Babüssaade Ağası Buhurî Osman Ağa’nın, Sultan I. Ahmed döneminde, Kadıköy’de kendi adına yaptırdığı Cami, Söğütlüçeşme Caddesi’nin bitişiğindedir. Caminin 17. yüzyılda inşasından sonra, esaslı onarımlar geçirdiği öğrenilir.
Bazı kaynaklarda, Buhurî Osman Ağa’nın rüyasında Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) gördüğü ve onun emriyle bu camiyi yaptırdığı söylenir.
Osman Ağa Camii, İstanbul'un Kadıköy ilçesinde, Söğütlüçeşme Caddesi'ne bitişik konumda bulunan tarihi bir ibadethanedir. İlk olarak 1612 yılında, I. Ahmed döneminin Babüssaade Ağası Osman Ağa tarafından inşa edilmiştir. Caminin bulunduğu yerde daha önce, Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılmış olan Kadı Mehmet Efendi Mescidi bulunmaktaydı; ancak bu mescidin harap olması üzerine Osman Ağa tarafından bugünkü cami yaptırılmıştır. Zamanla çeşitli onarımlar geçiren cami, 1811 yılında II. Mahmud tarafından yenilenmiş, ancak 1878'de Kadıköy'de meydana gelen büyük bir yangında tamamen yanmıştır. Aynı yıl bugünkü haliyle inşa edilmiştir.
KADIKÖY'ÜN EN TANINMIŞ CAMİSİ
Caminin avlusunda, 1621 yılında Mısırlı Osman Ağa tarafından yaptırılan bir çeşme bulunmaktadır. Ayrıca, bahçesinde 1880 yılında caminin imamı Mehmet Asım Efendi tarafından dikilmiş bir çınar ağacı mevcuttur. Osman Ağa, Mekke ve Medine ahalisine gönderilen hediyeler arasında yer alan ve kendi icadı olan emsalsiz buhurdan dolayı "Buhuri Osman Ağa" olarak da anılmaktadır. Günümüzde Osman Ağa Camii, Kadıköy'ün en tanınmış ve merkezi camilerinden biri olarak ibadete açık olup, tarihi dokusuyla ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Özellikle yaşlı Kadıköylüler arasında, caminin Kadıköy'ü denizden gelecek felaketlere karşı koruduğuna inanılır. Bunun nedeni, caminin konumunun Marmara'ya hâkim bir noktada olmasıdır. Babüssaade Ağası (Sarayın harem kapısının sorumlusu), padişahın güvendiği bir görevdeydi. "Buhurî" (buhur, güzel kokulu tütsü anlamına gelir), muhtemelen güzel kokulara düşkünlüğü veya tütsü ticaretiyle ilişkisi nedeniyle verilmiş olabilir.
OSMAN AĞA'NIN BUHUR (TÜTSÜ) MERAKI
Osman Ağa, sarayda görevliyken Mekke ve Medine’ye gönderilen hediyeler arasında özel olarak hazırladığı, kokusuyla ünlü tütsüleriyle tanınırdı. Hatta kendisi bu yüzden “Buhurî” unvanını almıştır. Rivayete göre, Osman Ağa camiyi yaptırdıktan sonra içeride sürekli olarak hoş kokulu tütsüler yakılırdı. Caminin havasının her zaman mistik ve huzur verici olduğu, bu yüzden cemaatin camiye severek geldiği anlatılır.
YANIK KOKU RİVAYETİ
1878’deki büyük Kadıköy yangınında caminin tamamen yanmasına rağmen, caminin bahçesinde bulunan büyük çınar ağacının sadece bir kısmının zarar gördüğü anlatılır. Mahalle halkı, bu ağacın Osman Ağa’nın ruhu tarafından korunduğuna inanır ve uzun yıllar bu çınarın çevresinde dualar edilir. Hatta bazı yaşlılar, caminin yeniden inşasından sonra bile belirli gecelerde cami avlusunda hafif bir yanık koku hissedildiğini söyler.