Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Kasım 2024

​Kürtler Hangi Eksende Siyaset Yapmalı?

Türkiye, tarihsel olarak Türk-Kürt ittifakının sağladığı güce birçok kez şahit olmuştur. Pers-Makedon savaşlarından Osmanlı-Safevi mücadelelerine kadar, Kürtlerin desteğini alan güçler bölgenin liderliğini kazanmıştır. Bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin büyümesi, güçlenmesi ve bölgesel bir lider olması için Kürtlerle ortak bir yol yürümesi gerektiği açıktır. Ancak bu ortaklık, her iki tarafın samimiyeti ve geçmişten ders almasıyla mümkün olacaktır. Aksi takdirde, sadece 1990’lara değil, 1930’lara dönebiliriz.

Kürtlerin siyasette nasıl bir eksen seçeceği, Türkiye’nin geleceğini doğrudan etkileyecek kadar önemlidir. Erdoğan liderliğindeki iktidar bloğu, Kürtlerin yanında yer almasını ve iş birliği yapmasını açıkça istemektedir. Ancak Kürt siyaseti geçmişte, özellikle 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası, bu fırsatı değerlendirmek yerine CHP ve sol siyaset eksenine yönelerek tarihi bir hata yapmıştır. Bu yanlış tercihin faturası, sadece Kürt siyasetine değil, tüm Türkiye’ye çıkmıştır.

İktidar Bloğuna Dahil Olmanın Getirebilecekleri

*Cezaevlerindeki İsimler için Yeni Bir Dönem: İmralı ve Edirne Cezaevi’ndeki liderler için güvenlikli evlere geçiş gibi çözümler tartışılabilir.

*Yeni Anayasa ve Kurucu Unsur: Kürt kimliği, anayasal güvence altına alınabilir.

*Kayyum Politikalarının Sona Ermesi: Belediye başkanları görevlerine dönebilir, kayyum uygulamaları son bulabilir.

*Genel Af: Düşünce ve siyasi mahkûmlar için kapsamlı bir genel af çıkabilir.

*Anadilde Eğitim ve Kürtçe ikinci resmi dil olarak kabul edilebilir.

*Çift Dilli Yerleşim Adları: Türkiye’deki yerleşim yerleri Türkçe-Kürtçe olarak yeniden isimlendirilebilir.

*Dini Serbestlikler: Kürtçe hutbe ve Şafii fıkhına yönelik tercihler desteklenebilir..

Bu adımlar, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin barışçıl çözümü adına tarihi kazanımlar sağlayabilir.

Muhalefet Ekseninde Kalmanın Muhtemel Sonuçları

Eğer Kürt siyaseti, CHP ve sol muhalefet ekseninde konumlanmaya devam ederse:

*Kayyum Uygulamaları: Tüm belediyelere kayyum atanabilir.

*OHAL İlanı: Olağanüstü Hal tekrar devreye sokulabilir.

*Parti Kapatma ve Yasaklar: DEM Parti kapatılabilir, vekillere ve başkanlara siyasi yasak getirilebilir.

*Rojava’ya Operasyon: Kalıcı bir kara harekâtı gündeme gelebilir.

*Siyasi Alanın Kapanması: Anayasa çalışmaları gibi önemli süreçlerde masada olunamayabilir.

*Kapsamlı Baskılar: Parti yöneticileri, yerel siyasetçiler ve medyaya yönelik gözaltı operasyonları başlayabilir.

*Kimlik hakları, kültürel özgürlükler yeniden baskı altına alınabilir.

Tarihten Ders Almak Gerek

7 Haziran 2015 seçimleri, Kürt siyaseti için tarihi bir fırsattı. Ancak bu fırsat değerlendirilemedi. Türk solu ve marjinal blokla yapılan iş birliği, Kürtleri siyasetin iktidar odağından uzaklaştırdı. O dönem Ak Parti ile çözüm sürecini devam ettirmek, koalisyon ortağı olarak yola devam etmek mümkünken, muhalefete yönelmek büyük bir hata oldu. Bu hatanın sonuçları bugün de devam etmektedir.

Kürt siyaseti, ideolojik saplantılardan ve yanlış konumlanmalardan uzak durmalı; pragmatik, stratejik ve gerçekçi bir tutum sergilemelidir. Erdoğan ve Bahçeli liderliğindeki iktidar bloğunun uzattığı el, tarihi bir fırsat sunmaktadır. Bu fırsat, sadece Kürtler için değil, Türkiye’nin geleceği için de hayati önemdedir.

Kürtler, iktidar bloğunda yer alarak hem kimliklerine dair taleplerini gerçekleştirme şansı bulabilir hem de Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sunabilir. CHP ve sol eksende siyasete devam etmek, yalnızca geçmiş hataları tekrar etmek olur. Bugün, akıllıca ve cesurca bir karar almanın tam zamanıdır. Çünkü Türk-Kürt ittifakı, sadece Kürtlerin değil, Türkiye’nin de kazanması demektir.