Dört gündür Türkiye İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun iptal edilen diplomasını ve yolsuzluk kapsamında gözaltına alınmasını konuşuyor. Doğrusu benim gibi bu sürpriz adımların geleceğini tahmin edenler bile işin bu boyutta olduğunu bilmiyordu.
Bundan birkaç hafta önce X hesabımdan “Yaşadıklarından sonra Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı Adayı olmaktan öte, Cumhurbaşkanı aday adayı olup yargının vermesi muhtemel yolsuzluk cezalarının önüne geçmek istiyor” demiştim.
Bu paylaşımı gören dostlar arayarak, kimileri de DM’den yazarak “neler oluyor?” diye sordular. Kendilerine İmamoğlu’nun çevresinden, CHP’den İmamoğlu ile ilgili inanılmaz yolsuzluk iddialarına imza atıldığını ve bu iddiaların uzun süredir yargının elinde olduğunu söylemiştim. Hatta işin içinde “terör örgütleri ile ilişki” kapsamına girebilecek iddiaların da bulunduğunu anlatmıştım.
Gelin önce diploma meselesine yakından bakalım, sonra İmamoğlu’nun gözaltı konusuna geçelim.
Üniversitenin iptal gerekçesinde belirttiğine göre Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan Girne Amerikan Üniversitesi’nde okurken Doğu Akdeniz Üniversitesi üzerinden İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş yapan Ekrem İmamoğlu’nun buradan almış olduğu diploması;
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu'nun, İstanbul Üniversitesine kontenjan dışı kayıt yaptırdığı belirlendi. Keza yatay geçiş işlemini, okuduğu Girne Amerikan Üniversitesi yerine Doğu Akdeniz Üniversitesi adıyla yaptığı tespit edildi”ği gerekçesiyle iptal edildi.
Türkiye'de Üniversite sınavlarında yetersiz puan almalarından dolayı bir fakülteye yerleşemeyen öğrenciler KKTC, Balkanlar ve Azerbaycan gibi ülkelerdeki bazı üniversitelere para karşılığında kayıt yaptırarak burada okuyabiliyorlar. Bu süre içinde Türkiye'deki üniversiteler ile okudukları ülkedeki üniversite arasında DENKLİK kararı alınmış ise yurt dışında okuyan bu öğrenciler denkliği olan Türkiye'deki üniversiteye geçmek için başvuru hakkına sahip olurlar.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da 1989’da Türkiye'de üniversite sınavları sonucunda hiçbir fakülteye yerleşemeyince paralı eğitim veren Girne Amerikan Üniversite’sine kayıt yaptırıyor. Buradaki bölüme bir süre devam ettikten sonra 1990 yılında İstanbul Üniversitesi’nin yatay geçiş için başvuru duyurusu yapması üzerine İmamoğlu ve başka öğrenciler bu üniversiteye yatay geçiş için müracaatta bulunuyorlar. Ancak üniversitenin açıklamasına göre, “Ekrem İmamoğlu okuduğu üniversite yerine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi belge düzenleyerek İstanbul Üniversitesi’ne müracaatta bulunuyor.” Üstelik duyuru iki gün erken kapatılarak başka öğrencilerin başvuruda bulunmasına müsaade edilmiyor.
Girne Amerikan Üniversitesi kurucusu Özalp Tozan’ın savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde, “Herkes biliyor ki oradan yatay geçiş yapılamaz” dediği bu üniversiteden yatay geçişle öğrenci alınması usulsüz olduğu halde bu geçiş için Ekrem İmamoğlu müracaatta bulunmuş, üniversitenin o günkü yetkilileri de bu müracaata olumlu cevap vererek İmamoğlu’nun bu fakültede okumasının önü açılmıştır. 35 yıl boyunca süren bu durum sonunda üniversitenin iptal kararıyla neticelenmiş oldu.
Bu iptal kararıyla birlikte Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olma yeterliliğini kaybetti. Bu durum, İmamoğlu’nun aday olmak için başvuru hakkının da kalmadığını da göstermektedir.
Gelelim ikinci konuya.
Salı günü diplomanın iptal kararı açıklandı, Çarşamba sabahı da İmamoğlu ve onlarca kişi gözaltına alındı. Gerekçe: yolsuzluk…
Öncelikle belirtmem gereken bir husus var:
Bu operasyon paylaşımda anlaşamayan kimi CHP’lilerin de şikayetleri, belge ve delilleri savcılığa teslim etmeleri üzerine DE başlatıldı. Yani zayıf gerekçelerle, ya da siyasi mülahazalarla başlatılan bir süreç değildir.
İBB gibi Türkiye'nin en büyük bütçesi olan bir belediyeye “dadanan”lar elbette açık vereceklerdi. Savcılığa verilen bilgi ve ifadelerde CHP Kongre’sinden çok önce medyaya yansıyan ve CHP’lilerle İmamoğlu’nun şirket elemanlarının beraberce “paradan kule” olarak bilinen görüntüleri cevapsız kalmıştı. Keza İBB’de pek çok kalemle ilgili harcama ve tasarruflarda karanlık noktalar biliniyordu. İşte savcılık bu olayların üzerine gittikten sonra İmamoğlu ve diğer şahısları gözaltına aldı.
Basına yansıdığına göre sadece “Koronavirüs salgını sürecinde bütün Türkiye’nin eve kapandığı günlerde İBB’nin 1388 konser, 1832 çocuk gösterisi, 930 yetişkin gösterisi gerçekleştirilmiş gibi faturalar oluşturarak ödeme yapılmış.” Bu sadece bir kalemde yapılan yolsuzluk lakin iddialara göre yapılan yolsuzluğun boyutu milyar dolarları buluyor.
Şimdi olay yargıda ve İmamoğlu gözaltında. Alınacak ifadelerden sonra davaların seyri nereye varacak göreceğiz. Ancak anlatılanlara bakılırsa işin seyri “terör örgütlerine yardım”a kadar gidebilir. Böyle olursa yani bu iddia doğruysa gerçekten de çok vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir. Şimdiden somut belge ve delillere, itirafçıların, İBB mağdurlarının ifadelerine bakılırsa İmamoğlu’nun hukuk önünde durumu çok vahimdir. Rant paylaşımı yapan kimi CHP’lilerin paylaşamama kavgası vahametin boyutlarını ortaya seriyor.
Artık delillere bakmamızda yarar var ancak kanaatim o ki çok çok güçlü deliller olmadan Ekrem İmamoğlu ne gözaltına alınırdı ne de diploması iptal edilirdi. Bu sebeple delillerin davanın seyrini nasıl etkileyeceğini tahmin edebiliyorum. İstanbul Başsavcılığının açıklamasında İmamoğlu için “Çıkar amaçlı suç örgütü lideri” demesi işin ciddiyetini, delillerin kesinliğini ortaya koyuyor.
Bekleyelim, görelim.