Pışıkçılar Tarikatı Kapatılsın!
Gündüz kuşağı programlarını
eleştirirken kullandığı cümlesini Cem Yılmaz’a fırlatmak lazım;
‘Hani Marjinal bizdik…’
Senaryo değil, gerçek hayat;
Yeteneksiz oyuncuları pazarlamak,
izlenmeyen dizilerin devamını dijital platformlara taşıyabilmek üzere,
başroldeki kızı eşcinsel şarkıcının sevgilisi yapıyorlar. Reklam aşkı karşılığında
eşcinsel şarkıcının işadamı
sevgilisinden 5 milyon dolar tokatlıyorlar…
Dijital platformların istediği,
beklediği ‘yaşam’ tarzına uygun filmler, diziler, sinemalar…
Tekel değil kartel olmuşlar…
Dünya Temel Atmama Töreni mucidi Ekrem
İmamoğlu, “Pışık derim ona ben...”
deyince adını koydum…
Pışıkçılar Tarikatı; Ekrem’in, Mansur’un, Özgür’ün, Ümit’in oturduğu
AK Parti - Erdoğan nefret coğrafyasını genişletmek
üzere çalışıyor.
Bağımsız yapımcılara, tarikat emrine
girmeyen oyuncuya hayat hakkı tanımayan Pışıkçılar,
milliyetçi, muhafazakâr, mütedeyyin, mukaddesatçı,
İslamcılara neler yapmazlar…
Havadan, karadan, denizden, uydudan dört koldan saldırıyorlar…
Türkiye gerçeklerine uygun tek
replikleri; savunma sanayini destekleyen, Suriye’de olup bitenleri, PKK’nın dağa
kaldırdığı çocuklarımızı anlatan, felaket yaralarını saracak, insani yardımlarla içimizi ısıtacak senaryoları,
tek setleri yok…
Mahalle yanarken saçlarını tarıyorlar; zengin yalılarda çarpık ilişkiler…
Baş oyuncular; Derin, Karsu, Kuzey,
Demir, Volkan… Hizmetçiler, çalışanlar; Ayşe, Fatma, Zehra, Dilaver…
Bırakalım selamı sabahı, namazı niyazı;
apartman girişlerindeki Besmele’ye tahammülleri yok…
LGBT lobilerinin güdümünde BM, AB
destekleriyle uluslararası çalışıyorlar…
Tek hedefleri; Erdoğan nefret coğrafyasını çoğaltmak…
Bakın son seçim, cephe haritalarına;
denizlerden içeriye sızmış, savunma
hatlarını İç Anadolu’ya taşımışlar…
Direnen üç beş şehrimiz…
Aldanmayalım, şehirlerimiz içten içe
çürüyor; teslim bayrağı çekmeleri an meselesi…
Erdoğan Nefret coğrafyası hızla büyüyor;
sinsi sinsi genişliyor, işgal son sürat
devam ediyor…
‘Anadolu direniyor…’ demek isterdim lakin Cinsiyet İptali Operasyonu yaptırmak üzere OMÜ’ye son müracaat içeriden
geldi.
Pışıkçılar Tarikatı, konfor, haz, servet alanlarını genişleterek nihayet
memleketi, İstanbul’u dahi yönetemeyen rantiyecilere teslim etmek üzere.
Tehlikenin farkına vardığımızda iş
işten geçmişti…
Samsun’da Cinsiyet İptali Operasyonlarına
karşı mücadele verirken yanımızda şehrin siyasileri, il başkanı,
milletvekilleri, medya, STK yoktu…
Nerede Aile, nerede Milli Eğitim,
nerede Gençlik, nerede Kültür Bakanlığı, nerede RTÜK, nerede İletişim
Başkanlığı, nerede müftülük, nerede STK’lar derken ilk hassasiyet Diyanet
İşleri Başkanlığı’ndan geldi.
Cuma namazında, ‘Fıtratı Korumak,
Aileyi Korumaktır!’ hutbesi okundu;
“…Cinsiyetsizleştirme,
insanın hem ruhsal hem beden özelliklerini ifsat etme; İlahi iradeyi yok
sayarak insanı kimliksiz varlık haline getirme çabasıdır. Allah’ın koyduğu
sınırları aşmak, O’na isyan etmektir…
İnsanlığın
geleceğini tehdit eden sapkınlıklara; sinema, televizyon dizileri, çizgi
filmler, sosyal medya paylaşımları, dijital oyunlar, reklamlar, müzik, sanat, kültürel
etkinliklerle destek vermek büyük günah, ağır vebaldir...”
Pışıkçılar Tarikatı sadece medya, film, sinema dizi, sosyal medyada
örgütlenmiyor…
Her yerdeler…
Kendilerinden olmayan,
dönüştüremediklerine hayat hakkı tanımıyorlar.
Yeni F tipi yapılar, devletin boş
bıraktığı her alanı dolduruyor, paranın bol olduğu her sektörü kapatıyorlar…
Su uyuyor, Pışıkçılar uyumuyor…