Velilerin okula dair en büyük yanılgısı çocuklarının olumsuz davranışlardan kurtulması ve olumlu davranış kazanmalarında okulu birincil faktör olarak görmeleridir. Eğitimcilerin ve yöneticilerin sözlerinin eskisi kadar öğrenci nezdinde karşılık bulmadığı, öğrencilerin bildiklerini okumaya devam ettikleri hatta genelleyemezsek de bazı öğrencilerin okul atmosferini bozdukları bir ortamda, öğretmen ve yöneticilerin ellerinde sihirli değnek varmış gibi bir veli algısı gerçekliği yansıtmaz. Okula ve eğitim paydaşlarına dair ezberleri bozan öğrencilerin olduğu bir sistem içerisinde okul ve eğitim paydaşlarından çok fazla bir şey beklemek yersiz olur. Okul ve aile birbirini besleyen bir besin zinciri gibi eğitim ekosisteminin birer parçası olmadığı müddetçe öğrencilerde davranış değişikliğinin kalıcılığından bahsedilemez.
Okulda öğrenilen bilgi, beceri veya davranışın aile içerisinde ebeveynler tarafından desteklenmesi halinde öğrenilenler kalıcı hale gelebilir. Tersi de söz konusu; aile içerisinde kazandırılan ve aile içi kültürün izlerini taşıyan olumlu davranışın okul tarafından da desteklenmesi, geliştirilmesi gerekir. Salt okul merkezli bir eğitim anlayışı tek ayaklı bir canlıya benzer. Ayakta duramaz, yol alamaz, devrilir. Canlının bir ayağını okul oluşturur iken diğer ayağını aile oluşturur. Okulda verilen eğitimler tek başına yetersiz kalır; aile içinde yaşanan her olay, gösterilen her davranış çocukların eğitilmesine katkı sunmalıdır.
Okuldan beklentisi çok fazla olan ebeveynler, çocuklarının okul çağına kadar ki temelini kendileri tarafından aile içinde kazandırdıklarını unutmamalıdır. Ve aile içinde kazandırılan davranışların, okul tarafından kazandırılmak istenen ile aynı düzlemde değilse öğrencilik hayatı sancılı geçer, dirençli olur, çocuk zorlanır. Okul öncesi dönemde iyi yetiştirilmiş çocuklara baktığınızda okulda ki öğrenme sürecinin de kolay olduğunu görürsünüz. Bu öğrenciler araştırmacı, girişimci, sorumluluk almayı seven, sorunlarla baş edebilen, kendi karar alabilen, çözüm üreten, çözüm odaklı çalışan, sosyal becerileri gelişmiş, liderlik vasfına sahip, uyumlu, çevresi tarafından sevilen sayılan biri haline gelir.
Anne babaları tarafından okul öncesi dönemde iyi yetiştirilmemiş çocuklara baktığınızda ise utangaç, pısırık, sorumluluk almaktan kaçınan, söz dinlemeyen, yaramaz, düzen bozan, işleri zamanında yerine getiremeyen, disiplin olaylarına karışan, arkadaşları tarafından sevilmeyen, gurup içi etkinliklere katılmayan, söz almaktan çekinen, her an yanlış yapacakmış tedirginliği ile hareket eden, öz saygısı ve öz benliği zayıf, başkalarının hakkına hukukuna riayet etmeyen, saldırgan, kural kaide nedir bilmeyen davranışlara sahip olduğu görülür.
Çocuklarına kendini adayan veliler iyi gözlem yapar, çocuklarındaki değişimi iyi okuyabilirler. Çocuklarının okul ortamında girişken mi pasif mi, sosyal mi a-sosyal mi olduklarını çocuklarının davranışlarına bakarak rahatlıkla okuyabilirler. Okulda öğrenilenler eve, evde yaşananlar okula yansır. Dolayısıyla aile içinde çocuğunda ki davranış değişikliği olumlu ise, okulda iyi gelişmeler; davranış değişikliği negatif yönde ise okulda yolunda gitmeyen şeyler olduğu anlamına gelir.
Bunu her zaman söylemişimdir, sadece çocuk sahibi olmak ile anne baba olunmuyor; çocuğunun dertleriyle hemhal olan, sorunlarıyla ilgilenen, çözüm üretmesinde rehberlik eden, yol gösteren, tahammüllü, sabırlı, çocuğunu anlamaya çalışan, davranışlarını anlamlandırmaya gayret gösteren anne babalar gerçek anne babalar olmuş olur. Yeter ki evden gitsin de okulda ne yaşarsa yaşasın mantığı ile hareket eden veliler var ne yazık ki. Üzücü olanı da bu…
Okul kültürü içerisinde çocuğun ruh dünyasına, giyim kuşamına, söylemlerine, üslubuna, davranışlarına bakarak bir veli analizi de yapılabilir. Her çocuk anne babasının bir prototipi gibidir. Çocuğa baktığınızda anne babayı görebilirsiniz. Siz hiç kitap okuyan, sinemaya ve tiyatroya giden, gazete okuyan, köşe yazılarını takip eden, evde güzel filimler izleyen, entelektüel bir ailenin çocuğunun arkadaş ortamında avam bir dil kullandığını gördünüz mü? Anne babanın yaşam tarzı ister istemez çocukların davranışlarına da yansıyor. Bu nedenle her şeyden önce okulu, öğretmenleri, yöneticileri eleştirmeden önce her anne babanın dönüp kendine bakması, çocuğuma neleri kazandırdım nelerde eksik kaldım, çocuğumun daha iyi yetişmesi için daha fazla neler yapmam gerekiyor diye kendini sorgulaması gerekiyor.