Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.97
Gram Altın
2999.16
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Eylül 2023

​Bizim külliye

Türkçemizin ihtişamını, dilimizin zenginliğini, lisanımızın zarafetini her geçen vakit daha iyi anlıyorum. Her gün zihin kumbaramda yeni kelimeler biriktiriyorum. Kitap okurken, defterim kalemim mutlaka yanımda. Metinlerde rastladığım inci mercan kelamı temaşa ederken gözümden kaçmış kelimeleri kaydediyor, onları usulca heybeme atıyorum. Sonra da itinayla yazılarımda kullanmaya çalışıyorum. Bunlardan biri de ‘külliye’dir. Osmanlı Türkçesinin ve medeniyetimizin sembol kavramlarından biridir külliye.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni gidip görenler çok beğendiğini söylüyor. Henüz nasip olmadı ama bilhassa kütüphanesini merak ediyorum. İnşallah bir gün ziyaret kısmet olur. Bir de Elaziz’de Bizim Külliye var. Rahmetli Ahmet Kabaklı Hocamız, memleketi Elazığ’a ‘Elaziz’ derdi. İzzetpaşa Vakfı tarafından neşredilen bu kıymetli kültür ve sanat dergisi, üç ayda bir okuyucunun önüne çıkıyor. Genel Yayın Yönetmeni, iyi bir yazar ve gönül insanı olan Nazım Payam’dır.

Bizim Külliye’nin 97. sayısı “Edebiyat Mahfilleri”ne ayrılmış. Kapakta eski şair ve yazarların bir mekânda çekilmiş fotoğrafı var. Ömrünün 40 yılını, bu mahfillerin çevresinde geçirmiş biri olarak konuyu çok sevdim. Takdim yazısında şu ifadeleri okuyoruz: “Edebiyat mahfillerinin kimi Yıldırım Bayezid kimi Fatih Sultan Mehmed’e kadar uzatır. Gayeleri şuara, yani şairler meclisinin hangi şartlarda ve tarihte ortaya çıktığını vurgulamaktır. O esnada usta çırak ilişkisinden, gözde şairlerin padişahlarca nasıl himaye edilişinden ve dönemin eserlerinden bahsedilecektir. Tabii biçime, akıma bağlı olarak zevk ehlinin ileri sürdüğü dile de değinilecektir. Sonuçta devri, birikimi ve sosyal yapıyı yansıtan aydınlatıcı bir gayrettir bu.”

Nazım Payam, “Bizim Mahfiller” yazısında Elazığ ve çevresindeki mahfillerden, şair ve yazarların buluşmalarından bahsediyor. Şaban Sağlık “Sokratik Diyaloglar”dan, “Sahabe Kültürü”nden ve “Baykara Meclisi”nin modellerinden söz ediyor. Belkıs Altuniş Gürsoy geçmişe gidiyor ve “Ehl-i Diller Zevk ü Sefa Bulur Meclis-i Yârânda” diyor. Tabii kültür ve sanatın konuşulduğu, edebiyatın itibarlı olduğu şehirlerimizin tamamında mahfiller vardır. Mahfil zaten ‘toplantı yeri’ demek. Yani şairlerin, yazarların, sanatkârların herhangi bir mekânda buluşup sohbeti koyulaştırdığı, muhabbete dalıp yarenlik ettiği cümle yerler ‘mahfil’ sayıldığına göre şehirlerimiz adedince mahfilimiz vardır. Ama kabul edelim ki bu mevzuda da başı İstanbul ve Ankara çekiyor. Belki arkalarından Bursa, Kahramanmaraş, Konya, Erzurum, Kayseri, Trabzon ve Balıkesir geliyor. “Ankara’da Dergi Mahfilleri”ni o tatlı üslubuyla Cemal Kurnaz anlatıyor. “Hür tefekkürün kaleleri” dergilerimiz, sayfalar boyunca resm-i geçit hâlinde. “İstanbul’daki Fikir ve Edebiyat Mahfilleri”ni Mehdi Ergüzel’in kaleminden kıraat ediyoruz.

Bizim Külliye’nin bu sayısı da diğerleri gibi kaynak bir eser. Namık Açıkgöz “Kültür ve Edebiyat Mahfillerinde Yeşermek” başlığını seçmiş makalesine. Namık Hoca mihmandarlık edip bizi Anadolu’nun dört bir yanında cevelana çıkarıyor. Dursun Gürlek “İstanbul’da Önemli Bir Kültür Mahfili Beşiktaş-Ortaköy İlmiye Cemiyeti”ni bize hatırlatıyor. Mazideki mahfiller de unutulmamış dergide. Mustafa Özçelik “Yûnus Emre’nin Fikrî, Tasavvufî ve Edebî Muhiti” üzerinde duruyor. Muhammet Hüküm, ilginç bir konuya eğilmiş, Kemal Tahir ve yaranını anıyor. Başlığı çarpıcı: “Sosyalist Osmanlı Şeyhi ve Müritleri: Tahirîler”. Mekândan Taşan Edebiyat’ta “Yeni Türk Edebiyatında Edebiyat Mahfilleri”ni anlatan Turgay Anar ile dosya konusu hakkında konuşan Ahmet Faruk Güler’in röportajı okunmalı. Taner Namlı da Necati Tonga ile ‘Edebî Mahfiller’ üzerine mülakat yapmış. Geçmişte vardı da günümüzde genç edebiyatçıların mahfilleri yok mu? Bu konuyu da Kemal Batmaz araştırıyor ve “Yeni Nesil Mahfil” başlıklı yazısıyla dergide yer alıyor. İlerleyen sayfalarda D. Mehmet Doğan, “Bir Edebiyat Mahfilinin Ortaya Çıkışının 45. Yılında” başlıklı makalede Türkiye Yazarlar Birliği’nin kuruluş hikâyesini anlatıyor. Erdoğan Erbay bizi dadaşların diyarında gezdiriyor ve “Bir Edebiyat Mahfili Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi”ni yazı konusu ediyor. M. Naci Onur’un gözüyle de “Bazı Edebî Mahfillerimiz”i görmeliyiz. Dosya konusu hakkında Ramazan Arı, İrfan Görkaş, Rabia Dirican, Maksut Yiğitbaş yazılarıyla bizi aydınlatıyorlar. Bir de soruşturma yapılmış: “Mahfil Hakkında Kim Ne Dedi?” Albümlerden seçilmiş fotoğraflar sayfaları süslüyor. Kambersiz düğün olur mu? Sağ olsunlar fakiri de unutmadılar. Ben de ESKADER’imizi anlattım. İstanbul’da bir avuç gönüllü insanın Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’ne nasıl omuz verdiğini dile getirmeye çalıştım. Bâbıâli Sohbetlerimiz, sitelerimiz, ödüllerimiz… Dergide müteferrik yazılar ve şiirler de var. Muhtevası da, münderecatı da dopdolu yine Bizim Külliye’nin. Kütüphanelerin başucuna yerleşecek olan bu kıymetli sayıya emek verenlere teşekkür etmek boynumuzun borcu. Ellerine, kalemlerine, yüreklerine sağlık. İnanıyorum ki dergiyi okuyanlar, şevke gelip çevrelerinde yeni mahfiller oluşturmak için kolları sıvayacaklar. “Haydi Bismillah!”