Dünya tarihine dönüp baktığımızda, büyük değişimlere yön veren liderlerin ya dâhi ya da “çılgın” olarak görüldüğünü fark ederiz. Çılgınlık ve dahilik arasındaki sınır, çoğu zaman tarih tarafından çizilir. Başlangıçta deli denilenler, kazanan tarafta olursa dâhi olarak anılır; kaybedenlerse tarihin sayfalarına “akılsız maceraperestler” olarak yazılır. Günümüzde de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Liderler, geleneksel siyasetin sınırlarını aşan çıkışlarıyla dünyayı sarsmaya devam ediyor.
Trump: Çılgın mı, Stratejik mi?
Donald Trump, modern zamanlarda bu denklemi en iyi temsil eden liderlerden biri. Başkanlık döneminde attığı tweetlerle uluslararası siyaseti şekillendirdi, geleneksel diplomasi anlayışını yerle bir etti. Kimi zaman Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a hakaret ederken, kimi zaman onunla tarihi bir zirve gerçekleştirdi. Son olarak Groenland’ı satın alma fikrini tekrar gündeme getirdi. Evet, yanlış duymadınız: Trump, 2019’da Danimarka’ya resmî olarak “Groenland’ı satın almayı düşündüğünü” bildirmişti. İlk duyulduğunda bir delilik olarak görülen bu öneri, Çin ve Rusya’nın Kuzey Kutbu’ndaki varlığını güçlendirmesiyle yeniden anlam kazandı. Bugün ABD’nin bölgedeki askerî varlığı ve küresel jeopolitik dengeler düşünüldüğünde, belki de “çılgın” Trump’ın ileri görüşlülüğü yeniden tartışılmalı.
Zelensky: Tiyatro Sahnesinden Savaş Alanına
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, politikaya atılmadan önce bir komedyendi. Halk onu sahnede gülerek izliyordu, ama bugün onun liderliğinde Ukrayna, Rusya’ya karşı bir savaş yürütüyor. Kimileri onun idealist ve Batı’nın piyonu olduğunu söylerken, kimileri de savaş psikolojisini iyi yönettiğini ve uluslararası desteği maksimize eden bir strateji izlediğini savunuyor. Onun çılgınlığı, sahne sanatçısından savaş liderine dönüşmesinde yatıyor. Batı başkentlerinde alkışlarla karşılanırken, içeride halkı savaşın yükünü taşımaya devam ediyor. Peki, tarihin ona biçtiği rol ne olacak? Bugün çılgın bir savaşçıyken, yarın özgür bir Ukrayna’nın kahraman lideri mi olacak, yoksa tarih onu bir hayalperest olarak mı yazacak?
Putin: Kendi Dünyasında Bir Çar
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kendi ideolojisi ve dünyayı algılama biçimiyle klasik siyaset normlarından oldukça farklı bir yerde duruyor. Batı’nın kurduğu sistemin dışında, kendi jeopolitik gerçekliğini yaratıyor. 2022’de Ukrayna’ya girdiğinde dünya “Putin delirdi mi?” sorusunu sordu. Ancak onun gözünde bu, çarlık döneminden kalan bir misyondu: Rusya’nın toprak bütünlüğünü ve etki alanını koruma mücadelesi. Batı’nın yaptırımları karşısında ekonomisini ayakta tutması, enerji krizini fırsata çevirmesi ve Çin’le stratejik ortaklık kurması, onun “çılgın” hamlelerinin bazılarının aslında planlı ve stratejik olduğunu gösteriyor.
Erdoğan: Risk Alarak Kazanan Lider
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dünya siyasetinde risk almayı seven ve kimi zaman Batı’nın “hesap edilemez” olarak gördüğü liderlerden biri. Rusya-Ukrayna savaşında hem Moskova hem Kiev ile dengeli ilişkisini sürdürmesi, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik sürecinde Batı’yı zorlayarak Türkiye’nin çıkarlarını öncelemesi, onun klasik siyaset kalıplarının dışında hareket eden bir lider olduğunu gösteriyor. Batı’nın ambargolarına ve baskılarına rağmen Türkiye’nin bölgesel bir güç haline gelmesi, onun “çılgın” gözüken ama sonuç alan stratejilerinden kaynaklanıyor. Bugün, Ortadoğu’da ve Kafkasya’da aktif bir rol oynayan Türkiye’nin politik manevraları, bazen eleştirilse de çoğu zaman “siyasi satranç” olarak görülüyor.
Delilik ve Dahilik Arasındaki Sınır
Dünya, her zaman “hesap edilemez” liderler tarafından şekillendirildi. Büyük İskender, Cengiz Han, Napolyon ve Hitler… Kimisi bir imparatorluk kurdu, kimisi dünyayı ateşe verdi. Günümüzde ise siyaset, daha az kanlı ama daha kaotik. Artık savaşlar cephelerde değil, medya manipülasyonları ve ekonomik yaptırımlarla yapılıyor. Liderler ise geçmişte olduğu gibi “dâhi mi, deli mi?” tartışmalarıyla tarihin yargısına bırakılıyor.
Bugün Trump, Zelensky, Putin, Erdoğan, Netanyahu ve diğerleri, kendi gerçeklikleri içinde dünyayı şekillendiriyor. Kimi zaman çılgınca gözüken hamleler, uzun vadede stratejik bir deha olarak algılanabiliyor. Peki, bu liderlerin hangi tarafın kazananı olacağını tarih nasıl yazacak? Delilik ve dahilik arasındaki bu ince çizgi, onları tarihin sayfalarında hangi sıfatla anılacaklarını belirleyecek.