Gerek Türkiye’de gerekse dünyada zaman zaman kültür ve teknoloji tartışmaları yapılmaktadır. Genel kanaatı şöyle özetleyebiliriz: ‘’Kültürün yerini teknoloji aldı.’’ Bu ifade de sanki kültür ve teknoloji birbirinden tamamen bağımsızmış gibi algılanıyor. Peki, kültür ve teknoloji birbirinden tamamen bağımsız mıdır? Bu hafta bu konuyu biraz tartışmak istedim.

Bilindiği gibi kültür, bir toplumun yaşama biçimidir. Toplum kendisi için yararlı ve güzel şeyler üretmek, iyi ve doğru kabul edilen amaçlara ulaşmak ister. Kültür, bu amaçları gerçekleştirmek için sarf edilen emeğin sonucunda ortaya çıkan değerlerin toplam adıdır.

Tekonoloji teriminden önce ‘’teknik’’ terimi vardı. Grekçe dilinde ‘’techne’’ sözcüğünün iki anlamı vardır. Birincisi, bir nesnenin üretilmesi veya bir amaca ulaşılması için gerekli olan ilkelerin bilgisi. İkinci anlamı ise, bu bilgiler ışığında üretilecek nesne için başvurulan yöntem ve becerilerin tümüdür.

İnsanoğlu tarih boyunca ‘’teknik’’ ile maddeye şekil vererek, kendi eksikliğini gidermeye çalışmıştır. İnsan, üretken bir nitelikte yaratılmıştır.Onun için degücünün sınırlı olduğukonularda aletlerle gücünü geliştirmiştir.Demek ki ‘’teknik’’, bireysel ve toplumsal yaşamın en temel unsurlarından birisidir.

Kültürün en önemli unsurları, dil, tarih, din, bilim, sanat, siyaset, eğitim, teknoloji ve felsefedir. Yukarıda da ifade etmeye çalıştığımız gibi, insanın ürettiği herşey kültüre aittir.

İnsanoğlu, zamanla sadece‘’teknik’’ araçlarlatabiattaki eksikliklerini gidermekle yetinmemiş, konfor ve refahını artırmak için de çalışmıştır. Nitekim teknoloji terimi böyle doğmuştur. Teknoloji, tekniğin daha gelişmiş hâlidir. Teknik teriminin tarihi, insanla başlar, teknolojinin tarihi ise, Sanayi Devrimi ile başlamıştır.

Teknoloji ile bilim arasında derin bir bağ vardır. Çünkü teknolojik ürünlerin yapımında matematik biliminin yanında fizik, kimya, biyoloji, coğrafya gibi doğa bilimlerine başvurulur. Yani teknoloji tamamen bilime dayanır. Ancak teknolojik ürünler ve buluşlar da bilimin gelişmesine katkıda bulunur. Görüldüğü gibi bilim ile teknoloji arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur.

Son 30 yıldadijitalleşme alanındaki baş döndürücü gelişmeler, tüm ülkelerde kültürel yapının değişmesine neden olmaktadır. Kültür ve kültürün ürünü olan teknolji iç içe geçmiştir.Bu nedenle teknolojikültürden, kültürü de teknolojiden bağımsız düşünemeyiz. Teknolojinin ekonomi ile ilişkisi de en az bilim ilişkisi kadar derin ve yoğun bir ilişkididir.

Hatta teknoloji ile hukuk arasındaki bağ pek görünmez ama üzerinde düşündüğümüzde sıkı bir bağın olduğunu fark ederiz.Örneğin teknolojik ürünlerin üretim şekli ve standardizasyonu bazı hukuksal yaptırımları gerektirir. Bu da, teknolojinin devlet ve siyaset ile bağını gösterir.

Toparlayacak olursak, nasıl ki ‘’canlılarları kuşatan cansız varlıkların birbirleriyle etkileşimlerini belirli bir dengeye sahip ve süreklilik arz etmesine’’ ekosistem diyorsak; kültür ile teknolojinin de bir ekosistemi vardır. Zira devlet, bir kültür üzerinde kurulur. Bilim, teknolojiyi, teknoloji ekonomiyi, ekonomi, siyaseti, siyaset hukuku, hukuk ahlakı, ahlak dini, din kültürü, devlet ise,bir kültürün üzerine kurulmuştur.