Yahudiler Türkçülüğü şapka ile beraber bu Ülkenin başına geçirdi. Güya devleti ayakta tutmak için altı oktan biri olarak Türkçülüğü ileri sürüp siyasal ve kültürel alanda çalışmalar yaptılar.
Türkçülük aynı zamanda Allah'ı inkâr ederek İslam’ı dışlamanın ve bunlara alternatif olabilmenin bir projesiydi. Onun için Allah'ın bütün yarattığı harikaları bir kenara bırakıp, yaradılışı tabiata verip putperestliğe meydan açtılar. Kendi elleriyle betondan veya tunçtan yaptıkları heykellere ser füru ettiler.
Okul kitaplarındaki zırvalardan tutunda dağlara taşlara ne mutlu Türküm diye yazarak dünyada emsali olmayan bir faşizme imza attılar.
Bununla da kalmadılar. İnsanların maymundan geldiğini iddia ettiler. Birçok insan şöyle düşündü elbette. Mademki ben insan değilim öyle ise Allah'a karşı sorumluluğum olmaz. Bu felsefe ile insanları dinden çıkarmak ve ibadetten uzaklaştırmak için emsali bulunmayan bir rezilliğe çanak tuttular.
Evet, bununla da kalmadılar her sabah Türk olmayan milyonlarca çocukları Mustafa Kemal’in heykeli önünde "Türküm, doğruyum, çalışkanım, varlığım Türk varlığına armağan olsun " gibi son derece ilkel ve faşist bir andı merasimle çocuklara okuttular.
Askeri yemin törenlerinde de "Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz " diye başlayan anlamsız bir yemini de subaylara okuttular. Türkiye Türklerindir, herkes Türk’tür, Türk kalacak gibi sloganlarla da bu projeyi ayakta tutmaya çalıştılar.
Bütün bu projenin arkasında Yahudiler vardı. Moiz Kohen denilen Yahudi Türkçülüğün amentüsünü yazmıştı.Kürtçe tamamen yasaklı hale gelmiş ve Kürtler inkar edilmişti..
Türkçülük projesini hayata geçirdikten sonra bu defa Kürtlere de şunu söylediler. Sizin ırkınız ve diliniz inkâr edildi diyerek Türklerle, Kürtleri birbirine düşürmeye çalıştılar. Bu projeyi de hayata geçirmek isteyenlerin arkasında yine Yahudiler vardı. Bunun da temel felsefesi Allah'ı inkâr, İslamsız bir yaşantıyı esas alan Marksist ve Leninist bir gurup olarak ortaya çıktı.
Türklerin başına hangi çorabı ördüler ise aynı çorabı bu defa Kürtlerin başına da ördüler..
Nitekim son zamanlarda bazı Kürt görünümlü Yahudi ajanları çekinmeden ortaya çıktı ve Kürtlerle Yahudilerin işbirliği yapmasını bütün dünyaya ilan ettiler.
Eğer bu proje başarılı olsaydı Yahudilerin Arz-ı Mev’ud hayalleri bir nebze gerçekleşmiş olacaktı. Bu projenin gerçekleşmesi için mutlaka Müslümanların bölünmesi ve zayıflaması gerekirdi.
Allah'a şükürler olsun ki Yahudilerin bu planları her ne kadar insanlarımıza büyük zarar ve zayiatlar verdiyse de bunda başarılı olamadılar.
Çünkü bu melaneti gören aklı başında olan Türkler ve Kürtler Arz-ı Mev’ud projesine geçit vermedi. Tehlikeyi gördüler ve geçmişteki yaraları sarmak için kolları sıvadılar.
Türkiye’de, Suriye ve Irak’ta meydana gelen olumlu gelişmeler Yahudilerin projesini çöpe attı. Arz-ı Mev’ud yalanı ve hayali birçok Yahudi’nin kudurmasına sebep oldu. Zira bu proje üzerinde çok çalışmış ve emek vermişlerdi.
"Evet, ümit var olunuz bu asırda en yüksek gür seda İslam’ın sedası olacaktır." Müjdesinin emareleri görünüyor artık.
Hz. Peygamberin ordusunun başında Alpaslan, Fatih ve Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları ile Arap kardeşleri aynı safta el ele, omuz omuza dünyaya yeni bir medeniyet ve ahlak dersi vermenin zamanının geldiği aşikârdır.
Yahudilerin iki projesi olan kapitalizm ve komünizm çöktü, dünya bu iki beladan da inşallah kurtulacak.
Yahudi'nin fitne ateşleri sönerken, İslam’ın parlayan meşalesi yanmaya başladı artık.
Kalın sağlıcakla.