Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Münazarat isimli eserini Kürtler için yazdı. Bu eserinde özellikle bir çok hastalıklara Kur'andan mülhem olarak adeta büyük bir eczahane gibi şifa niteliğinde bir çok nasihatlarda bulundu. ”En büyük musibet dine gelen musibettir” diye harika bir ilkeyi ortaya koydu.
Kürtlerin, Türklerden ve Araplardan asla ayrılmamasını tavsiye etmiştir. Kürtlerin İslam'dan ayrılması halinde büyük musibetlerle karşı karşıya geleceğine dair nasihatlarda bulunur. El ele veriniz ve ayağa kalkınız derken bu ifadesiyle ayrılık değil, güçlü ve medeni bir toplum olmasını önermiştir.
Diyarbekir, Van veya Bitlis’te bir üniversite kurulmasını, bu üniversitede Arapça vacip, kürdi caiz , türki lazım diye üç dille eğitim yapılmasını, hem Osmanlıdan hem de Cumhuriyetin kurucularından talep etmiştir.
Ayrıca Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Şam Emevi Camisinde verdiği hutbede de Alem-i İslam'ın içine düştüğü altı çeşit hastalığı teşhis etmiş ve bu hastalıkların nasıl tedavi edileceğini ortaya koymuştur. Merak edenler bu iki eseri birlikte okusalar Bediüzzaman’ın Kur'andan mülhem olarak çağlar üstü mesajlarını rahatlıkla anlayabilirler.
Ülkemizden Avrupa'ya iki ırka mensup insanlar gitti. Bunlar Türkler ve Kürtlerdi.
Bir çok TV programlarında, Avrupa’ya giden Türklerin bazılarının İslam'a hizmet için gayret ettiklerini anlıyoruz. Yaptıkları camiler ve bu camilerin yanında İslami eğitim veren medreselerle donatılması büyük bir hizmete vesile olmuştur.
Bu gibi çalışmalardan sonra bir çok Avrupalının Müslüman olması Rabbim'in ihsanıdır.
Üzülerek arz edeyim ki Avrupa'ya giden Kürtlerin büyük çoğunluğu farklı bir kulvara girdi, İslamla hiç bir bağı bulunmayan PKK’nın bayrağını kaldırdı, orada yürüyüş ve mitingler tertip ettiler. İslami tebligatı nerede ise hiç yapmadılar. Hatta PKK tarafından kurulan güya İslami bir teşkilat, dindar Kürtleri tespit etti ve onları cezalandırdı. Daha doğrusu bu dindar Kürtlere kurulan bir tuzaktı. Tıpkı Kemalistlerin yaptığı gibi.
Irkını ön plana çıkaran, dini geride bırakan bir güruh İslam'a ve Müslümanlara büyük zararlar verdi. Eğer Avrupa'ya giden Kürtler de İslami tebligatı yapsalardı, Allah bilir Avrupa'lıların İslamla tanışması ve yakınlaşması daha da kolay olacaktı.
Türkiye’de yaşayan Kürtler dindar bir millet olmasına rağmen, Avrupa’da ne hale geldiklerini esefle görüyoruz. Şüphesiz ki Avrupa’ya giden bir çok Arap kardeşlerimiz de gittikleri yerlerde İslam'ı tebliğ ettiler
Bediüzzaman, Mısır El- Ezher Üniversitesi Rektörü Şeyh Bahid Efendi’nin sorduğu suale şöyle cevap vermişti. “Osmanlı Avrupa ile hamiledir doğum yapacak, Avrupa da İslam ile hamiledir o da doğum yapacaktır” mesajının emareleri görünüyor artık.
Londra’nın cadde ve sokaklarında yazılan zekatınızı veriniz ibaresi, Londra’ya giden bir kardeşimizin o fotoğrafları göstermesi beni hayrete düşürdü. Çünkü şu anda halk tarafından seçilen Londra Belediye Başkanı bir Müslümandır.
İslam güneşinin Avrupa’yı aydınlatmasının vakti tülu etmeye başlamıştır.
Çünkü Avrupalılar İslamın ahlakını aldılar amma imanları yok, Bizde de çoğunlukla iman var amma ahlak yok.
Kalın sağlıcakla.