Yüceliş Dirilişe Dâhildir
Sezai
Karakoç’un hakiki bir dostu, hakiki bir takipçisi olan yazar Temel Hazıroğlu; yılların birikimi dediği “Sezai Karakoç ve
Dirilişe Şahitliğim” adlı yeni kitabı İz Yayıncılık tarafından yakın zamanda
neşredildi. Kendi ifadesiyle elli yıldan
beri Sezai Karakoç ve Diriliş fikriyle hemhal olan Hazıroğlu, bu kitabın ilk
temelini 2017’de “Saatleri Dirilişe Ayarlamak”
adlı denemesiyle başlamış.
Temel
Hazıroğlu, üstadı hakkında ve Diriliş fikri hakkında kemâle eren sohbetleri neticesinde
Sezai Karakoç’un iltifatına mazhar olur. Diriliş düşüncesi hakkında bir kitabın
yazması gerekliliğine o sohbetlerde karar vermiş. Ama Sezai Karakoç’un ona bir
işaretini de beklemek zorunda kalmış. Yine bir müddet sonra Karakoç’un ona “siz
de yazın,” demesi üzerine kollarını sıvamış. Not defterlerinde biriktirdiği
yazıları temize çekmiş. Önce bazı yazıları bir görücüye çıksın, güneş görsün
modunda gazete ve dergilerde neşretmeye başlamıştı.
Temel
Hazıroğlu, kendisini üstad Sezai Karakoç’la olan yakınlığını hür ve bağımsız
bir aydın olarak ona bağlandığını dile getirir. Mesela Sezai Karakoç,
sohbetlerinde not almasına çok kızdığını bildiğinden dolayı hiç kalem defter
götürmezdi. Bir arı gibi Sezai Beyin düşüncelerinden, çiçeklerinden, özlerinden
bir şeyler yapıp bal yapma arayışına girmiştir. Bu işlemle bir diriliş eri olma
yolunda aşkla şevkle mücadele etmeye başlamıştır.
Ustaları
yaşatmak adına çabalamak bazen etrafta eleştirilere de maruz bırakır. Hazıroğlu
da, bu eleştirilere maruz kalmıştır. Sohbetlerde üstada soru sorarken arkadan
gömleğini tutup çekiştirmelere, araya girip mevzuyu kapatmalara şahit olmuştur.
“Üstad zaten bu kadar kitap yazmış, sen niye yazıyorsun.” diyenlere rastlamış.
Hâlbuki Sezai Karakoç da kendisini körü körüne takip edilmesini istemezdi.
Zaten sohbetlerinde kalemle defteri eline alanlara kızardı. İnsicamım bozulur,
derdi. Sonraki zamanlarda bazı konferanslar zorunluluk haline gelince konuşmalar
kayıt altına alınmıştı.
Hâlbuki
talebelik, bunca yıllık talebelik; belli
bir zaman sonra irşada dönüşmeyecek de neye dönüşecek. Temel Hazıroğlu,
yılmayan duruşuyla, azmiyle önüne çıkan bütün zorlukları aşmıştır. O’nun derdi,
meşhur bir yazar olmak değil bu kadar yıldır manevi ekmeğini yediği üstadına
bir vefa borcunu ödemektir. Tabiri caizse Hazıroğlu, Sezai Karakoç’un Diriliş
vadisinde belki efsanevi kuş olan Simurg’u aramıştır. Ama vadide ilerlerken
asıl Simurg’un kendisi olduğunu anlamıştır.
Meçhul
şairin dediği gibi “Süzülerek yedi vadi
ve ovalardan./ Yüksek kayalardan, yüce dağlardan.”
Üstadın
sohbetlerinde Temel Hazıroğlu’nun maruz kaldığı diğer eleştireler de şunlardı.
“Yahu bu Temel Hazıroğlu, üstada bu kadar zor ve felsefi sorular sormasa da biz
bir hatıra fotoğrafı çektirsek, falanca yerde biyodizel tesisi kuracağız, onu
bir üstada danışsak, Üstadın Monaroza’sında anlattığı Muazzez Akkaya ile
görüşmüş mü, ona mektuplar yazmış mı? diye sorular sorsak…” Bütün bunlar Sezai Karakoç’un hiç hoşlanmadığı
şeylerdi. Ama insanların çoğu Sezai Karakoç’un düşüncesinden ziyade onun
Monaroza’sından ilham alıp yola çıkan maddi aşkların yolcularıydı. Bazıları da
kendilerine mürid olacak birini bulamadıklarından Sezai Karakoç’a
bağlanmışlardı. Sezai Beyi şeyh olarak
görmek istiyorlardı. Hatta Sezai Karakoç’un insani yanlarından bile keramet
devşirecek tipler vardı.
Tabiri
caizse Karakoç’a mürid olmak için gelenler, Hazıroğlu’nun her soru soruşunda üstadın
bir konferansıyla karşılaşmışlardı. Bundan dolayıdır ki bu grup ile Temel
Hazıroğlu arasında önce cebelleşme ara ara cedelleşmeye de dönüşürdü. Önce
mevzuyu kapatmaya çalışmalar, belli bir süre sonra Hazıroğlu’nun gömleğini
çekiştirmeye dönüştürmüşlerdi. Simurg’un efsanesinde anlatılır ya “Bilginin
kaynağını ararken, benliğe ulaşma sadece Simurg’a nasip olur. Aşk vadisinin
sihrine kapılanlar ise belli vadilerde istek, aşk, cehalet, inançsızlık,
yalnızlık ve dedikodu vadilerinde düşerler. İşte Temel Hazıroğlu’nun yazdığı Dirilişe
Şahitliğim kitabı böyle aşkın bir ortamda doğdu. Sen yazamazsın, üstad her şeyi
yazdı diyenlere bu kitapla güzel bir cevap vermiştir.
Dirilişe
Şahitliğim kitabı, üstadın Temel Hazıroğlu’na “alın, geliştirin ve büyütün”
vasiyetiyle kaleme alınmıştı. Daha önce Hazıroğlu, üstada “Yüceliş” kitabını imzalayıp takdim
ettiğinde Karakoç ona “Yüceliş, dirilişe dâhildir,” demişti. Diriliş fikrini
alıp yeniden yorumlayan ve bu alanda araştırmalar yapan Hazıroğlu, bir zaman
sonra gerek Karakoç’un gerekse de Aliya İzzetbegoviç’in eserlerinde kullandığı “yüceliş” kelimesini de bir kavrama dönüştürerek
Diriliş fikrine dâhil etmiştir.
Dirilişe
Şahitliğim, Sezai Karakoç’un düşüncelerini ortaya koyarken Diriliş düşüncesinin
nirengi noktalarını anlayıp kavramamıza katkı sağlayacaktır. Kitapta Sezai
Karakoç ve Diriliş felsefesi hakkında sorulabilecek muhtemel soruların da
cevabı yer almaktadır. Yazarın bir diriliş mensubu olarak samimi cevaplar
verdiği aşikârdır. Ki yazarın kitabın satır aralarında “Sezai Karakoç ve Diriliş
ile ilgili bir davet varsa Fizan’a da gideriz.” sözü bunu ispatlar
niteliktedir.
Bu
yazımızda kitabın bütün içeriklerinden bahsetmek elbette mümkün değildir. Ama
konu başlıklarını okurların ilgisine sunabiliriz. Birinci bölüm Ustalar Nasıl Yaşatılır?
İkinci bölüm; Sezai Karakoç’un Hayatı ve Şahsiyeti, Üçüncü bölüm; Dört Yıkılış,
üçüncü bölüm; Dört Yükseliş, Beşinci Bölüm; Diriliş Düşüncesinin Doğuşu;
Altıncı bölüm; Düşüncenin Temel Dinamikleri, Yedinci Bölüm; Saatleri Dirilişe
Ayarlamak…