Atalet fizik biliminde "eylemsizlik hali", kişisel gelişim terminolojisinde "amaca yönelik eyleme geçmeme" demektir. Onlarca kişisel gelişim kitabı okuduğu halde, o kitaplarda anlatılanları uygulamayanların sorunu atalet içerisinde olmalarıdır. Yıllardır başarılı olmak için hayaller kuran, hedefler koyan, planlar yapan ama bir türlü ilk adımı atamayan kişilerin sorunu da atalet halinde yaşıyor olmalarıdır.

Atalet ile öğrenilmiş çaresizliğin ilişkisini özetleyelim: Her şey bir iş başarmak isteği ile başlar. Sonra başaracak bir he­def seçeriz. Hedefe yönelik eyleme geçeriz. Engellerle karşılaşırız. Devam etmek ile vazgeçmek arasında tereddüde düşeriz. Kafa­mız karışık halde bir daha deneriz. Yine sonuç alamayız. Kendi gözümüzde aptal durumuna düşmemek için sonuç alamadığımız şeyi tekrar denemekten vazgeçeriz.

Bu anda öğrenilmiş çaresizlik psikolojisi başlar. Biraz zaman geçer. Şartlar değişir, dış engeller kalkar ama başarısız olacağı­mıza dair düşüncelerimiz devam eder. Zamanla demlenen öğ­renilmiş çaresizlik atalete dönüşür. Bu aşamada kişinin sadece de­neme cesareti kaybolmaz, bir daha deneyecek takati de kalmaz. Öğre­nilmiş çaresizlikte kişi, bir şeyi yapamayacağına inandığı için eyleme geçmez. Kronik atalet halinde kişi yapabileceğine inansa da yapmak için harekete geçmez.

Öğrenilmiş çaresizlik atalete düşmenin en önemli nedenidir ama tek nedeni değildir. İnsanların atalet halinde yaşamasının onlarca nedeni daha vardır. Başarılı olamayacağına inanmak (öğrenil­miş çaresizlik) bu nedenlerden biridir.

Atalet insan ruhuna nasıl yerleşir? Sinsi ve kademeli şekilde! Bu süreci anlatan iyi bir örnek meşhur 'suyu ısınan kurbağa' de­neyidir. Bir kurbağa sıcak suya atılır. Yaşadığı şok değişimin etki­siyle zıplayarak atıldığı kaptan çıkar, ikinci denemede kurbağa­mız bu defa içinde oda sıcaklığında su bulunan bir kaba konur. Kap bir ısıtıcının üzerine yerleştirilir ve kurbağanın 'suyu ısın­maya' başlar!

Su ısındıkça kurbağa gevşemeye, rehavete ve fiziksel atalete düşmeye başlar. Suyun sıcaklığı yakıcı seviyeye ulaştığında kur­bağa zıplayıp kaptan dışarı çıkmaya çalışır ama artık bacak ref­lekslerinin 'çalışmadığını' görür. İnsanı hareketsizleştiren bir psikolojik kanser olan ataletin insanı etki altına alma şekli de yak­laşık olarak böyledir. Her evde bir ataletli vardır! 'Ataletli' insanları nereden tanıyabilirsiniz? Atalet halinde yaşayan kişiler hayatı çok yavaş, ağır çekim halinde yaşar. 'Yu­murta kapıya gelmeden' harekete geçmezler. Üzerlerine ölü top­rağı serpilmiş gibi yaşarlar. Tembellik, ümitsizlik, yılgınlık, kö­tümserlik, miskinlik, bezginlik, şevksizlik karakteristik özellik­leridir. İşlerini yaparken sık sık erteler, sürüncemede bırakır, mazeret üretirler. Hayata bakışları sitemkar, umursamaz, reaktif, eleştirel ve kaygılıdır. Bu nedenle yaşama sevinçleri ve hayat enerjileri çok düşüktür. Onları çağırdığınızda genelde başlarını kaldırmadan kaşlarını kaldırarak size bakarlar!

Ataletli insanlar sorunlarını bilirler. Çözümlerini de görürler. So­rundan acı da çekerler. Çözümü uygulamak da kendi ellerindedir ama yine de hiçbir şey yapmadan dururlar.

Kısa boylu ve zayıf bir genç yanında duran uzun boylu ve iri yapılı kuzenine dönerek "ben senin yerinde olsam, dünya ağır siklet boks şampiyonu olurdum" dedi. Bunu duyan kuzeni dönerek şu cevabı verdi: "Seni dünya hafif siklet boks şampiyonu olmaktan alıkoyan ne?"Hepimizin, fıkradaki genç gibi, kendi şartlarımızda elimizden gelenin en iyisini yapmak yerine, "başkalarının yerinde olsaydık" neler yapacağımıza odaklandığımız zamanlar olmuştur. Bizi böyle düşünmeye yönlendiren nedir?

Başarmak istediğiniz bir hedefi düşünün. Bu hedef ayda 3 kitap okumak, sigarayı bırakmak, aylık faaliyetlerinizi raporlamak ya da üniversite sınavını kazanmak olabilir. Hedefinize ulaşabilmek için neler yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bu yapmanız gerekenleri niçin yapmanız gerektiğini de biliyorsunuz. Isterseniz nereden başlayabileceğinizi ve işleri nasıl yapabileceğinizi de biliyorsunuz. Yapmamakla neler kaybettiğinizi, yaparsanız neler kazanacağınızı da biliyorsunuz. O işi yapmayı istediğinizi de düşünüyorsunuz. Ama yine de yapmıyorsunuz. Bir türlü ilk adımı atamıyor, eyleme geçemiyorsunuz. Ya da eyleme geçtikten sonra yarı yoldan vazgeçiyorsunuz.

Hiç düşündünüz mü; sizi durduran ne? Sizi durduran faktör "atalet"tir. "Ataletli" insanları nereden tanıyabilirsiniz? Atalet halinde yaşayan kişiler genellikle yavaş hareket ederler. Tembellik, yılgınlık, yeis, miskinlik, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket etmek, yumurta kapıya gelmeden harekete geçmemek, bezginlik, sevksizlik karakteristik özellikleridir. Görevlerini yaparken sık sık işleri erteler, mazeret beyan ederler. Hayata bakışları sitemkar, umursamaz, reaktif, kötümser, eleştirel ve kaygılıdır. Bu nedenle de yaşama seviçleri ve hayat enerjileri çok düşüktür. Onları çağırdığınızda genelde başlarını kaldırmadan kaşlarını kaldırarak size bakarlar!

İnsanlar neden eyleme geçemezler? Neden atalet halinde yaşarlar? Bu sorunun cevabı kişilere göre değişmektedir. Bununla birlikte temel nedenler şunlardır: hedef yokluğu, iç disiplin (irade) zayıflığı, kısa vadeli düşünmek ya da uzağı görememek, alınganlık ve pasif direnç duygusu içerisinde yaşamak, motivasyon yetersizliği, negatif kurum kültürü, konformist ve hedonist bir dünya görüşüne sahip olmak, başarısızlık korkusu, standart ve kriter algısının olmaması, öğrenilmiş çaresizlik duygusu, hedefin gerektirdiği asgari yeterliliklere sahip olmamak, zaman kullanma bilincinin olmaması, objektif bir performans değerlendirme sisteminin olmaması, yanlış yorumlanmış kadercilik anlayışı, açık değil imalı iletişim kültürüne sahip olmak, sert gerçeklerle yüzleşme cesaretine sahip olmadığı için bu tür verileri görmezden gelmek vb.