Türkiye 21 Ocak sabahı korkunç bir yangın haberiyle güne başladı. Bolu Kartalkaya’da bulunan otelde çıkan yangında 80 vatandaşımız can verdi ve ağır yaralılar arasında durumu ciddi olan vatandaşlar var ve maalesef ölenlerin sayısının artması bekleniyor.
İşin kader, takdir, kaza gibi insanın takati dışında kalan hususları bilen biri olarak bu gibi durumlarda işin irade ve ihmal kısmıyla ilgilenmemizin daha doğru olacağına inanıyorum. Zira insanların, sorumluların görevini bihakkın ifa etmesinden sonra olabilecek aksiliklerde kader ve kaza gerçeklerini dile getirebiliriz. Ancak,
Otel yangınında işin ihmal ve irade boyutu ön plana çıktığı için insan unsuruna dikkat çekmemiz gerek.
Dikkat çekiyoruz ve bu dikkat neticesinde “AHLAKSIZLIĞIN!” müesseselerde, kurumlarda kol gezdiğini hemencecik görebiliyoruz.
Nasıl bu kadar AHLAKSIZ ve dahi vicdansız olduk?
Nasıl bu kadar duyarsız olduk?
Nasıl bu kadar malperest olduk?
Anlayan anlatsa da öğrensek.
Olan kurallara uymayanların rahat edebildikleri ender ülkelerdendir Türkiye. Keza,
Kendi görevi, sorumluluk alanı dışında daha çok aktif olanların kıymet gördüğü bir ülkeyiz. Belediye başkanlarının şehrin belediyecilik alanına giren hususları bırakıp fitne fücur işlerle uğraştıkları nadir ülkelerdendir Türkiye.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 6 yıldır mega şehrin sorunları dışında her bir sebze ile ilgilendi. Bolu Belediye Başkanı partisiyle kavgalı, kimse onu kâale almasa da sadece prim yaptığını zannettiği için Ankara ile kavga istiyor. Keza diğer şehirlerin belediye başkanları ile kavgalı, ırkçılığa varan bir çirkinlikler sergiliyor ama Bolu’nun turizm merkezlerinden olan otelin işleyişi ile ilgisi “eh!” seviyesinde bile değil.
Sonuç 80 can kaybı.
Geçtiğimiz ay yapılan denetimler sonunda, “İtfaiye Başkanlığı 16 Aralık'ta denetim yaptı; tahliye çıkışları, ışıklı yönlendirme levhaları, acil aydınlatma sistemi, söndürme gereçleri talimatları, algılama sistemleri, yangın alarmı, paratoner ve duman kontrolü konularında yetersizlikler tespit etti. İşletme bu kez 24 Aralık 2024'te ilk dilekçenin iptalini isteyip otel içindeki kafe-restoran için yeniden başvuru yaptı. Bolu Belediyesi yeniden dilekçe yazma gereği duymadan 3.225 metrekarelik alanın üzeri çizilerek 70 metrekare olarak düzeltti; 'revize' başvuruyu kabul etti. İtfaiye tarafından yapılan denetimde otelin yangının çıkış noktası olan kafe restoranı için 'uygunluk' raporu verildi.”
Yine basına yansıdığı kadarıyla yangın tüpleri faal değil, alarm çalışmıyor, bu tür durumlara karşı alınan tedbirler görülmüyor…
Bütün dünyada ister insanların ihmaliyle gerçekleşsin, ister insanların dahli olmadan gerçekleşsin bütün kaza ve afetlere karşı güvenliği sağlamak için kafa yorulmuş ve bunun neticesinde çok önemli kurallar hazırlanmıştır. Asırlarca karşılaştıkları afet ve kazalarla ilgili alınan karar ve üzerinde mütabakata vardıkları kurallar hayat kurtaracak niteliktedir.
Uçuş güvenliğine dair kurallar olsun, deprem, yangın gibi afetlerin kuralları olsun ‘kanla’ yazılmıştır. Çünkü bu afetlerin kuralları binlerce, onbinlerce insanın hayatını kaybetmesi gibi acı tecrübelerden hareketle yazılmıştır. Bu sebepledir ki bize düşen bu kurallara harfiyen uymaktır. Uymadığımızda maalesef böyle acıları yaşamak durumunda kalıyoruz.
Bu tür müesseselerle ilgili Yangından Koruma Yönetmenliğinin 50-1. Maddesi:
Yatak odalarının duvarları en az 60 dakika yangına dayanıklı sertifikalı malzemeden yapılacak,
Koridorlara açılan kapılar en az 30 dakika yangına karşı dayanıklı olacak,
Her katta en az 2 Acil çıkış kapıları ve yangın merdiveni dâhil zorunludur.
Aktif-pasif yangın söndürme sistemi gereği yağmurlama usulü teçhizatlı olmalıdır.
Yangının geç yayılması için ‘yangını hapsetme’ yöntemi ile yayılmaya önlem alınmalı…
Peki, burada ve bunun gibi pek çok müessesede ne yapılmış?
Bir müşteri daha alabilelim diye diğer bütün müşterilerin hayatı ile oynanmış. İşi acısını artıran yönü bu tür durumlarda denetim sorumluluğunu taşıyanların işlerini, görevlerini, dünyalığa değiştirmeleridir.
Anlaşılan daha çok yanacak, çok öleceğiz.