Değerli okurlarım yaşadığımız günler dünya düzeninin yeniden kurulduğu ve karıldığı bir döneme rast geldi. Merhum üstatlarım Mehmet Şevket Eygi ve Kadir Mısıroğlu bu değişimin başlangıcı olarak 2025 yılını milat gösterirlerdi.

Ramazan ayının son günlerinde ülkemizde ve dünyada yaşanılan olaylara aklıselim ile göz atıldığında aslında her şey ayan beyan ortada ama görenler için.

Son çeyrek yüzyılda ülkemizde olumlu güzel şeylerle beraber elbette olumsuzluklarda yaşandı.

Ülke tam düzlüğe çıkıyor derken önce gezi, arkasından 15 Temmuz olayları yaşandı.

Zor coğrafya şartlarında yaşıyor olmanın bazen ağır bazen de hafif bedellerini ödeyen bir yurttaş olarak son günlerde ülke içinde ve dışında yeni bedeller ödemek durumu ile karşı karşıyayız.

Hükümet edenlere muhalefet edelim derken gerçekleri perdeleyip vatandaşı birbirine kırdırmak özellikle gençlerin enerjisi üzerinden kırıp dökmek ve hatta daha da ileri gidip yerli firmaları hatta ülke genelinde boykot kadar götürmek gerçekten anlaşılması zor bir durum.

Muhalefet etmek, iktidarın yanlışları üzerinden doğruları göstermek ve vatandaş menfaatine bir duruş sergilemek olmalı ama cinsi cibilliyeti dedikodulu muhalefet edenlerin maalesef böyle bir duruşunu ben yarım asırdır görmedim.

Öğrencilik yıllarımda bizzat canlı şahidi olduğum işçi bayramı mitinglerini grevleri lokavt ve boykotları uzun süredir unutmuştuk.

1993 de İSKİ skandalı ile patlayan lağımın kesif kokusu milleti uyandırmış ve skandalın etkisi ile CHP son yapılan yerel seçimlere kadar iktidar yüzü görememişti.

Son seçimlerde yerelde iktidar olan CHP özellikle gençlerimizin saf ve temiz duygularını kullanarak yeniden eski Türkiye günlerine doğru ülkemizi gerilere bir kez daha götürmeye çalışıyor.

Komşumuz Suriye’de halk devriminin gerçekleşmesi ile yakın komşusu olduğumuz İsrail’in Gazze’de yaşattığı vahşete karşı ülke olarak gösterdiğimiz tepkiden münhal yediği herzelerden de anlaşılıyor ki, birlik ve bütünlük içinde tek yürek olmamız İsrail ve şürekâsı için büyük bir tehdit.

Mısır nasıl tehdit olmaktan uzaklaştırıldı ve yerine bir kukla getirildi ise, Türkiye’de aynı yol ve mantıkla tehdit olmaktan çıkarılmalı temalı yoğun bir çaba içindeler.

Son günlerde Ülkemiz üzerine karabulut gibi çöken gündemi bu gözle değerlendirdiğimizde aslında şifre kendi kendine çözülüyor.

Sabık İBB başkanının çapsızlığını, kifayetsizliğini, anarşistliğini, muhterisliğini, mitomanlığını hatta yolsuzluğunu CHP ye oy vermiş kişilerden bizzat işiten bir yurttaşım ve dün bir sıfatını daha öğendim.

Beton Ekrem.

Beton Ekrem lakabını sosyal medyada dolaşan bir videoda, eşi intihar ettirilmiş bir hanım efendinin ağzından duydum ve araştıracağım.

Gelelim şu boykot meselesine.

Gazze boykotu yerinde ve zulmün yangınına benzinle gidenlere karşı karınca misali bir duruş. Bayramın dördüncü gününde ülkemizde dayatılan boykot ise her yönü ile tutarsız, anlamsız ve beyhude.

Bu boykot bindiği dalı kesme ve ekonomiyi durdurma boykotu.

Saraçhane ve Maltepe mitingleri gibi bu anlamsız boykotta ülke gündemini derinden etkiledi ve milleti adeta ortadan ikiye ayrıldı.

Saraçhane ve Maltepe’de toplanan kalabalık üzerinde yaşanılan polemik ve ayrışmanın daha beterini anlamsız boykotta da yaşadık.

Hele bazı sanatçıların boy boy resimlerle bu anlamsız boykota arka çıkmaları ve neyi hedeflediklerinin bilinci içerisindelerse, önümüzdeki günlerde açığa çıkması kuvvetle muhtemel gerçekler karşısında sanat adı altında vatandaşın karşısına nasıl çıkacaklar, hangi yüzle çıkacaklar?

Göreceğiz.

Sabık İBB başkanı, göreve geldiği günden düne kadar İstanbul’a hangi hizmetleri yaptı?

6 yıl az bir zaman değil hangi eserlerle İstanbullu mutlu edildi.

Ön yargısız ve azıcık da akılla bu soruları soruyor cevaplarını merak ediyorum. Üç beş kreş ve kent lokantası dışında elbette.

Okullarda okutulan bir şiir yüzünden İBB başkanlığından cezaevine yollanan Erdoğan, sessiz sedasız gürültüsüz patırtısız sükûnet içerisinde cezaevine gitti. Ne polis dövüldü ne boykot ne miting yapıldı ve ne de dış ülkelerden yardım talep edildi.

Nerede ise tüm gazeteler, sürmanşetlerinde o günü adeta bayram ilan etti kutladı ve muhtar dahi olamayacak kadar ağır bir ceza almasına üzülmek bir tarafa zil çalıp oynadı.

Erdoğan, İBB başkanı olduğu kısa süre içerisinde İstanbul halkı yararına sayılamayacak kadar çok hizmet yapmış olmalı ki bugün bile kimse belini bükemiyor.

Değerli okurlarım boykot bahane. Gazze zulmünün üzerini örtmek ve Suriye’de varlığımız üzerinden korkan İsrail ve ağababalarının birlik hamurumuzu sulandırmak için önümüzdeki günlerden yeni peydahlayacakları oyunlara karşı uyanık olalım uyuyanları uyandırmaya çalışalım. Oyun ve oynaşta olanlar ve cambaza baktıranların hilesi hurdası bitmez.

İsrail belasını arıyor. Devletimiz aklıselimi ile çalıyı dolaşmayı tercih ediyor. Ama er yâda geç bu itle dalaşacağız gibi. Azgın azınlık için elbette bu açık gerçekliğin pek bir önemi yok. Ancak vakarlı çoğunluk olan biteni en ince ayrıntısına kadar takip edip kaydediyor.

Benden söylemesi.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.