Dolar (USD)
35.39
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
3060.11
BIST 100
9910.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ocak 2025

​Şehirde Buhran

Şehirler; onları kuran, yaşatan ve dönüştüren aklın ve duygunun dinamik bir eseri olarak kabul edilmektedir. Şehirler insanlığın kaderini değiştiren önemli bir kurgu olarak ifade edilebilir. Bilimin, sanatın, edebiyatın, felsefenin ve ticaretin geliştiği yerler her zaman şehirler olmuştur.

İbni Haldun’un, bir teorisi var. Devletlerin de insanlar gibi doğar, büyür ve ölür. Devletin yıkılışına neden olan unsurları da şöyle sıralar. Asabiyetin zayıflaması, ekonomik sistemin bozulması, sınırların genişliği ve hükümdarın aşırı zulmüne sebep olur.

İbni Haldun’un bu teorisini büyük ölçüde şehirlere de uyarlayabiliriz. Şehirler; hangi sebepten yıkılırlar, krizler ve buhranlarla yok olurlar. İlk akla gelebilecek sebepleri sıralarsak depremler, yangınlar, seller ve savaşlar bir şehrin yıkılmasının ana sebepleridir. Bazen şehirlerin yıkılmasında ve yok oluşunda nehirlerin yataklarını değiştirmesi de önemli rol oynar. Bunun yanında bir şehrin kuruluşunda var olan ana felsefeye mugayyır davranışlar da o şehrin yıkılmasına ya da buhrana girmesine sebep olabiliyor.

Şehrin yıkılışını iki koldan yaşayan Orta Asya’daki Ürgenç şehrinin dramatik bir serüveni vardır. Ürgenç bir dönem Harezm şehrinin başşehri olmuştur. Fahreddin Er-Râzî gibi önemli âlimlere, sanatkârlara ve devlet adamlarına ev sahipliği yapan şehir, 13. yüzyılla birlikte Moğolların bu bölgeyi istila etmesiyle yağmalanır, yakılıp yıkılır. Ürgenç’te önemli külliyeler, tarihî eserler yok olur. Şehir 15. asırda tam toparlanacakken bu sefer tabiatın azizliğine uğrar. Şehrin içinden geçen Amu Derya (Ceyhun) nehri Hazar Denizine akmaktan vazgeçip onun yerine Aral Gölüne yönelir. Amu Derya’nın karar değiştirmesi sonucu tarihî Ürgenç şehrinin sonu olur ve buradaki halk Hive şehrine göç etmişti. (Eyyüp Azlal, Tarihte Şehir ve Nehir İlişkisi, TYB Yay. Ank. s.549)

Meşhur devlet adamı Hamurabi’nin devleti ve ülkesi Babil, M.Ö. 539 yılında Ahamenişler, tarafından yıkılır. Yine meşhur Babil kulesi de bu savaşta nasibini alır ve yıkılır. Yıkılan Babil kulesini Büyük İskender hayran kalır ve burayı tekrar onarır. Tarih’te dünyanın en büyük ve en zengin şehri Babil, Bağdat’ın yanı başında kurulmasıyla dramatik bir düşüş yaşadı ve ski önemini kaybetti.

Yıkılmış şehirler arasında Harran’ın da trajik bir hikâyesi vardır. İslam tarihinde büyük ilim merkezi olarak tebarüz eden Harran şehri, Sabit Bin Kurra, İbni Teymiye gibi büyük âlimlerin doğduğu, büyüdüğü ve ilim tahsil ettiği yerdir. Harran’ın da kaderi yukarıdaki şehirlerden farksız değildir.

Emevi Sultanı 2. Mervan Harran'ı başşehir yapınca (MS 744-750) buradaki bilimsel çalışmalar daha da ağırlık kazandı. Harran Mektebinde (okulunda) sürdürülen bilimsel çalışmalar; din, astronomi, tıp, matematik ve felsefe olmak üzere beş bölüme ayrılıyordu.

Günümüzde kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılan Harran Ulu Camisi ve iç kale hatta dış kale Emevi sultanı Mervan'ın eseridir. Burası bir külliye şeklinde kurulmuştu. Hamamları, çarşıları, imarethaneleri ve kütüphaneleriyle görkemli bir yerdi burası. Harran Ulu cami, tarihî Harran Üniversitesinin yani Harran Mektebinin diğer adıdır. Üniversitede ders veren hocalar, ilmî mütalaalarını ayaklarını koyarak serinledikleri büyükçe bir havuz vardı. Bu havuz bugün kullanım dışı olsa da hâlâ mevcudiyetini korumaktadır. Bu büyük külliyeyi Zengîler tamir ettirdiler, Eyyubîler burayı muhkem hale getirdiler.

Harran, 1260 yılı başlarında Moğollar tarafından istila edildi. Ardından bir depremle Harran yerle bir oluyor. Zengîler burayı onarıma başlıyor. Harran’da bir dönem sonra Eyyubîler yönetimi devralıyor. Selahaddin Eyyubî, Ulu Cami ve kalenin onarımını tamamlıyor.1272'de bu sefer Moğol istilası Harran'ı yerle bir ediyor.

Harran Ulu cami ve iç kale hatta dış kale Emevî sultanı Mervan'ın eseridir. MS 744-750 yılları arasında burası inşa edilmiş. Zengiler 1127 tarihinde burayı alır. Ardından bir deprem ve Harran yerle bir oluyor. Zengîler, burayı onarıma başlıyor. Harran bir dönem sonra Selahaddin Eyyubî eline geçiyor. Selahaddin, Ulu Cami ve kalenin onarımını tamamlıyor.1272'de bu sefer de Moğol istilası Harran'ı yerle bir etmişti.

Moğol istilası yalnızca yerleşim merkezi olarak Harran'ın sonu olmadı. Bu istila aynı zamanda politeizmi ve monoteizmiyle, paganizmi, Hristiyanlığı ve İslam’ıyla tarih boyu Harran'ın yansıttığı dinî çoğulculuğun/zenginliğin ve kültürel harmaninin de bir sonu oldu. Asırlar boyu adeta Harran'la özdeşleşmiş olan Harran'ın yıldız-gezegen kültü bu hadiseden sonra tamamıyla tarihe karıştı; Harran'ın eğitim ve bilim merkezleri yok edildi. 14. yüzyıl başlarından itibaren Memluk egemenliğinde şehre yeniden yerleşilmeye başlandıysa da yıkılan şehrin yeniden iman asla söz konusu olmadı.