Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.01
Gram Altın
3008.94
BIST 100
9478.84
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ağustos 2022

Tunus Cumhurbaşkanı ülkesine kötülük ediyor

Dünya gündemi o kadar hızlı değişiyor ki, hepsini vaktinde gündeme getirip yazmak mümkün olmuyor. Neyse ki zamanında dile getiremezsek de önemli gelişmeleri defterimize not ediyoruz. İşte defterimize not ettiğimiz önemli konulardan biri de Tunus’taki gelişmelerdir.

Hatırlanacağı gibi, Temmuz 2021’de Tunus Cumhurbaşkanı Kais Said, bir Cumhurbaşkanlığı darbesiyle Başbakanı görevden alarak Parlamentoyu askıya aldı. Yasama ve yürütmeyi lağvederek kararnamelerle ülkeyi idare etmeye başladı.

Said, orduya parlamentoyu kuşatma emrini vermiş, milletvekillerinin maaşlarını ödememişti. Keyfi uygulamalarla hukukun temel kurallarını çiğnemiş, bazı milletvekillerin dokunulmazlıklarını kaldırarak hapsetmişti.

Bütün bunlara ilaveten çevrimiçi toplantılarla parlamentonun askıya alınmasını eleştiren herkesi darbe girişimi başlatmakla suçladı. Hatta sadece suçlamakla kalmadı, güvenlik gerekçesiyle onlara soruşturmalar açtırdı. Anayasanın açık hükmüne rağmen parlamentonun onayı beklenmeden Nejla Bouden’i Başbakanlığa atadı.

Fakat kabine üyelerinin çoğunu kendisi seçti ve raporları doğrudan kendisine vermelerinin talimatını verdi. Başbakanı sadece kurduğu baskı düzenini gizlemek için kullandı. Kais Said, bir karabasan gibi Tunus’un üzerine çökerek, doğmakta olan demokrasi ve hukuku ortadan kaldırdı.

Yıllarca baskı altında ezilen Tunus halkı, 2011’de Bin Ali’yi demokrasi ve özgürlük için devirmişti. Halkın temel amacı, demokratik bir sistemle ekonomik sıkıntılarına çare bulmaktı. Konuştuğum bazı Tunuslu gazetecilerden edindiğim izlenime göre, siyasi gelişmeler Tunus halkını hayal kırıklığına uğrattı.

Said, 2019’da cumhurbaşkanlığına aday olduğunda, yolsuzluğu ortadan kaldıracağını vaat etmişti. İkinci turda oyların %73’ünü alarak ezici bir zafer elde etmişti. Ancak şimdi Said’in Tunus’u getirdiği yer tam bir uçurumdur. Yolsuzluklarla ülkenin kaynaklarını, temel hakları yasaklayan zihniyetiyle halkın huzurunu yok etmiş.

Tunuslu gazetecilerin bana aktardıkları bilgilere göre: ‘’Said, yargıyı siyasi rakiplerini itibarsızlaştırmak için bir araç olarak kullanıyor.’’ GF’de okuduğum bir haberde gazetecilerin bana söylediklerini teyit etti: ‘’Said, Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetmiş ve üyelerini kendisinin atayacağı yeni bir organ kurdu’’ bilgisini vermişti.

Said, kurduğu despot rejimini sürdürebilmek için ‘’yakın tehdit’’ diye bir kavram üretti. Ancak şu ana kadar bu tehdidin ne olduğuna dair bir tanımlama yapmadı. ‘’Yakın tehdit’’ bahanesiyle Tunus’un siyasi sistemini değiştirerek ülkeyi ekonomik ve sosyal bunalımların içine gümdü.

Said, hem siyasi parti temsilcilerini hem de farklı toplum kesimlerini temsil eden örgütlerle diyalog kurmayı reddetti. ‘’Arap Baharından’’ sonra ayakta kaldığı için ‘’Arap istisnası’’ olarak tanımlanan Tunus, ne yazık ki, Kais Said sayesinde başarısız oldu.

Toparlayacak olursak, Devlet başkanları, bakanlar, milletvekilleri gelir geçer, kanunlar şekil değiştirebilir. Ancak toplumların örgütlenmelerini sağlayan temel kurallar siyasi bir düzeni tanımlar. Siyasi bir düzen, üç unsurla sağlanır: Bunlar sırasıyla devlet, hukukun üstünlüğü ve hesap verme mekanizmasıdır.

Bu nedenle diyoruz ki: Tunus Cumhurbaşkanı Kais Said, yukarda belirttiğim unsurları Tunus’ta kaldırarak ülkesine kötülük ediyor.