Erzurum’da Ramazan aylarının yüzlerce yıldır en değişmeyen geleneği, evlerde kadınların okuttuğu hatimler ve camilerde okunan mukabelelerdir. Evlerde hatimleri ya erkek çocuklardan küçük hâfızlar ya da hâfize kadınlar okurlar. Hanımlar bir ay boyunca ehramlarını örtünerek sabah saatlerinden ikindi vaktine kadar komşularında hatim dinlemeye giderler. Hatimi, beyaz namaz örtülerini başlarına örterek dinlerler. İkindi vaktinde de evlerinde mutfağa girip iftar yemeklerini hazırlarlar ve bundan da büyük bir keyif alırlar.
Camilerdeki mukabeleler öğlen ve ikindi vakitlerinde namazdan sonra şehrin en tanınmış hafızları tarafından birer hizip şeklinde okunur. Bir hafız, beş sayfa okuyunca diğer hafız ikinci beş sayfaya başlar, üçüncüsü ikincinin bıraktığı yerden dördüncüsü de üçüncü hafızın bitirdiği yerden devam edip yirminci sayfanın sonunda cüz’ü tamamlar ve şerefe ya da arefe günü de hatim duası okunarak mukabele tamamlanır. Mukabeleyi dinleyenlerin yerleri adeta tapulu mülkleri gibidir. İlk gün kim nerede dinlemişse bir ay boyunca hep aynı yerde oturup dinler. Kimi Kur’an’dan takip ederek, kimi de elindeki tespihi çekerek kulaktan dinler.
Ramazan’da çocukların ayrı bir yeri vardır. Çocuklar önce tekne orucuyla, sonra gün boyu aç kalmaya dayanabilecek bir güce ulaşınca tam oruç tutmaya başlarlar. Çocukların ilk oruç tuttukları gün, aile içinde adeta bir bayram havası eser. Çocuk gün içerisinde açlığını unutsun diye çeşitli oyunlar oynatılır, çarşılarda gezdirilip çeşitli hediyeler ve iftarlıklar alınır. Böylece çocuk oruç tutmaya alışmış olur.
Büyükler çarşıda birbirine rastlarsa iftarlık adı altında birbirlerine pastırma, hurma veya yumurtalı pide gibi hediyeler alarak dostluklarını pekiştirirler.
Ramazan pidesinin Erzurum’da bağımlıları vardır. İkindi vaktinden sonra fırınlarda muazzam bir kalabalık oluşur. Pide bağımlıları, getirdikleri yumurta, susam ve çörekotunu pide ustasına verip ne çeşit pide istediklerini ve üzerine de işaretini ya da adı yazılı kâğıdı verdikten sonra beklemeye başlarlardı. Şimdilerde artık dışarıdan yumurta ve susam getirilmesine izin verilmiyor. Fırındaki yumurta ve susam kullanılıyor. Ama yine bu bağımlılar pidenin şeklini kendileri belirliyor.
Bir de iftar öncesi şehrin belli yerlerinde tadı ve içimliliği tecrübe edilmiş su getirme âdetinden söz etmemiz gerekir. Ya Palandöken Dağı, Dutçu Köyü ve Paşa Pınarı gibi şehrin dışında bulunan su kaynaklarından ya da Dabakhane, Şabakhane, Cennet Çeşmesi gibi şehrin içinde bulunan çeşmelerden iftarda ve sonrasında içmek üzere su getirilir. Eskiden motorlu araçlar çok çok azdı; bu sebeple şehrin dışındaki su kaynaklarına gidenlere mahalleli bidonlarını verir, onlar da herkesin bidonunu doldurup getirerek dağıtırlardı. Şimdilerde herkes kendi suyunu kendisi getirebiliyor. Son yirmi yılda şehrin içindeki sular birbirine karıştırıldığı için şehrin dışındaki yerler daha makbul hâle geldi.
İftar yemekleri Erzurum’da adeta bir standarda bağlanmıştır. Ayran ya da yoğurt çorbası, kıyma ve kadayıf bir ay boyunca en fazla tüketilen yemekler arasındadır. Kıymanın üzerine mutlaka göz göz yumurta kırılır. Kadayıfın ise dolması tercih edilir. Günümüzde endüstriyel hâle getirilen kadayıf dolması, yurdumuzun her tarafına gönderilebiliyor. Evlerde yapılan kadayıf dolması daha yumuşak kıvamlıdır ve içinde de bol ceviz içi bulunur.
İftar, yemek öncesinde iftariyelik olarak sunulan pastırma, hurma, reçel türleri, turşu çeşitleri, patates kızartması vs ile açılır ve yemeklerle devam eder. Ara sıra kıymanın yerine başka yemekler de yapılır. Tatlılarda da bazen dut çullaması, demir tatlısı, kaysefe, pestil çullaması gibi tatlılar kadayıf dolmasının yerini alabilir.
Eskiden iftar davetlerinin yanında Tanrı misafirliği daha makbuldü. İftara beş kala bir tanıdık belki de tanımadık kapıyı çalar ve evinize konuk olurdu; işte o gün Allah ne verdiyse hep birlikte yenir ve o günün iftarı en kıymetli iftar sayılırdı.
İftar davetleri geçmiş yıllarda çok revaçtaydı. Son yıllarda davetlerde gözle görülür bir azalma oldu. Hele Tanrı misafirliği adeta tarihe karıştı. Paylaşmanın yerini sanki biraz bencillik aldı.
İftar davetlerinde çorba, kıyma, kadayıfın yanında ekşili dolma (salor pestiliyle ekşimsilik verilmiş etli yaprak sarması), çiçek bamya, su böreği; tatlı olarak özellikle demir tatlısı ve sütlaç yer alırdı. İftar davetlerinde dünür davetleri mutlaka öncelik hakkına sahiptir. Nişanlılık devresinde ve evlendikten sonra dünürler, özellikle iftar davetleri yoluyla birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı bulurlar.
Nişanlılık devresinde erkek tarafı kız tarafına önce iftarlık hediyeler, bayram öncesinde de bayramlık hediyeler gönderir. Bu adetler de giderek azalmakta. (Devam edecek)