Bahçeli'nin Öcalan çağrısının ardındaki gerçek
Türkiye’nin Kürt meselesinde yıllardır devam eden çatışma ve
çözüm arayışları, yeni bir dönüm noktasına mı yaklaşıyor?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Öcalan’a
yönelik olarak gerçekleştirdiği son çağrı, Kürt meselesinde yepyeni bir
tartışmayı ateşledi.
Bahçeli, PKK’nın silah bırakmasına vurgu yaparak, Öcalan’ın
devreye girmesi gerektiğini ifade etti. Bu çağrı, Bahçeli gibi milliyetçi bir
liderden gelmesi nedeniyle bir yandan dikkat çekerken, öte yandan bu çağrının
ne anlama geldiği ve altında hangi stratejik hesapların yattığı sorularını
gündeme taşıdı.
Kürt meselesi, Türkiye’nin iç dinamikleri kadar bölgesel
jeopolitik faktörlerin de şekillendirdiği bir sorun. Türkiye, Kürt meselesinde
uzun yıllardır hem askeri hem siyasi hamlelerle bir çözüm arayışı içinde oldu.
Özellikle PKK ile yürütülen çatışmalar, bölgedeki devletler arası ilişkilerden
doğrudan etkilendi. 1990’ların başında Suriye, Irak ve İran gibi komşu
ülkelerde Kürt nüfusun durumu Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde belirleyici bir
rol oynadı. Günümüzde ise Suriye’deki iç savaş, Irak’taki siyasi parçalanma ve
İran’ın Kürt nüfusa yönelik politikaları, Türkiye’nin bu meseleyi sadece iç
güvenlik sorunundan ziyade, geniş bir bölgesel politika olarak ele almasına
neden olmaktadır.
Bu noktada, Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde farklı
stratejiler ve devlet politikaları gelişmiş olsa da, bölgesel güç dengeleri ve
büyük devletlerin bölgedeki etkisi, Kürt meselesinde Türkiye’yi daha karmaşık
kararlar almaya itiyor. Özellikle ABD’nin Suriye’deki YPG güçlerine verdiği
destek ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Türkiye’nin ekonomik ilişkileri,
bu sorunun çözümünde dış etkenlerin rolünü artırıyor.
Bahçeli’nin çağrısında bir diğer önemli etken ise bölgedeki
jeopolitik gelişmelerdir. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın uzantısı olan
YPG’ye karşı operasyonlar yürütürken, Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı askeri operasyonlarını
yoğunlaştırmıştır. Bu iki ülke üzerinden Türkiye’ye yönelik tehdit algısının
arttığı bir dönemde, Türkiye’nin Kürt meselesine dair daha geniş kapsamlı bir
çözüm arayışı içine girmesi anlaşılabilir bir durumdur. Türkiye, sınırları
boyunca artan PKK/YPG varlığını yalnızca askeri yollarla değil, aynı zamanda
siyasi ve diplomatik adımlarla çözmek istiyor olabilir.
Bu noktada Öcalan’ın devreye girmesi, PKK’nın bölgedeki
etkinliğini azaltmaya yönelik jeopolitik bir zorunluluğun sonucu olarak görülebilir.
Türkiye’nin bölgesel güç olarak pozisyonunu koruyabilmesi için PKK’nın
silahsızlandırılması ve örgütün bölgedeki varlığının sona erdirilmesi kritik
bir adımdır. Bahçeli’nin çağrısının bu jeopolitik zorlamanın bir sonucu olarak
gelişmiş olma ihtimali göz ardı edilmemelidir. Özellikle ABD ve Rusya gibi
büyük güçlerin Suriye ve Irak’taki Kürt gruplara yönelik tutumları, Türkiye’nin
kendi güvenlik stratejisini gözden geçirmesini ve bu bağlamda yeni adımlar
atmasını gerektirebilir.
Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik çağrısı, Kürt meselesinde
muhataplık meselesini de yeniden gündeme getirdi. Türkiye’de PKK ve Kürt
meselesinde devletin muhatap olarak kimi seçeceği sorusu, geçmiş çözüm
sürecinde de tartışma konusu olmuştu. 2009-2015 yılları arasındaki çözüm sürecinde
devlet, doğrudan Öcalan ve HDP üzerinden PKK ile müzakere yürütmüştü. Ancak bu
süreç başarısızlıkla sonuçlandığında, Kürt meselesinde kimlerin muhatap
alınacağı belirsizleşti. Bugün ise Öcalan’ın yeniden devreye girmesi, PKK’nın
silahsızlandırılması noktasında devletin PKK üzerindeki etkisini artırma
stratejisine dönüşebilir.
Öcalan’ın PKK üzerindeki kontrol gücü ve karizması, PKK’nın
tabanında hâlâ önemli bir yere sahip. Bahçeli’nin çağrısı, Öcalan’ın PKK’yı
silahsızlandırmak için devreye girmesini sağlamak amacını taşıyorsa, bu çağrı,
Kürt meselesinde radikal bir dönüşüm yaratma potansiyeli taşıyabilir. Ancak bu
hamle, devletin Öcalan’ı bir arabulucu olarak kabul ettiği algısını
yaratabilir. Bu durum, Kürt meselesinde bazı çevrelerin tepkisini çekerken,
devletin PKK ile silahsız bir çözüm arayışı içinde olduğunun göstergesi olarak
da değerlendirilebilir.
Jeopolitik faktörler, Türkiye’nin PKK’ya yönelik
stratejisini yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılarken, Bahçeli’nin çağrısını
başarıya ulaşabilmesi için Kürt halkının taleplerini dikkate alan, demokratik
bir çözüm sürecinin de devreye alınması gerekmektedir.