Dolar (USD)
34.61
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2904.47
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Kasım 2024

​Yusuf Tekin yalnız değildir!

Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin Batman’daki bir konuşmasında laiklik ile ilgili görüşlerini söyledikten sonra kıyamet koptu. Konu ülke gündemine oturdu. Tepki gösterenler de oldu. STK’lar, hatta bazı siyasi partiler Sayın Tekin hakkında suç duyurusunda bulunduklarını da açıkladı. İşi fırsat bilip Yusuf Tekin’in istifasını dile getirenlerde oldu. Ellerini ovuşturan bir avuç gazeteci ise hazır elimize fırsat geçmiş Bakan Bey’i linç edelim, hedef haline getirelim diye düşünmüş olacak ki ekranlardan her gün Sayın Tekin’e yüklenmeye çalıştı. O gazetecilerden biri Bakan Bey’e şöyle sordu: “Bakan efendi, madem Türkiye’de Kur’an’ı, dini yasaklamaya kalktılar sen nasıl Müslüman olabildin? Nereden öğrendin? Gizli gizli medreselere mi gittin?”

Bakan Bey’in söylemlerini birkaç kez açıp izlemiştim. Aradan geçen bu süre içinde hafızamda kalanları tazelemek adına yazıyı yazmaya oturmadan önce tekrar açıp izledim. Bakan Bey ne demişti gelin kısaca hatırlayalım: “Bana diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters. Sizin anladığınız laiklik şu; 1940'lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur'an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak… Sen Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını anlıyorsun. O zaman ikimizin laiklik anlayışı arasında fark var. Ben evrensel laiklikten yanayım, sen Türkiye'ye özgü kendi icat ettiğin laiklik kavramını bana dayatıyorsun…” Ben dahil Müslüman temsiliyeti bulunan birçok muhafazakar demokrat Yusuf Tekin’in bu söylemlerinin altına gözü kapalı imzasını atar.

Bakan Bey’in bu söylemlerinden rahatsız olanlar neden tarihsel gerçekleri hafızalardan silmeye çalışıyorlar anlamıyor, anlam veremiyorum. Ezanların Arapça okunmasının yasaklandığı yıllarda bu millet kendi çocuklarının kulağına, aile içinde Arapça olarak gizli gizli okumadı mı Allah aşkına? Dönemin askerinden ve jandarmasından saklayarak, camilerde gizliden gizliye Arapça ezan okunmadı mı namazlarını gizli gizli kılmadılar mı? Askeri jandarması görmesin, yakalanmasın, kutsal kitabımız Kur’an’a zarar gelmesin diye ahırlarda, samanlıklar içerisinde gizliden gizliye çocuklarına ve torunlarına Kur’an öğretmediler mi? Atalarımız, dedelerimiz bunları yaşadıklarını anlatmadılar mı? Arşivler bile bu tür beyanlarla dolu değil mi? Sayın Tekin’e tepki gösterenler gelsin öncelikle bu tarihsel gerçeklerle yüzleşsin. Gönlü kırılan, değerleri incinen ve aynı ülkeyi paylaştıkları Müslüman hassasiyeti bulunan insanlara hesap versin, özür dilesin!

Yusuf Tekin’e tepkiler gelince destek olanlar kenetlendi. Sosyal medyadan “Yusuf Tekin yalnız değildir” diye hastag başlattı. Ama sayın Yusuf Tekin AK Partili olduğu veya Milli Eğitim Bakanı olduğu için değil; Allah yukarıda şahit, doğruları söylediği, gerçekleri dile getirdiği, milyonların görüşlerine tercüman olduğu için destek çıktılar, onu yalnız bırakmadılar... Bir ülkede siyasetçisi, medyası, gazetecileri, akademisyenleri, yazarçizerleri, sosyal medya fenomenleri, TV programcıları, haber spikerleri hep bir ağızdan Yusuf Tekin’i hedef gösteriyor, ona saldırıyor, linç etmeye kalkıyorlarsa bu onların haklı olduğunu değil, tam aksine Yusuf Tekin’in kendi davasında haklı olduğunu gösterir. Boşuna meyve veren ağaç taşlanır dememiş, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmamışlar, değil mi?

Yusuf Tekin kendini güçlü hissedip böyle cesurca konuşması Bakan olmasından veya siyaset kurumundan aldığı destekten ötürü değil, doğru bildiği ve doğru olduğuna inandığı değerlerindeki haklılıktan aldı. Haklı davası ona güç ve cesaret verdi. Yarın bir CHP’li veya herhangi muhalif biri de çıkıp Sayın Tekin’in söylediklerine benzer şeyler söylerse ve linç edilirse siyasal kimliğine, dünya görüşüne bakmadan ona da destek oluruz; yalnız bırakmaz, yanında oluruz.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama linç edenler, Yusuf Tekin’i hedef haline getirenler, Sayın Tekin’in şahsını tartışıyor şahsını eleştiriyorlar onun söylediklerini tartışmıyor veya inkar etmiyorlar... Neden fikirlerini konuşmuyorsunuz? Neden söylediklerini eleştirmiyor karşı çıkmıyor “hayır böyle bir şey olmadı, öyle değil” demiyorsunuz? Çünkü Yusuf Tekin söylediklerinde sonuna kadar haklı ve gücünü de haklı olmasından alıyor; birileri gibi oturduğu koltuktan veya temsil ettiği kitleden, STK’dan değil. İşte bu yüzden Yusuf Tekin çok daha güçlü çok daha haklı, onlardan çok daha cesur konuşuyor.

Yıllardır Milli Eğitim Bakanlarının yaptıklarını yakından takip eder; söylemlerine, projelerine, icraatlarına bakarım. Ama ne yalan söyleyeyim, AK parti döneminin en cesur çıkışlarını yapan ve en çok linç edilen, hedef gösterilen Milli Eğitim Bakanının ise Yusuf Tekin olduğunu görüyorum. İşte bu yüzden Yusuf Tekin’i sadece laiklik konusunda değil, birçok konuda yalnız bırakmamamız, sahip çıkmamız gerekiyor. Ve sanırım Yusuf Tekin de birilerini rahatsız etmeye devam edecek gibi görünüyor!