İmralı’dan gelen silah bırakma çağrısı, Bahçeli’nin Malazgirt önerisiyle birleşince, Newroz 2025 bir dönüm noktasına dönüştü. Bu kez meydanlarda barut değil, barış talebi yankılandı.
Newroz bu yıl her zamankinden farklı kutlandı.
Ateşin etrafında dönen halaylar, zılgıtlar ve sloganlar kadar, meydanlarda yankılanan cümleler de dikkat çekiciydi. Çünkü bu kez sadece baharın gelişi değil, belki de yeni bir Türkiye’nin başlangıcı kutlanıyordu. İlk kez bir Newroz, bu denli stratejik bir eşikte, böylesine tarihi bir atmosferde yaşandı: PKK’nın feshedilmesi ve silah bırakması çağrılarının gölgesinde.
İlk büyük işaret 27 Şubat 2025’te geldi. İmralı’dan yükselen mesaj netti:
“PKK ömrünü tamamladı. Silahları bırakmalı ve kendini feshetmelidir.”
Bu cümle, sadece bir örgüte değil; aynı zamanda silahla, tehditle, şiddetle konuşmaya alışmış bir geçmişe söylenmiş bir veda cümlesiydi. Ve bu söz, yirmi yıllardır süren kanlı bir döngünün dışına çıkmak isteyen kitlelerce sahiplendi.
Devlet cephesi bu çağrıyı karşılıksız bırakmadı. Ancak en çarpıcı hamle, hiç şüphesiz Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’den geldi. Yıllardır PKK konusunda en sert tavrı almış bir siyasi liderin ağzından dökülen şu cümleler bir dönüm noktasıydı:
“Bizim tasavvur ve teklifimiz Hıdırellez’in arifesinde, mesela 4 Mayıs 2025 Pazar günü Muş’un Malazgirt ilçesinde, DEM Partili bir belediye başkanının katkısıyla, PKK kongresini toplayarak kendini feshetmeli ve bu işi bitirmelidir.”
Bu, sadece bir çağrı değil; yıllardır “devletin kırmızı çizgileri” olarak bilinen alanların yeni bir şekillenmeye girdiğinin işaretiydi. Artık şiddetin, silahın, terörün siyasetin malzemesi olamayacağı, devletin diliyle ve kararlılığıyla ilan ediliyordu.
Elbette bu çağrılar yankısız kalmadı. Bu yılki Newroz kutlamaları, belki de tarihin en yüksek katılımlı ve en politik mesajlı etkinliklerinden biri oldu. Diyarbakır’da, Van’da, Batman’da, Mardin’de meydanlar doldu taştı. Ancak bu kez “barış” sadece bir temenni değil, bir zorunluluk olarak haykırıldı.
Çünkü herkes biliyor: Ya şimdi bu mesele çözülür ya da bir daha çözülmez. Devletin artık “şark oyunlarına” tahammülü kalmadı. Sürecin uzamasına, muğlaklaştırılmasına, dış müdahalelerle sabote edilmesine göz yumulmayacak.
Şimdi önümüzde net bir takvim var. Nisan ayında PKK’nın kongre toplayarak kendini feshetmesi bekleniyor. Tarih verilmedi ama sürenin sınırlı olduğu açık. Buna karşılık, örgüt içinden yükselen sesler hâlâ “Öcalan olmadan kongre yapılamaz” diyerek zaman kazanma arayışında. Oysa bu halkın artık oyalamalara karnı tok. Ne dağdan, ne şehirden, ne de dışarıdan müdahaleye tahammül kalmadı.
Türkiye bu süreci doğru okursa, sadece terörle mücadelede değil; siyasi, toplumsal ve hatta psikolojik bir zafer de kazanabilir. Bu yüzden Newroz 2025 bir kırılma noktasıdır.
Silahların gömülmesi, yeni bir toplumsal sözleşmenin kurulması için tek çıkış yoludur.
Birileri hâlâ dağda kalmak isteyebilir. Ama dağın sesi bu kez şehir meydanlarında bastırılıyor.
Ve artık bu halk, barut kokusu değil, toprağın, baharın, barışın kokusunu duymak istiyor.
Eğer bu Newroz gerçekten bir dönüm noktası olacaksa; bunun adı sadece “barış” değil, terörsüz bir Türkiye olmalıdır.
Ne kandırmacalı süreçler, ne masa altı pazarlıklar… Bu kez netlik var.
Devlet adımını attı.
Halk sabırla bekliyor.
Belki de bu kez, tarih bir baharda gerçekten değişecek.
Ve inşallah bu bahar, sadece toprağı değil; kalpleri de yeşertecek bir dönemin başlangıcı olur.
Newroz piroz be !