Dolar (USD)
34.74
Euro (EUR)
36.57
Gram Altın
2955.50
BIST 100
9827.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Ekim 2024

​Büyüme ve Enflasyon İkilemi

2023 ve 2024 yıllarında Türkiye ekonomisi oldukça dalgalı bir seyir izledi. Özellikle yurt içi talep ve enflasyonist baskılar, ekonominin performansında belirleyici oldu. Yılın başından itibaren yurt içi talebin canlı olması, enflasyonun yüksek seviyelerde kalmasına neden olurken, yılın ikinci yarısında talepteki yavaşlama enflasyonist baskıları bir nebze de olsa hafifletti. Ancak bu yavaşlama, ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratarak zorlu bir denge kurmayı zorunlu hale getirdi.

Büyüme ve Sanayi Üretimindeki Dalgalanma

2023’ün ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi güçlü bir büyüme kaydetti, ancak sanayi üretimi negatif bir performans sergiledi. Sanayi üretimindeki bu düşüş, iç talebin direncine rağmen üretim kapasitesinin zorlandığını gösteriyordu. İkinci çeyrekte ise büyüme nispeten sürdü ancak sanayi üretimindeki daralma daha da derinleşti. Üçüncü çeyrekte sanayi üretimi toparlanmaya başlasa da hizmet sektöründe gerileme yaşandı, bu da ekonomik yapının dengesiz bir toparlanma yaşadığını işaret etti.

2024 yılına gelindiğinde ise büyüme performansı hızla zayıfladı. İlk çeyrekte hala güçlü bir büyüme görülse de yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde GSYH daralma eğilimi gösterdi. Bu daralma, sanayi ve hizmet üretimindeki yavaşlamayla paralel ilerledi. Özellikle yılın ortalarından itibaren sanayi üretimindeki gerileme, ekonomik güvenlik ve istikrar açısından alarm verici bir unsur haline geldi.

Enflasyon ve Yurt İçi Talep

Yılın başında yüksek seviyelerde seyreden yurt içi talep, enflasyonun canlı kalmasına yol açtı. Talebin enflasyonist etkisi, 2023’ün ilk yarısında ekonomi yönetiminin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olarak öne çıktı. Ancak Haziran ayından itibaren talepteki yavaşlama, enflasyonist baskıların hafiflemesine yardımcı oldu. Özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında bu yavaşlamanın etkileri hissedilmeye başlandı. Fakat talepteki bu düşüş, ekonomik büyümeyi yavaşlattığı gibi üretim ve ticaret hacminde de daralmalar yarattı.

2024 yılı itibarıyla, talepteki yavaşlama devam etti. Bu durum, enflasyon üzerindeki baskıları azaltmaya devam etti ancak aynı zamanda ekonomik büyüme üzerinde ciddi bir baskı unsuru oluşturdu. Talebin yavaşlaması, üretimi destekleyecek unsurların azalmasına ve ekonomik aktivitenin genel olarak düşmesine neden oldu.

Kredi Büyümesi ve Döviz Riski

Kredilerdeki artış, 2023 yılında ekonomik büyümenin sürdürülmesi için önemli bir rol oynadı. Ancak özellikle döviz cinsinden kredilerin artışı, Türkiye’nin kur riskini artırdı. Dolar/TL kurundaki yükseliş, yabancı para cinsinden borçlanan işletmeler üzerinde ek maliyet baskıları yaratırken, TL bazlı kredilerdeki artışın ise beklenenden daha zayıf kaldığı görüldü. Kredi büyümesinin sürdürülmesi, kısa vadede ekonomik canlanma için önemli olsa da, döviz kurlarındaki artışın yaratacağı riskler göz ardı edilmemeli.

Buna ek olarak, geniş para arzındaki artış da dikkat çekici bir unsur olarak öne çıkıyor. Para arzının bu denli genişlemesi, ekonomik aktivitenin canlanmasına yardımcı olmuş olsa da, enflasyonist baskıları uzun vadede yeniden artırma potansiyeline sahiptir. Para arzının kontrol altında tutulmaması, fiyat istikrarının bozulmasına ve enflasyonun tekrar yükselmesine neden olabilir.

Genel Değerlendirme

Türkiye ekonomisi, 2023 ve 2024 yıllarında hem büyüme hem de enflasyon tarafında zorlu bir dengeyi kurmaya çalıştı. Yurt içi talep, yılın başında ekonomik canlanmanın motoru olurken, enflasyonu da körükledi. Yılın ikinci yarısında talepteki yavaşlama, enflasyonu hafifletse de büyümeyi yavaşlatarak ekonominin diğer dengelerini tehdit etti. Kredi büyümesi ve döviz kurlarındaki artış ise, kur risklerini artırarak işletmelerin üzerindeki maliyet baskılarını yükseltti.

Bu süreçte, Türkiye’nin ekonomik güvenliği açısından en kritik unsurlardan biri, dengeli bir büyüme modeli kurmaktan geçiyor. Yurt içi talebin aşırı ısınmasını engelleyerek enflasyonu kontrol altına almak, aynı zamanda sanayi ve hizmet sektörlerinin üretim kapasitesini güçlendirmek gerekiyor. Kur risklerinin azaltılması ve para politikalarının sıkılaştırılması ise uzun vadeli istikrar için hayati önem taşıyor.