Gün geçmiyor ki bir yanılgıyla yüzleşmemiş olalım. İslami yahut millî muhtevanın yeni bir suret için maske olarak kullanıldığını duymayalım.
Geçtiğimiz günlerde iyi bir okuryazar dost, dergilerde yer alan kimi deneme ve kitap tanıtımlarının yapay zekâdan faydalanarak yazıldığını söyledi. Bunu fark edecek bir okuma tecrübesine sahip olduğunu bildiğimden saatlerce etkisinden kurtulamadım. Üstelik yapay zekâya ulaşmak ve aynı formatı pek çok kişiye kopyaladığını fark etmek çok kolay iken… Teknolojinin geldiği seviye, yazılan hiçbir şeyin kaybolmadığını ispatlamışken.
Kelime, seçilmiş kulların ruhuna üflenen tılsımlı bir kudret. Sadece iyi bir şair ve yazar değil, iyi bir hatip, organizatör, yönetici hatta okur olmak da kelam zümresinde yer edinmenin göstergesi. Hâl böyle iken bir takım kimselerin “yazarak görünme” adı altında başvurdukları yöntem çeşitliliğini kendime izah edemiyorum. İnternetten, yer yer sosyal platformlardan alıntılanıp değiştirilen parçalar nasıl zayıf kabiliyetlerin boyunu aşıp bağırıyor ise bugün yapaylığından medet umulan teknik zekânın karıştırıldığı yazılar da karşımıza geçip aynı ölçüde haykırıyor. “Beni okuyun” demeden evvel, “nerede saklandığımı, nereden çıkarıldığımı bulun” diyor. Ben henüz yapay zekânın dergilere montajlanmasının şokunu atlatamamışken forumlardan; kimi kitap, makale ve tezlerden toplanan pasajlardan oluşturulmuş bir yazıya tevafuk ettim. Bahsettiğim metin, öncesinde bir dergiye gönderilmiş olup editörlerinden geçmeyince başka bir dergide arzı endam etmiş. Metnin derleyicisi de kendini düşürdüğü durumun farkında olmadan kaleme almadığı satırları sosyal medya hesaplarından paylaşıyor. Bilmiyor ki çok okuyan, edebiyatın içinde bir yaşam tarzı benimseyen insanlarla konuşuyor metni. Hırs ve iddia sahibinin kaleminden çıkmadığını söylemenin ötesinde haykırıyor.
Yazmak kendi içinde yüksek bir şahsiyet talep eder. Yazar ya da şair olmaksa onurlu yaşamaktan daha yüksek değil. Bir taraf alın teri dökerken, gelişim uğruna uykularını, ruhunu, bedenini, senelerini seferber ederken kolaycılığı şiar edinmiş yapının –ortaya çıkmayacağını düşünerek- değiştir/dönüştür/montajla taktiğiyle alan kaplaması hangi ruh durumu ile izah edilir? Deve kuşu misali başını kuma gömen ancak tüm gövdesi açıkta kalan bu tutumun soygundan ne farkı var? Sözde iyiyi, güzeli, doğruyu, ahlâkı yazmasının ne anlamı var? Teknolojinin böylesine ilerlediği, yüz sene öncesinin dergi ve kitaplarına erişim sağlanabildiği bir dönemde insanların gözüne baka baka çalıp çırpmak, başkasına ait sözleri kendi imzasıyla sunmak, kaleminden sâdır olmayan bir metin üzerinden kıvanç duymak nasıl bir ruh marazı, nasıl bir akıl tutulmasıdır? Cahilin cesareti körlüğü ile doğru orantılı olmalı.
Değil içeriğinde, yazı başlıklarında bile azami hassasiyet gözeten biri olarak edebiyat hayatım taklitçilerle; kalp, üslûp hülasa emek hırsızlarıyla mücadele içinde geçti. Bu uğurda pek çok kişiyle karşı karşıya geldim. Zamanımı ve enerjimi seferber ettim. Kasım ayında bir arkadaşım “Kalp Devleti” adlı bir kitabın varlığından bahsedince Gönül Devletim adına bir parça huzursuz oldum. Kalp ve gönlün farklı olduğunu bilmeme, Hece yayınları gibi ince tetkik yapan bir editör grubuna sahip insanlarla çalışmama, nihâyetinde de bu isimde bir kitabın da varlığına ulaşamama rağmen. Bir taraf böylesi ince bir çizgide yürüme mücadelesi verirken gözümüze baka baka çalıntı metinlerle dergilerimizde boy gösterenlere birileri dur demeyecek mi? Dergilerin ve edebiyat sitelerinin bu emek hırsızlığının önüne geçmeleri için daha sıkı bir denetim mekanizması geliştirilmesi gerekmez mi?
Esasında iyi bir yazar olmak yetmiyor, iyi bir analiz ve tetkik kabiliyetine de sahip bulunmak gerekiyor. Yazıcının sınırlarını bilmek yetmiyor, haksızlık karşısında dimdik durabilecek bir vasıf da kazanmak gerekiyor. Artık birilerimizin birkaç alkış uğruna şahsiyetini paçavraya çeviren, kendine dâhi yalan söyleyen emek katillerine insanların yirmi senede tırmandıkları yokuşu çekirge misali iki senede sıçrayarak aşabileceğini sanmanın zillet olacağını, sahibini hırsızlık ve arsızlıkla yaftalayacağını söylemesi gerekiyor. Aksi durumda kişisel hırsları için iyi niyetimizi, saflığımızı, samimiyetimizi kullananların dergi ve yayınevlerimizi de kolaycılıklarına âlet etmeleri kaçınılmaz olur.
Selam ile.