Dolar (USD)
35.33
Euro (EUR)
36.47
Gram Altın
3021.40
BIST 100
9890.76
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ocak 2025

Şehrin Ruhu

Katil ve alçak İsrail terör örgütü, bebekleri, çocukları, Filistinli Müslümanları katletmekle yetinmiyor şehirleri de neredeyse bina bina tahrip ediyor. Evleri, dükkânları, mabetleri, hastaneleri yıkıyor. Bu medeniyet düşmanı faşist soykırımcı Siyonistlerin sonu getirilmedikçe dünyaya rahat yok! Zehirli olan haşereler gibi ezilip yok edilmeliler ki insanlık rahat etsin. Aksi takdirde huzuru bozmayı sürdürecekler.

Demek ki köylerin de, kasabaların da, ilçelerin de, şehirlerin de ruhu vardır. Onlar da farklı bir can taşıyorlar. Üstlerinde iskân eden insanlara yurt oluyorlar. Öyleyse bütün yerleştiğimiz bölgelerin kıymetini bilmeliyiz. Coğrafyasını da bilmeliyiz, tarihini de… Oturduğumuz şehri zapta geçmeliyiz ki gelecek nesiller de tanısın.

Yazarlık hayatının 40. Yılı kutlanan Cihan Aktaş’ın İstanbul Esenler’e dair kaleme aldığı eserleri okuyorum: Rüzgârla İyi Geçinmek ve Sokaklar Unutmuyor. Her ikisi de edebî geleneğimizde var olan ‘şehrengiz’ türü için kalıcı ve mükemmel örnekler. Bu eserlerin vücut bulmasına vesile olan Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, ‘Takdim’in başında şöyle diyor: “İki kapak arasındaki bilgiler tarih kitabındaki kadar gerçek, kitabın ismi olan Rüzgârla İyi Geçinmek gibi efsunlu; anlatılan insan hikâyeleriyle kolayca aşinalık kurmamıza rağmen okuma eylemimizin verdiği tat masalsı oluyor. Esenler’in hikâyesini kaleminin, üslubunun ve bakışının incelikleriyle yazıya döken Cihan Aktaş, şehrin yapı taşları kiremitler gibi, asıl özünü karan insan hikâyeleriyle bizi bize tanıtıp yeniden sevdiriyor, Esenler’in ilk kahramanlarına muhabbet duyuruyor. Hiçbir kimlik ayrımı yapmadan Balkanlar ve Anadolu’dan gelen göçmenleri kucaklayan Esenler gibi, çileli, ihlaslı, fedakâr ve yüksek gayretli insanların yaşadıkları da sizi kendine çekiyor. Bol çağrışımlar ve imgelerle örülen geçmiş ve şimdinin iç içe geçtiği hikâyemiz, Esenler’in yüzyıllar boyunca süren serencamını büyük bir ustalıkla gözler önüne seriyor. Dut bahçeleri, meralar, mandıralar, koyun sürüleri, üzüm bağları, bamya tarlalarının bulunduğu, nohut, buğday gibi tahılların yetiştiği bir köyün, beldeye, mahalleye ve sonunda bir ilçeye evrilmesini, resmî kayıtlarda görünmeyip hatıralarla intikal eden göç ve göçmen hikâyeleri, Esenle’e /Esenlerli olma sürecine iz bırakan değerli kadın-erkek simalarıyla şehrimizin hikâyesi yeniden kuruluyor.” Mazide iki köyden ibaret olan semtin nasıl İstanbul’un en iyi ve gelişmiş ilçelerinden biri olduğu gözler önüne seriliyor. Aktaş, derin ve yorucu bir çalışmaya girerek, ilçenin sakinleriyle tanışarak, görüşerek, mülakat yaparak ortaya mükemmel bir eser koymuş. Bu eseri sadece Esenler’de oturan vatandaşlar değil, şehir tarihine ve kültürüne meraklı herkes okumalı. Bilhassa valilerimiz, belediye başkanlarımız bu hayırlı hizmeti örnek almalı. Benzerini kendi şehirleri/ilçeleri için yaptırmalı. Ama bu tür eserleri şehri bilen, seven edebiyatçılara yazdırmalı. Köyünü, kasabasını, ilçesini, şehrini sevmeyen, vatanına bağlanabilir mi? Yeni nesillere millî şuur için bu eserleri okutmalıyız.

Sokaklar Unutmuyor yine kıymetli yazarımızın kaleminden çıktı. “Esenler’in Hâfızası” kitabı, ilçenin 2000’lerden sonraki mükemmel gelişimini ayrıntılarıyla ortaya çıkarıyor. Bölgenin mazideki hâlini görebilmemiz için bizi nefis bir yolculuğa çıkaran Cihan Aktaş, “Bir şehri sadece tarihini ve fizikî yapısını öğrenmekle tanımış olmuyorsunuz. İnsanlarıyla tanışıp sohbet etmediğiniz sürece hep eksik kalıyor bilgileriniz.” diyor. Ve âdeta ev ev, dükkân dükkân, sokak sokak, mahalle mahalle, çarşı pazar dolaşarak insanlarımızın hülyalarını, hislerini, hayallerini, rüyalarını velhasıl bütün duygu ve düşüncelerini zihinlerden ve yüreklerden alıp kaleme aktarıyor. Her iki kitabı okurken şunu düşündüm: “Keşke Türkiye’nin bütün il ve ilçelerinde benzer çalışmalar yapılsa, şehirlerin envanteri çıkarılsa.” Doğrusu bu hayırlı hizmetleri yapabilecek potansiyele sahibiz. Her yerde kalem erbabı vardır. Şairlerimiz, yazarlarımız, gazetecilerimiz dört bir yanda bereketli olarak mevcut. Yeter ki yetkililer arada bir muhit taraması yapsın. “Bu ilçemizde/şehrimizde hangi âlimler, şairler, yazarlar, sanatkârlar, kültür sanat adamları oturuyor?” diye düşünsün ve onlarla gönül bağını kursun. Gerisi zaten çok kolay.

İstanbul’da Nüfus Hareketleri (1923-2023) Doç. Dr. İbrahim Gökburun’un eseri. Kesik Dil isimli şiir kitabından tanıdığım değerli şair ve yazarımız, akademik çalışmalarına da yoğun biçimde devam ediyor. Kitaptaki bölüm başlıkları şöyle: “İstanbul’un Yerleşim Tarihi”, “İstanbul’da Nüfusun Tarihî Seyri: Dönemler, Veriler ve Kesitler”, “Cumhuriyet Dönemi’nde İstanbul’da Nüfusun Gelişimi”, “İstanbul’da Nüfusun Nitelikleri”, “İstanbul’da Nüfus Hareketleri; Doğurganlık ve Ölümlülük”, “İstanbul’da Nüfus Hareketleri: Göçler”, “Doğum Yeri Verilerine Göre İstanbul Nüfusu”, “Nüfus Kayıt Yerine Göre İstanbul’da Nüfus”, “İstanbul’un İlçelerinde Nüfus”. Yazarımız eserin sonunda şöyle diyor: “İstanbul’un kentleşme sürecinde yeşil alanların korunması sağlıklı bir toplum ve gelecek açısından büyük önem arz etmektedir. İstanbul’da kentsel yerleşim alanlarının kuzeye doğru yayılması engellenerek; şehrin doğu-batı çizgisi ve Marmara Denizi boyunca yayılması sağlanmalıdır. Şehrin mevcut yerleşim alanlarında nüfus emme kapasitesi yükseltilerek yeni yerleşim alanlarının açılması önlenmelidir. Özellikle orman alanlarının korunması konusunda taviz verilmemelidir.” İstanbul’da farklı kademelerde görevli bütün idarecilere iyi bir el kitabı, öneriyorum.