Değerli okurlarım hak-hukuk ve adalet kavramı üzerinden işlenen cinayetlerden de anlaşılıyor ki, devletin dini adalettir diyen hazreti Ali efendimiz çok haklı.

Öyle bir hak ki bu hem evrensel hem de tüm insanlığın huzur ve refah bulunması için olmazsa olmaz bir gerçek hak.

Yakın geçmiş yıllarda bu evrensel hakla ilgili, ülkemizde yapılan ve affedilmesi mümkün olmayan çok ama çok fazla ihlal ve hatanın olduğu da bir gerçek.

Çok uzağa gitmeden benim aklıma gelenlerden birkaç tanesini aktarayım. Gerisini siz tamamlayın.

İstiklal mahkemelerinde önce asılıp sonra yargılanan binlerce insanımız, merhum Menderes’i asmak için suç bulamayan hakimin sizi buraya tıkan güç böyle istedi diyerek idamına hükmetmesi, 28 Şubatta okuma hakları elinden alınan kızlarımızın ikna odalarında yaşamak zorunda kaldıkları ve bir ömür unutamayacakları acı ve ıstıraba dayanamayıp okuma haklarından vazgeçmek zorunda kalmaları ve sizin de aklınıza gelebilecek daha başka haksızlıklar hukuk kullanarak yapıldı.

Sade ülkemizde değil Dünyada da saymakla bitmesi mümkün olmayacak kadar çok örnek var ancak en sonuncu örnek bile başlı başına bir hukuk katli.

Gazze kasabı alçak Netanyahu adil bir şekilde yargılanıyor ve görüldüğü yerde tutuklanması kararı veriliyor ama adam ABD senatosunda saatlerce ayakta alkışlanarak konuşturuluyor.

Demokrasinin doğduğu(!) Fransa da üniversitelere başörtülü girmek bugün bile yine hukuk kullanılarak engelleniyor

Hafta içi gözaltı kararı verilen İBB başkanını, la-yüsel gören bir kesim var ve ülkemizde işlenen hukuk cinayetlerini bu kesim iyi bilir.

Kendi kalbince bildikleri hukuk mantığı ile tutuklanan kişinin cezalandırılacağını düşünüyor olmalarından dolayı adamın açık seçik pervasızlıklarının canlı şahidi olmalarına rağmen sütten çıkmış ak kaşık gibi görmelerini ben şahsen anlamıyorum.

Kifayetsiz muhteris ve çapsız olduğunu en iyi kendileri bildiği halde, başsavcılık makamının sıraladığı suçları işleme potansiyeline sahip bu kişiyi savunmalarını da anlamak mümkün değil.

6 yıl gibi koca bir zaman diliminde İstanbul’a gözle görülür bir hizmeti, İstanbulluyu trafikte, toplu taşımada ve günlük yaşamında rahatlatacak bir hizmeti var mı sorusuna muhatap olanların sayabileceği hiçbir hizmet yok.

Sayılması bile abes ve ayıp olacak kent lokantaları, süt dağıtımı gibi üç beş hizmeti milyonlarca para harcayarak reklam panoları ile vatandaşa hizmet diye akşam sabah gözlerinin içine sokması bile başka bir büyük ayıp.

15 Temmuz gecesi bir vatandaşın yolladığı mesaj aynen şöyle idi.

“Tayyip Erdoğan Almanya’ya sığınmış”

Mesaja anında cevap vermiştim. Bu mümkün değil. Erdoğan böyle bir yanlış yapmaz demiştim”

Şimdi aynı netlik ve kararlılıkla ortalığı toz duman haline getiren ve karıştıranlarında benzer bir cevap verip kendilerini tarih önünde tescillemeleri lazım.

Savcılık makamının iddialarına karşı net bir söylemle benim başkanım asla böyle cürüm işlemez, bu ithamların hepsi düzmece demeleri lazım. Sosyal ve dijital medya mecralarında bu netlikte bir ifadeye rastlamadığım gibi yakınında bile bir cesur paylaşım yok.

1993 yılındaki İSKİ skandalının benzer bir örnekliğini o yolsuzluk nedeni ile yıllarca iktidar yüzü görmeyen CHP, yerel iktidarında bir kez daha yaşıyor.

Değişen bir şey yok. Hizmet yok hezimet çok ve yolsuzlukla bir kez daha çamura batma var.

Sağduyu bir yere kadar sabredebiliyor.

O günde aynı şey olmuş ve skandalın fitilini içerden genel müdürün eşi ateşlemişti.

Bugünde aynı şey yaşanıyor. Tarih tekerrür ediyor ve İhbarlar parti içinden ve teknik takiple tescilli.

Her şey ayan beyan ortada.

Gören görüyor ve tüm bu yaşananları yutkunarak geçiştirmeye çalışıyor ama garip gureba sokağa salınarak devletin polisi ile karşı karşıya getirilerek yeni geziler peydahlanmaya çalışılıyor.

Başaramazsınız ve önümüzdeki günlerde ayan beyan açığa çıkacak gerçekler karşısında da mahcup olacaksınız.

İBB başkanı İstanbul ‘u 6 yılda köy haline getirmeyi başardı şimdi de yediği veya yedirdiği herzelere rağmen pişkin pişkin mesajlarla devletin üzerine masum vatandaşları salıyor.

Eski Türkiye kalıntıları da böyle bir çapsıza kayıtsız şartsız destek oldukları için mahcup olacaklar.

Gün bir olma birlik olma ve içimizdeki ve dışımızdaki kötücül niyetlilerin hayallerini gerçekleştirmelerine fırsat vermeme günü.

Bayramı hak edenlerin bayramının yaklaştığı şu mübarek günlerde aklımızı kiraya vermeden gelişmeleri sağduyu ile takip ederek fırsatçı mikroplara bayram ettirmeyelim.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.