Türkiye, bugün bölgesinde büyük bir güç konumunda. Balkanlardan, Asya ve Afrika kadar etki alanı geniş ve sözü dinlenen itibarlı bir ülke. Gittikçe küresel bir aktöre dönüşüyor.

Bu aktör, sınırları içinde ve dışında, PKK/PYD terör örgütünü bitirme noktasına kadar getirdi. Terör, bitti bitecek. Beyaz bayrak çekmesine az kaldı.

Türkiye’nin geldiği yer anlamında ifade edelim: Bu coğrafyada, Türkiye’nin izni ve onayı olmadan bir taş bile yerinden oynatılamaz. Bu gerçek artık anlaşılmış olmalı. Güçlü bir Türkiye, bu coğrafyada gözü olanları çok rahatsız ediyor.

Türkiye’nin gittiği her yere huzur ve güven geliyor. Kardeşlik geliyor. Türkiye mazluma umut oluyor.  Değerleri ve yardımlarıyla dünyaya örnek oluyor. Batı, bu durumdan rahatsızlık duymaz mı? Hem de nasıl…

Bir gerçek daha. Türkiye’nin olduğu her yerde Batının etki alanı daralıyor. Gücü azalıyor. Nüfus kaybediyor. Türkiye, Batının sömürü çarkına çomak sokuyor sizin anlayacağınız. Bu nedenlerle hedefte.

Türkiye, Filistin’i kendi toprağı gibi savunuyor, sahip çıkıyor. Bir gün, Filistin, Türkiye’nin yardımı ve eliyle zafere ulaşacaktır inşallah. İsrail bunun farkında.

Türkiye’nin gücünü, etki ve rolünü anlatmaya çalıştığımız pazılın parçaları bir araya geldiğinde büyük resim ortaya çıkıyor. Türkiye’nin küresel aktörlük rolü. Bu rol için Türkiye hızla yol alıyor. Böyle bir Türkiye’yi ABD ve Batı ister mi? İstemez tabi, istemiyor da.

Biliyorsunuz, Sayın Erdoğan’ın, Malezya, Endonezya ve Pakistan’ı kapsayan ziyaretleri oldu. Ülkemiz adına gurur duyduğumuz görüntüler eşliğinde milyar dolarlık stratejik anlaşmalara imzalar atıldı. Türkiye’nin küresel güç olduğu bir kez daha tescillenmiş oldu.

Tam da bu sıralarda TÜSİAD’ın iktidara yönelik rahatsız edici eleştireleri geldi. Çok tepki gördü, çok eleştirildi. Peki, kimse fikrini söylemesin mi?

Sözlesin tabi. Aykırı da olsa herkes fikrini ifade etsin ancak yasalar çerçevesinde. Ülkemizin ve milletimizin menfaatleri gözetilerek tabi. Hukuka ve iktidar erkine müdahale edilmeden…

Peki, TÜSİAD açıklamasında neler var?

Üstenci bir tavır var. Ana muhalefet rolü ve üslubunu andıran bir söylem var. Son dönemde yaşanan tutuklamalar eleştiriliyor. Terörle iltisaklı bulunan belediye başkanlarının görevden alınmaları, kayyum atamaları, ihraç edilen teğmenler, Kartalkaya yangını dahil depremler üzerinden iktidar adeta yaylım ateşine tutuluyor.

Bir kez daha anlaşıldı ki bazı kesimlerlerde hala o eski Türkiye özlemi devam ediyor. Oysa milletimiz tek parti dönemine geri dönmek istemiyor. Darbeleri, muhtıra ve 28 Şubat’ları bir daha görmek istemiyor. Bu nedenle değil mi ki, CHP uzun süre iktidar yüzü göremiyor.

Ben, TÜSİAD çıkışının iktidara karşı bir sabotaj girişimi ve direncini kırmaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Kullanılan dil, iktidara karşı bir öfkenin, hazımsızlık ve tahammülsüzlüğün varolduğunu gösteriyor. Hala Erdoğan’ı kabullenebilmiş değiller.

Bir soru:

“PKK sizi tükürüğüyle boğar” diye bir PKK’lı militan tarafından iktidar, milletimiz ve ülkemiz tehdit edildiğinde bu patronlar kulübü suspus olmuştu. Sizce, bu sessizlik bir tesadüf olabilir mi? Hayır…

Son noktayı şöyle koyalım: Ülkemizi vuran kötülük karşısında sesiz kalmak, işlenen suça ortak olmakla aynı şeydir.

Vesselam.