Dolar (USD)
35.49
Euro (EUR)
36.41
Gram Altın
3042.57
BIST 100
9810.82
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Ocak 2025

​Yeni Yılın İlk Verileri: Türkiye Ekonomisi Nereye Gidiyor?

Türkiye ekonomisi, Ocak ayının ilk yarısında açıklanan verilerle birlikte dikkat çekici bir görünüm sergiliyor. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verileri, ekonomik büyüme hızında yılın başına dair belirgin bir yavaşlama olmadığını, ancak sanayi üretimindeki dalgalanmaların ekonomik toparlanma sürecini etkilediğini gösteriyor. Sanayi üretimindeki yıllık bazda yüzde değişimler, özellikle ara malı üretimindeki düşüşlerin genel toparlanmayı sınırladığına işaret ediyor. Madencilik ve enerji üretiminde sınırlı artışlar görülürken, imalat sanayindeki büyümenin sektörel dengesizlikler nedeniyle beklenenden düşük kaldığı gözlemleniyor. Bu durum, sanayi üretimini destekleyecek politikalara olan ihtiyacı bir kez daha ortaya koyuyor.

Dayanıklı tüketim malları ve yatırım mallarındaki üretim artışı, geleceğe dair olumlu sinyaller verse de, bu artışların sürdürülebilirliği üzerinde riskler bulunuyor. Özellikle, küresel talepte yaşanan dalgalanmalar ve girdi maliyetlerindeki artışlar, sanayi üretimi üzerinde baskı oluşturmayı sürdürüyor. Elektrik üretimi gibi enerji yoğun sektörlerdeki maliyet düşüşlerinin sanayiye yansıması sınırlı kalmış durumda. Bu bağlamda, sanayi üretimini artırmak ve sektörü küresel rekabet gücü açısından daha dirençli hale getirmek için destekleyici adımların hızlandırılması gerekiyor.

Enflasyon tarafında açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) verileri, fiyat artışlarının hız kestiğini ancak hala yüksek seviyelerde olduğunu işaret ediyor. Aralık ayında gerçekleşen baz etkisinin ardından yıllık enflasyonun sınırlı bir gerileme göstermesi, piyasaların fiyatlama davranışlarını şekillendiren temel unsurlardan biri. Bununla birlikte, döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar, özellikle ithalata dayalı sektörlerde maliyet baskılarını artırmaya devam ediyor.

İstihdam verileri ise, iş gücü piyasasındaki toparlanmanın belirginleştiğini ancak hala istenilen düzeyde olmadığını gösteriyor. İşsizlik oranlarında hafif bir düşüş yaşansa da, genç işsizliğin ve kadın iş gücüne katılım oranındaki sınırlı artışların, iş gücü piyasasının yapısal sorunlarına işaret ettiği söylenebilir.

Dış ticaret tarafında ise ihracat artış hızındaki sınırlı ivmelenme dikkat çekiyor. Küresel ekonomik durgunluğun etkisiyle ihracat pazarlarında zorluklar yaşansa da, özellikle enerji ve sanayi mallarındaki ihracatın katkısı dengelenmeye katkı sağlıyor. İthalat tarafında ise enerji maliyetlerinin bir miktar düşmesine rağmen, tüketim mallarına olan talebin etkisiyle ithalat artışı sürüyor. Bu durum, cari açığın finansmanı konusunda alınan tedbirlerin önemini artırıyor.

Bankacılık sektörü, ekonomik dalgalanmalara rağmen güçlü bir görünüm sergilemeye devam ediyor. Kredi faiz oranlarının nispeten yüksek kalması, özellikle bireysel kredilerde talebi sınırlandırırken, ticari kredilerdeki artış iş dünyasının finansmana erişim talebinin devam ettiğini gösteriyor. Bununla birlikte, tüketici güven endeksi ve ekonomik güven endeksi gibi göstergelerde yaşanan dalgalanmalar, ekonomiye yönelik belirsizlik algısının hala tamamen ortadan kalkmadığını gösteriyor.

Türkiye ekonomisi açısından, 2025’in ilk günlerinde elde edilen bu veriler, bir yandan toparlanmanın sürdüğüne işaret ederken, diğer yandan yapısal sorunların çözümüne yönelik daha fazla politika desteği gerektiğini ortaya koyuyor. Özellikle sanayi üretiminin güçlendirilmesi, enflasyonla mücadele, istihdamın artırılması ve cari açığın yönetimi gibi alanlarda atılacak adımlar, yılın geri kalanındaki ekonomik performansı büyük ölçüde şekillendirecek. Dolayısıyla, karar alıcıların orta ve uzun vadeli hedefleri ön planda tutarak daha güçlü bir ekonomik yapı inşa etmeleri kritik öneme sahip.