptığı “Türk Müziği Özel Konseri”, Erzurum İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Yıldız’ın katkılarıyla Atatürk Üniversitesi 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda icra edildi.
Bestekâr Sıtkı Sahil, Erzurum’da başladığı müzik hayatını, uzun yıllar Balıkesir’de devam ettirerek birçok koronun kuruluşunu gerçekleştirmiş, yaptığı projelerle çok sayıda insanı müzikle tanıştırıp iş sahibi yapmış. Erzurum’a dönüp doğduğu şehirde müzik yolculuğuna devam etmekte olan Sıtkı Sahil’in, çeşitli formlarda bin dört yüz civarında bestesi var ve bunlardan bir bölümü de TRT repertuarına girmiş. Sahil’in, akademik faaliyetleri de var; müzik sempozyumlarına, panellerine ve müzikle ilgili ortak yayın kitaplara imza atmış bir sanatçımız.
Sıtkı Sahil, geçtiğimiz günlerde Erzurum’a, kanun virtiyözü ve bestekâr Göksel Baktagir ile viyolonsel virtiyözü Murat Süngü ve kızı Öğr. Gör. Dr. Derya Sahil Eroğlu’nun sunumlarıyla yeni bir soluk getirdi. Göksel Baktagir’in dört yüz civarında bestesinden birçoğu tabiattan esinlenerek yaptığı enstrümental besteler. Kendisini etkileyen şairlerin şiirlerinden yaptığı sözlü besteleri de var. Murat Süngü ise ünlü bir viyolonsel sanatçısı. Çello’yu Türk Müziği eserlerinde kullanan ilk kişi olarak tanıtılan Süngü’nün, viyolonsel ile aralarında ayrı bir aşk olduğunu konser boyunca hissettik.
Konser, Göksel Baktagir’in “Dalgalar”, “Masum Aşk” ve “Şakâyık” adlı enstrümental besteleriyle başladı. Dalgalar, deniz bulunmayan Erzurum’da, kanun ve viyolonselden çıkan martı ve vapur sesleri eşliğinde denizin dalgalarının hırçınlığını ve dinlendiriciliğini; “Masum Aşk”, aşkın duygusal boyutlarını yaşatırken “Şakâyık” da aşkı ve şansı hatırlatan ve baharın müjdecisi olarak nitelenen şakayık çiçeğini tanıttı. Bu bestenin ilk bölümü, salonu dolduran sanatseverlerin parmak şakırtıları, ikinci bölümü ise alkış tempoları eşliğinde icra edildi.
Bu üç eser iki sanatçı tarafından icra edilmesine rağmen sahnede sanki on beş-yirmi kadar enstrümandan oluşan bir orkestra varmış duygusunu verdi. Viyolonselin bu kadar işlevsel olduğunu ilk bu konserde fark ettim. Murat Süngü, hem mimikleriyle hem beden diliyle hem de viyolonselden en az altı yedi çalgıyla seslendirilebilecek sesler çıkararak salona farklı bir hava katarken, Göksel Baktagir de Kanun’un mucidi büyük Türk filozofu ve müzikoloğu Fârâbî gibi sanatseverleri müzik ve sesler üzerine düşündürmeyi başardı.
Konserin ikinci bölümünde, Öğretim Görevlisi Dr. Derya Sahil Eroğlu’nun katılımıyla sözlü besteler dinledik. Dr. Derya Sahil Eroğlu, Sıtkı Sahil Beyefendi’nin kızı ve öğrencisi; fevkalade bir ses tonuna sahip. Göksel Baktagir’den müzik dersleri almış. Hem akademik faaliyetleriyle hem de konserlerdeki sesi ve duruşuyla takdir toplayan önemli bir müzik değerimiz. Dinlendirici sesiyle geceye ayrı bir soluk getiren Derya Hanım, babası Sıtkı Sahil’den, Göksel Baktagir’den, Avni Anıl ve diğer bestekârlardan eserler seslendirerek salondaki seçkin topluluğa muhteşem bir müzik ziyafeti sundu. Konser, Erzurum İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Yıldız Beyefendi’nin anlamlı konuşması, sanatçılara plaket ve çiçek takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sonlandı.
Erzurum, 2025 yılı EİT ülkeleri turizm başkenti olduğuna göre bu fırsat iyi değerlendirilip sanatta kendini kanıtlayarak eski günlerine dönmeyi ve bir sanat şehri olmayı başarmalıdır.