Yusuf Tekin yalnız değildir!
Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanı
Sayın Yusuf Tekin Batman’daki bir konuşmasında laiklik ile ilgili görüşlerini
söyledikten sonra kıyamet koptu. Konu ülke gündemine oturdu. Tepki gösterenler
de oldu. STK’lar, hatta bazı siyasi partiler Sayın Tekin hakkında suç
duyurusunda bulunduklarını da açıkladı. İşi fırsat bilip Yusuf Tekin’in
istifasını dile getirenlerde oldu. Ellerini ovuşturan bir avuç gazeteci ise
hazır elimize fırsat geçmiş Bakan Bey’i linç edelim, hedef haline getirelim
diye düşünmüş olacak ki ekranlardan her gün Sayın Tekin’e yüklenmeye çalıştı. O
gazetecilerden biri Bakan Bey’e şöyle sordu: “Bakan efendi, madem Türkiye’de
Kur’an’ı, dini yasaklamaya kalktılar sen nasıl Müslüman olabildin? Nereden
öğrendin? Gizli gizli medreselere mi gittin?”
Bakan Bey’in söylemlerini birkaç kez
açıp izlemiştim. Aradan geçen bu süre içinde hafızamda kalanları tazelemek
adına yazıyı yazmaya oturmadan önce tekrar açıp izledim. Bakan Bey ne demişti
gelin kısaca hatırlayalım: “Bana
diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters. Sizin anladığınız
laiklik şu; 1940'lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak,
camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur'an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak… Sen
Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını
anlıyorsun. O zaman ikimizin laiklik anlayışı arasında fark var. Ben evrensel
laiklikten yanayım, sen Türkiye'ye özgü kendi icat ettiğin laiklik kavramını
bana dayatıyorsun…” Ben dahil Müslüman temsiliyeti bulunan birçok
muhafazakar demokrat Yusuf Tekin’in bu söylemlerinin altına gözü kapalı
imzasını atar.
Bakan Bey’in bu söylemlerinden
rahatsız olanlar neden tarihsel gerçekleri hafızalardan silmeye çalışıyorlar
anlamıyor, anlam veremiyorum. Ezanların Arapça okunmasının yasaklandığı
yıllarda bu millet kendi çocuklarının kulağına, aile içinde Arapça olarak gizli
gizli okumadı mı Allah aşkına? Dönemin askerinden ve jandarmasından saklayarak,
camilerde gizliden gizliye Arapça ezan okunmadı mı namazlarını gizli gizli
kılmadılar mı? Askeri jandarması görmesin, yakalanmasın, kutsal kitabımız
Kur’an’a zarar gelmesin diye ahırlarda, samanlıklar içerisinde gizliden gizliye
çocuklarına ve torunlarına Kur’an öğretmediler mi? Atalarımız, dedelerimiz
bunları yaşadıklarını anlatmadılar mı? Arşivler bile bu tür beyanlarla dolu
değil mi? Sayın Tekin’e tepki gösterenler gelsin öncelikle bu tarihsel
gerçeklerle yüzleşsin. Gönlü kırılan, değerleri incinen ve aynı ülkeyi
paylaştıkları Müslüman hassasiyeti bulunan insanlara hesap versin, özür
dilesin!
Yusuf Tekin’e tepkiler gelince destek
olanlar kenetlendi. Sosyal medyadan “Yusuf Tekin yalnız değildir” diye hastag
başlattı. Ama sayın Yusuf Tekin AK Partili olduğu veya Milli Eğitim Bakanı
olduğu için değil; Allah yukarıda şahit, doğruları söylediği, gerçekleri dile
getirdiği, milyonların görüşlerine tercüman olduğu için destek çıktılar, onu
yalnız bırakmadılar... Bir ülkede siyasetçisi, medyası, gazetecileri,
akademisyenleri, yazarçizerleri, sosyal medya fenomenleri, TV programcıları,
haber spikerleri hep bir ağızdan Yusuf Tekin’i hedef gösteriyor, ona
saldırıyor, linç etmeye kalkıyorlarsa bu onların haklı olduğunu değil, tam
aksine Yusuf Tekin’in kendi davasında haklı olduğunu gösterir. Boşuna meyve veren
ağaç taşlanır dememiş, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmamışlar, değil mi?
Yusuf Tekin kendini güçlü hissedip böyle cesurca
konuşması Bakan olmasından veya siyaset kurumundan aldığı destekten ötürü
değil, doğru bildiği ve doğru olduğuna inandığı değerlerindeki haklılıktan aldı.
Haklı davası ona güç ve cesaret verdi. Yarın bir CHP’li veya herhangi muhalif
biri de çıkıp Sayın Tekin’in söylediklerine benzer şeyler söylerse ve linç edilirse
siyasal kimliğine, dünya görüşüne bakmadan ona da destek oluruz; yalnız
bırakmaz, yanında oluruz.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama linç edenler,
Yusuf Tekin’i hedef haline getirenler, Sayın Tekin’in şahsını tartışıyor
şahsını eleştiriyorlar onun söylediklerini tartışmıyor veya inkar etmiyorlar...
Neden fikirlerini konuşmuyorsunuz? Neden söylediklerini eleştirmiyor karşı
çıkmıyor “hayır böyle bir şey olmadı, öyle değil” demiyorsunuz? Çünkü Yusuf
Tekin söylediklerinde sonuna kadar haklı ve gücünü de haklı olmasından alıyor;
birileri gibi oturduğu koltuktan veya temsil ettiği kitleden, STK’dan değil.
İşte bu yüzden Yusuf Tekin çok daha güçlü çok daha haklı, onlardan çok daha
cesur konuşuyor.
Yıllardır Milli Eğitim Bakanlarının yaptıklarını
yakından takip eder; söylemlerine, projelerine, icraatlarına bakarım. Ama ne
yalan söyleyeyim, AK parti döneminin en cesur çıkışlarını yapan ve en çok linç
edilen, hedef gösterilen Milli Eğitim Bakanının ise Yusuf Tekin olduğunu
görüyorum. İşte bu yüzden Yusuf Tekin’i sadece laiklik konusunda değil, birçok
konuda yalnız bırakmamamız, sahip çıkmamız gerekiyor. Ve sanırım Yusuf Tekin de
birilerini rahatsız etmeye devam edecek gibi görünüyor!