Tarih hangi açıdan yazarsa yazsın, ülkeler bazında 21. asrın yükselen yıldızı Türkiye'dir. 2016 hain ve bir o kadar alçak FETÖ darbe ve işgal teşebbüsüne kadar geçen yüz yıllık kuşatma 15 Temmuz akşamı yarıldı. Nisan 2017’de gerçekleşen anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine geçildiğinde vesayetçi güçler ülkemizden kovuldu.

Kovuldu kovulmasına ama bütün batılı sömürgeci devletlerin yaptığı gibi ülkemizi sömürmek isteyen bu tanıdık devletler, geride kendileri adına ve kendileri için mücadele edecek ciddi bir güç bırakmayı ihmal etmediler.

100 yıl boyunca milletimizi sömürenler, bu yüzyıl boyunca kendilerine hizmet etmeye yeminli elemanları sermaye, medya, sanat, siyaset ve bürokraside belli mevkilere getirdiler. Kurdukları cemiyetler ve sair örgütlenmelerle elemanlarını topluma rol model olarak sundular. Günü geldiğinde ise verdikleri talimatları yerine getirmeleri için sahaya sürdüler.

Gezi kalkışmasından bugüne kadar adresleri hep aynı mahalleyi gösteren sanatçı kılıklı batı uşakları bu milletin yararına olabilecek her adımı baltalamak için seferber oldular. Vatanlarına, milletine bu kötülüğü yaparken istisnasız aynı maskenin altına saklandılar: ATATÜRK!

Türkiye'ye karşı Yunan ve Rum yanlısı olur ama sloganı: Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!

Türkiye ile Fransa ya da Almanya Türkiye'nin haklı olduğu bir konuda karşı karşıya gelince bu “yeminli elemanlar” yekpare Türkiye karşıtı olurlar ve slogan aynı: Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!

Batılı güçler Türkiye kara sınırlarına hapsolsun diye birleşir, Türkiye bunlara karşı duruş sergileyince bu elemanlar koro halinde: Akdeniz’de ne işimiz var? Diye çığırırlar. Ama bu çığırmaları tepki çekmesin diye derhal “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” pankartlarını taşırlar.

Sizi yormayayım,

Türkiye ne zaman milletinin menfaatlerini batılı güçlerin menfaatlerinden üstün tutarsa bu Mustafa Kemal’in Askerleriyiz! Maskesi altına gizlenmiş “yeminli elemanlar” devlet ve milletin zararına olan yollara başvururlar.

Dahası da var:

Her hal-u kârda İsrail yanlısı olan “yeminli sanatçılar”, “yeminli medya mensupları” Türkiye aleyhine faaliyetten geri durmazlar.

Bu “yeminli elemanlar” sadece batı yanlısı olmazlar anı zamanda Türkiye'ye karşı BAAS’tan da yana olurlar.

Bu “yeminli elemanlar” her fırsatta “kahrolsun şeriat!” derken Şii şeriatını dinden üstün tutan Şii-Pers ırkçısı İran’dan yana olurlar.

Türkiye ile Ermenistan arasında yaşanan sorunda firesiz, “Hepimiz Ermeniyiz!” derler…

Ama burada “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” Sloganına ilaveten: Yurtta Sulh, Cihanda Sulh, demekten geri durmazlar bu “yeminli elemanlar.”

Bence buna mecburlar.

Kendi yetenekleri, bilgileri ile hiçbir baltaya sap olamayacak kadar kabiliyetsiz ve iradesiz olan bu “yeminli elemanlar” bu kepazeliği yapmaları karşılığında sanatta, medyada, sermayede, bürokraside, siyasette parlatıldılar. Kurdukları çark öyle örgütlü idi ki hala dokunul(a)mayan mahfiller var. Odalarda, Platformlarda, şirketlerde, organizasyonlarda öyle aşağılık planlar dönüyor ki devlet henüz bunlara dokunmadı.

İşte bu “yeminli elemanlar” Kürtlerin Türklerle sorunsuz asır ve asırlara yelken açacakları bu dönemde dün söylediklerinin tam tersi bir noktaya konuşlandılar. Mesela mı?

Mesela, yıllardır Abdullah Öcalan için tek kere olumsuz bir sıfat kullanmayan bu medya, sanat, siyasetteki “yeminli elemanlar”, milletimizi kışkırtmak için, “Bebek katili terörist Öcalan…” şarkısını dillendirmeye başladılar. Sanki Türkiye Öcalan’ı hiç tanımıyormuş, bilmiyormuş gibi.

Hatırlarsınız,

Bu yeminli elemanların abilerinden biri yıllar önce Kandil’e gidip mealen, neden silahları bırakıyorsunuz, Türkler size ne verdi ki, manyak mısınız? demişti. Diğer biri de (üstelik üniformalıydı) sınırdışına çıkmaya hazırlanan PKK ile görüşüp, “Bütün elemanlarınızı Türkiye dışına çıkarmayın. 500 kadar elemanınız Türkiye'de kalsın, bakarsınız lazım olur” demişti.

Evet,

Zaten aralarında ciddi sorun bulunmayan Türk ve Kürt kardeşler tam da adil, hakkaniyete dayalı beraberliği pekiştirmek için “Euzu billahi mineş-şeytanir-recim Bismillahirrahmanirrahim” demişken, batının uşaklığını yapan ve çoğu sol tandanslı olan bu “yeminli elemanlar” şeytanir-recimin vazifesini devralıp tıpkı 2013’teki çözüm sürecinde Gezi Kalkışması ile kardeşliğimizi kundakladıkları gibi şimdi de benzer yöntemlerle kardeşliğimizi zehirlemek istiyorlar.

Allah’a şükürler olsun ki 2013’lerdeki FETÖ yok, PKK o gücünde değil, içerdeki vesayet çökmüş… ama yine de dikkatli olmak gerek zira 100 yıl boyunca bizi sömürerek yöneten şeytani güçler Türkiye’den umut kesmeyecekler.