Toydemir cinayeti
Geçtiğimiz hafta, İstanbul’un son beyefendilerinden biri trafikte maganda bir polis tarafından katledildi. Katledildi diyorum çünkü aklı başında hiçbir mahluk trafikte tartıştığı saçları ağarmış yaşlı bir insana-devletin güvenliği sağlamak için kendisine verdiği- silahı çekip dokuz kurşun sıkmaz. Gazete haberlerinde polisin görevde olmadığı ve sivil kıyafetli olduğu özellikle vurgulanıyordu.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bir özür mesajını veya duyurusunu da okumadık. Polisin dokuz kurşun sıktığı Turgut Toydemir, dünyalar iyisi bir insandı. Türkiye’nin yetiştirdiği büyük mimarlardan biriydi. Yurt içi ve yurt dışında binin üzerinde projeyi hayata geçirmiş bir meslek âşığıydı. İlerleyen yaşına rağmen kendi arabasıyla işe gidip gelir, düzenli mesaisi ile ofisinde çalışan onlarca mimara bir çalışma abidesi olarak örnek olurdu.
Polis memuru S.Ç.’nin olaydan hemen sonra açığa alınması isabetliydi. Ancak üzücü olan “Hakkında ‘kasten yaralama’ suçundan soruşturma başlatılmasıydı. Karşısındakini öldürmek için dokuz kurşun sıkan biri bunu kasten yaralamak (!) için mi yapar? Neyse ki, nöbetçi sulh ceza hakimi doğrusunu yaptı, polisi “kasten öldürme” suçundan tutukladı.
***
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yürürlükteki yönetmeliklerinde nerelerde silah kullanılacağı yazılıdır. Bir emniyet mensubu öfkelenip kafası kızınca silahını çekip karşındakine ateş edemez. Üzücü olan bir diğer konu da katil polisin savcılıktaki ifadesinde “Köprü ve sonrasında ilerleyen trafikte ambulansa yol vermedi, aracıyla makas atarak ilerliyordu durmadığı için üzerine ateş ettim" demesi.
Yakından tanıyanlar Yüksek Mimar Turgut Toydemir’in trafikte asla makas atmayacağını, ambulansa yol vermemek gibi bir zaafa asla düşmeyeceğini bilirler. O, İstanbul’un günümüzde nadir bulunan nazik, zarif ve yardımsever beyefendilerinden biriydi. Cinayetin işlendiği saatlerdeki kamera kayıtları incelenerek katil polisin bu yalanı ortaya çıkarılmalı ve Emniyet Genel Müdürlüğü veya savcılıkça kamuoyuna açıklanmalıdır.
Gazete haberlerinde Turgut Toydemir’in hayata geçirdiği projelerden
de bahsediliyor ve 20 milyon metrekareyi aşan binden fazla projeye imza attığı ifade
ediliyordu. Ancak onu yakından tanıyanlar bir kuruş almadan, Allah rızasını
gözeterek yaptığı onlarca cami ve hayır kurumu projelerinin bu rakama dahil
olmadığını bilirler.
***
O bir İstanbul ve Türkiye âşığıydı. Ülkesini sever, devletine güvenirdi. “Haliç ve İstanbul” ismiyle meslekte geçirdiği yılları anlattığı kitabını hazırladım. İstanbul’daki 60 yıllık değişimi anlattığı kitap henüz yayınlanmadı. Karşılıklı sohbetlerimizde hep, değişen İstanbul’un kendisini yorduğunu söylerdi. Ben de moral vermek için Mimar Sinan’ın Selimiye Camii’ni 90 yaşından sonra yaptığını hatırlatır, “Bunca tecrübe ile daha yapacak çok eseriniz var” derdim.
Kuyumcukent’ten İstanbul’un ilk gökdelenlerine kadar onlarca otel, iş ve alışveriş merkezi, sanayi bölgesi ve konut projesinde imzası vardı. Aynı zamanda şehir plancısıydı. Son ziyatemde önündeki çalışmayı sordum, yeni bir cami projesi üzerinde çalışıyordu. Cenab-ı Allah’tan Turgut Toydemir’e rahmetiyle muamele etmesini niyaz ediyorum. Mekanı cennet olur inşallah.
Emniyet Genel Müdürlüğü de bu kasıtlı cinayet dolayısıyla kendi içinde bir düzenlemeye gitmeli. Teşkilat içindeki çürük elmalar bu tür kahreden olaylara meydan vermeden ayıklanmalıdır. Hizmet içi kurslarla vatandaşa muamelenin şekli öğretilmeli, beline silah takanın efelenmesi önlenmelidir. Şehrin göbeğinde kimlik kontrolü yapan polisin vatandaşa “dayı” diye hitabıartık bitirilmelidir.