Bir asır oldu cumhuriyetimiz kurulalı ama özünden saptıran sapkınlar yüzünden bir türlü iki yakamız bir araya gelmedi, gelmiyor da.
Gün geçmiyor ki, yüzümüzü kızartan bir rezillik ile yüzleşmeyelim. Yerli halk seçimlerle kendine en yakın olanları iktidara getirmek için var gücü ile çalışsa da bir türlü hayal ettiği özgürlüğe kavuşamıyor ve hafızalarda kayıtlı tedirginlikten de bir türlü kurtulamıyor.
Darmadağın olmuş ümmetin içine sokulan fitne ateşinden kurtarılan Anadolumuza sıkışan dedelerimiz cumhuriyeti ilan ederken dini İslam olma şartında başarılı olmuşlar ama daha sonraki yıllarda yaşanılan rezaletleri yakın tarihimizde yaşadıklarımız ile bizzat canlı şahitleri olarak gördük ve görmeye de devam ediyoruz.
Öyle yıllar yaşanmış ki, din afyondur diyen sapkınlar çeşitli entrikalarla ülke bürokrasisine hâkim olmuş ve yerli halk bin yıldır şerefle yaşadığı dininden mahrum bırakılmış dini inceltenler halkı dinden koparmayı başaramamışlar fakat din adına olumlu ne varsa bozmak için çalışmışlar ve sonuç da almışlar.
Reyler gizli, sayımın açık yapılmaya başladığı demokrasiye geçiş yıllarından günümüze yapılan yarı serbest seçimlerin nerede ise hepsinde yerli halk bir avuç azınlığın tahakkümünden kurtulmak için sandık başına gitmiş ve malum zihniyetin muktedir olmaması için elinden geleni yapmış ama temel ilkeleri çürük olan cumhuriyetimiz bürokratik oligarklarının vicdanı ve cüzdanı arasından bir türlü kurtulamamıştır.
Bugün bile aynı baskınlıkta olmasada bu arada kalış devam etmektedir.
Halk ikide bir dipçiklenerek korkutulmuş, zaaflar teşvik edilerek özden saptırılanların marifeti ile yapılması mümkün olmayanlar yaptırılmış ve tehditler şantajlar,mafyatik entrikalar halkın mayasını bozmak için ne gerekiyorsa yaptırılmış ve bugün bile yaptırılmaya hız kessede devam ediliyor.
Bozulmayan, dikleşmeden dik duranlar, yerli ve milli olmayı onur olarak üzerlerinde taşıyanlar sayesinde mehteran bölüğü gibi iki ileri bir durup bir geri hareket ederek var gücümüzle ilerlemeye devam ediyoruz.
Bu engelli ilerleyiş dünya fezaya giderken, milletimizi geriye götürmüş ama son çeyrek asırda engellerden kısmen kurtulan halkımız şaha kalkıp bir asırdır yapamadıklarını yapmaya başlayarak aradaki farkı kapatmaya çalışıyor.
Adı cumhuriyet olan birçok ülkeden belki daha iyi durumda olabiliriz ama krallıkla yönetilen birçok ülkeden de geride olmamız gerçekliği karşısında düşünmek ve aklederek nerede hata yaptık ve yapmaya devam ediyoruz sorusunu cesaret ederek sormak aklıselime yakışır diye düşünüyorum.
Ülke ve dünya gündemi her zaman olduğu gibi yine yoğun ve yine kaotik.
Amerika’nın başına bela olacak sarı gâvur başa gelir gelmez haltlar yemeye başladı ve hızını alamadan da halt etmeye devam ediyor. Amerika’yı yıkmak için gelmişçesine saçma sapık kararlara imza atmaya tam hız devam ediyor.
Bu hızla giderse toslayacağı kayanın büyük olma ihtimali de yüksek. Varsın toslasın ama özellikle gelişmekte olan ülkelere ciddi zararlar verecek gibi.
Bizde ne oluyor sorusu elbette daha önemli. Ülkeyi ortadan ikiye bölmeye ve fitne ateşini harlamaya yeminli güruh gece gündüz var hızı ile yalan dolan dedi kodu yaymaya devam ediyor.
Bu güruh için malzeme bulmak kolay ama malzeme sıkıntısı olursa malzeme üretmeleri çok daha kolay.
Yakın geçmişte Suriyeliler vardı.
Suriye meselesi kısmen hallolunca yeni malzeme hemen üretildi, şimdi de teğmenler.
Üç beş kendini bilmez subay adayı bozuntunun yaptığı hadsizlik üzerinden vur patlasın çal oynasıncı medya soysuzları ha bire atıp tutarak Atatürk adını da kirleterek ha bire pislik yaymakla meşguller.
Gerçek nedir?
Whatsapp paylaşımlarında ne haltlar yenmiş, ne tehditler yapılmış, ülkemiz adına nasıl cinayetler peydahlanmış, kimler hedef tahtasında, havada vuruşturarak ses çıkarttıkları kılıçları ile kimleri doğrayacaklar vs …
Her şey ayan beyan ortada tam bir diktatörlük manifestosu ama bizim okuryazar ama okuma ve anlama özürlü malumkarıştırıcı güruh için bunların hiçbir önemi yok.
Bu sapkınlara sadece hak vermiyorlar daha beterini hakedenler peydahlayıp biran önce ortalığı karıştırıp yeni geziler olmalı diyerek sapık algılar oluşturma çabasındalar.
Sanki geçmişte kahraman ordumuzun içine böyle sapkın kafalar hiç girmemiş ve on yılda bir darbe yaparak ülkemizin geriletilmesinden rol almamış, 15Temmuz darbe girişimi ile ülkemizi üç hatta dört parçaya bölmeye yeminli kesimin piyonluğuna soyunup gazi meclisimizi bombalayıp halkın üzerine bomba yağdırmamış sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi görenler olduğunu görünce pes yahu demekten kendimi alamıyorum.
Devletimizi çökertmeye çalışan gezi güruhunun yediği herzelerde yenilir yutulur değildi. Nerden cesaret almışlarsa öyle bir talep zinciri vardı ki, muvaffak olsalardı bugün çekilmezliği tescilli İstanbul trafiği kesin olarak durur ve toplu trafik cinayetleri işlenirdi.
Asrın depreminde, ülkemiz ormanları cayır cayıryanarken, bu güruh görevde ve var güçleri ile ülkemizi batırmak için çalışmış ve ha bire dışarıdan gelen talimatlara iş birliği içinde beşinci kol faaliyetinde bulunmuşlardı.
Kökü, kömeci, soyu sopu karışık bazı sanatçıları da bu kötücül eylemlerde kullanmışlardı.
Bu güruha son günlerde yeni bir umut, İstanbu’un başına büyük bir bela olan İBB başkanının yaptığı hadsiz açıklamalardan menkul hukuki süreç.
Adam çok mutlu. Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyor. Yalan üzerine kurduğu kartondan güçten kaynaklı zehirin etkisi ile ha bire konuşuyor. Deprem bekleyen bir ilin başkanı olduğunun farkında bile değil. Trafikdurmuş, denize akıtılan lağımla musilaj ciddi sorun haline gelmiş, suya lağım karışıyormuş, toplu taşıma bile iflasın eşiğindeymiş adamın umurunda değil.
Cumhurbaşkanı olma sevdası sadece İstanbul ‘u değil kendinide mahvedecek farkında değil.
Şimdi son umudu ceza alarak mağdura oynamak ama bu millet aklını peynir ekmekle yemediyse seni başkan yapmaz. Bilir ki ipini tutanlar duruma göre oynatıp gerenler ve kapalı kapılar arkasında hesap yapanlar var.
Bilir ki, İstanbul’u yönetmekten aciz birisi yeni Türkiye’yi idare edemez.
Yönetemez.
Eski Türkiye refleksleri giderek zayıflayıp öncülerinin gücüde azaldıkça ülkemiz bölgesinde kazandıklarını dünyaya hissettirmeye başlayacak.
Bölgemizi cehenneme çevirenler eskisi gibi dediğim dedik çaldığım düdük diyemeyecek.
O günlerin çabuk gelmesini ve yaşayıp görenlerden olmamızı temenni ediyorum.
Saberazafera…
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.