Dolar (USD)
35.30
Euro (EUR)
36.69
Gram Altın
2989.05
BIST 100
10085.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Ocak 2025

​Yüceliş Dirilişe Dâhildir

Sezai Karakoç’un hakiki bir dostu, hakiki bir takipçisi olan yazar Temel Hazıroğlu; yılların birikimi dediği “Sezai Karakoç ve Dirilişe Şahitliğim” adlı yeni kitabı İz Yayıncılık tarafından yakın zamanda neşredildi. Kendi ifadesiyle elli yıldan beri Sezai Karakoç ve Diriliş fikriyle hemhal olan Hazıroğlu, bu kitabın ilk temelini 2017’de “Saatleri Dirilişe Ayarlamak” adlı denemesiyle başlamış.

Temel Hazıroğlu, üstadı hakkında ve Diriliş fikri hakkında kemâle eren sohbetleri neticesinde Sezai Karakoç’un iltifatına mazhar olur. Diriliş düşüncesi hakkında bir kitabın yazması gerekliliğine o sohbetlerde karar vermiş. Ama Sezai Karakoç’un ona bir işaretini de beklemek zorunda kalmış. Yine bir müddet sonra Karakoç’un ona “siz de yazın,” demesi üzerine kollarını sıvamış. Not defterlerinde biriktirdiği yazıları temize çekmiş. Önce bazı yazıları bir görücüye çıksın, güneş görsün modunda gazete ve dergilerde neşretmeye başlamıştı.

Temel Hazıroğlu, kendisini üstad Sezai Karakoç’la olan yakınlığını hür ve bağımsız bir aydın olarak ona bağlandığını dile getirir. Mesela Sezai Karakoç, sohbetlerinde not almasına çok kızdığını bildiğinden dolayı hiç kalem defter götürmezdi. Bir arı gibi Sezai Beyin düşüncelerinden, çiçeklerinden, özlerinden bir şeyler yapıp bal yapma arayışına girmiştir. Bu işlemle bir diriliş eri olma yolunda aşkla şevkle mücadele etmeye başlamıştır.

Ustaları yaşatmak adına çabalamak bazen etrafta eleştirilere de maruz bırakır. Hazıroğlu da, bu eleştirilere maruz kalmıştır. Sohbetlerde üstada soru sorarken arkadan gömleğini tutup çekiştirmelere, araya girip mevzuyu kapatmalara şahit olmuştur. “Üstad zaten bu kadar kitap yazmış, sen niye yazıyorsun.” diyenlere rastlamış. Hâlbuki Sezai Karakoç da kendisini körü körüne takip edilmesini istemezdi. Zaten sohbetlerinde kalemle defteri eline alanlara kızardı. İnsicamım bozulur, derdi. Sonraki zamanlarda bazı konferanslar zorunluluk haline gelince konuşmalar kayıt altına alınmıştı.

Hâlbuki talebelik, bunca yıllık talebelik; belli bir zaman sonra irşada dönüşmeyecek de neye dönüşecek. Temel Hazıroğlu, yılmayan duruşuyla, azmiyle önüne çıkan bütün zorlukları aşmıştır. O’nun derdi, meşhur bir yazar olmak değil bu kadar yıldır manevi ekmeğini yediği üstadına bir vefa borcunu ödemektir. Tabiri caizse Hazıroğlu, Sezai Karakoç’un Diriliş vadisinde belki efsanevi kuş olan Simurg’u aramıştır. Ama vadide ilerlerken asıl Simurg’un kendisi olduğunu anlamıştır.

Meçhul şairin dediği gibi “Süzülerek yedi vadi ve ovalardan./ Yüksek kayalardan, yüce dağlardan.”

Üstadın sohbetlerinde Temel Hazıroğlu’nun maruz kaldığı diğer eleştireler de şunlardı. “Yahu bu Temel Hazıroğlu, üstada bu kadar zor ve felsefi sorular sormasa da biz bir hatıra fotoğrafı çektirsek, falanca yerde biyodizel tesisi kuracağız, onu bir üstada danışsak, Üstadın Monaroza’sında anlattığı Muazzez Akkaya ile görüşmüş mü, ona mektuplar yazmış mı? diye sorular sorsak…” Bütün bunlar Sezai Karakoç’un hiç hoşlanmadığı şeylerdi. Ama insanların çoğu Sezai Karakoç’un düşüncesinden ziyade onun Monaroza’sından ilham alıp yola çıkan maddi aşkların yolcularıydı. Bazıları da kendilerine mürid olacak birini bulamadıklarından Sezai Karakoç’a bağlanmışlardı. Sezai Beyi şeyh olarak görmek istiyorlardı. Hatta Sezai Karakoç’un insani yanlarından bile keramet devşirecek tipler vardı.

Tabiri caizse Karakoç’a mürid olmak için gelenler, Hazıroğlu’nun her soru soruşunda üstadın bir konferansıyla karşılaşmışlardı. Bundan dolayıdır ki bu grup ile Temel Hazıroğlu arasında önce cebelleşme ara ara cedelleşmeye de dönüşürdü. Önce mevzuyu kapatmaya çalışmalar, belli bir süre sonra Hazıroğlu’nun gömleğini çekiştirmeye dönüştürmüşlerdi. Simurg’un efsanesinde anlatılır ya “Bilginin kaynağını ararken, benliğe ulaşma sadece Simurg’a nasip olur. Aşk vadisinin sihrine kapılanlar ise belli vadilerde istek, aşk, cehalet, inançsızlık, yalnızlık ve dedikodu vadilerinde düşerler. İşte Temel Hazıroğlu’nun yazdığı Dirilişe Şahitliğim kitabı böyle aşkın bir ortamda doğdu. Sen yazamazsın, üstad her şeyi yazdı diyenlere bu kitapla güzel bir cevap vermiştir.

Dirilişe Şahitliğim kitabı, üstadın Temel Hazıroğlu’na “alın, geliştirin ve büyütün” vasiyetiyle kaleme alınmıştı. Daha önce Hazıroğlu, üstada “Yüceliş” kitabını imzalayıp takdim ettiğinde Karakoç ona “Yüceliş, dirilişe dâhildir,” demişti. Diriliş fikrini alıp yeniden yorumlayan ve bu alanda araştırmalar yapan Hazıroğlu, bir zaman sonra gerek Karakoç’un gerekse de Aliya İzzetbegoviç’in eserlerinde kullandığı “yüceliş” kelimesini de bir kavrama dönüştürerek Diriliş fikrine dâhil etmiştir.

Dirilişe Şahitliğim, Sezai Karakoç’un düşüncelerini ortaya koyarken Diriliş düşüncesinin nirengi noktalarını anlayıp kavramamıza katkı sağlayacaktır. Kitapta Sezai Karakoç ve Diriliş felsefesi hakkında sorulabilecek muhtemel soruların da cevabı yer almaktadır. Yazarın bir diriliş mensubu olarak samimi cevaplar verdiği aşikârdır. Ki yazarın kitabın satır aralarında “Sezai Karakoç ve Diriliş ile ilgili bir davet varsa Fizan’a da gideriz.” sözü bunu ispatlar niteliktedir.

Bu yazımızda kitabın bütün içeriklerinden bahsetmek elbette mümkün değildir. Ama konu başlıklarını okurların ilgisine sunabiliriz. Birinci bölüm Ustalar Nasıl Yaşatılır? İkinci bölüm; Sezai Karakoç’un Hayatı ve Şahsiyeti, Üçüncü bölüm; Dört Yıkılış, üçüncü bölüm; Dört Yükseliş, Beşinci Bölüm; Diriliş Düşüncesinin Doğuşu; Altıncı bölüm; Düşüncenin Temel Dinamikleri, Yedinci Bölüm; Saatleri Dirilişe Ayarlamak…