Tehlike henüz geçmiş değil
FETÖ öldü, tehlike geçti diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Çünkü FETÖ, Çanakkaleden sonra Türkiye’ye karşı açılmış büyük bir savaşın
adıdır. Türkiye için uzun, yorucu ve yıpratıcı bir işgal girişimidir.
Pusu, kumpas, şantaj, iliklere kadar işlenmiş kin ve öfke,
düşmanlık ve hainlik…Ülkemiz, şer ve kötülük adına ne varsa FETÖ eliyle
yüzleşmek zorunda kaldı.
Biraz daha açalım…
FETÖ çok büyük bir yılanın adıdır. Ondan daha zehirleyici
bir yılan var mıdır ben bilmiyorum. Bu milletin çocuklarını zehirlediler,
devlete düşman hale getirdiler. Kardeşi, kardeşe düşürüp ülkemizin bütünlüğüne
yönelik büyük bir tehdit oluşturdular. Devlet yıpratılıp geriletildi.
Kurumlararası senkronizasyon bozuldu. Hiç abartmıyorum, ülkemiz
Çanakkale’den sonra en büyük insan ve güç kaybına uğradı.
Peki, FETÖ bunları tek başına mı yaptı?
Hayır tabi..
Paralel yapı, CIA ve Mossad'ın kullandığı büyük bir
operasyon gücüdür. Amerika ve İsrail’in gören gözü, konuşan dili ve duyan kulağıdır.
Topraklarımızı, Haçlılardan sonra işgal girişiminde bulunan en tehlikeli ve
yıkıcı büyük bir fitne hareketidir. Milletimiz, FETÖ’yü böyle biliyor. Firavun
kimliğinde, Haşhaşi rolünde.
Evet, FETÖ öldü, tehlike geçti diye düşünemeyiz. PKK ve FETÖ
gibi bölücü terör örgütlerini kullanan el yaşıyor çünkü. Uyanık olmak
zorundayız, birlik olmak zorundayız. Düşmana inat, ülkemiz için çok
çalışmalıyız.
Daha önceki yazılarımızdan birinde, asıl amacın ‘Türkiye’nin
işgali’ olduğunu yazmıştım. Eğer Gazze ve Lübnan düşürülürse gelip Suriye’ye
yerleşecekler demiştim. Burada, PKK/PYD ve diğer vesayet güçleriyle birleşerek
Türkiye’ye büyük bir saldırını planlanı ihtimalini yazmıştım.
Kimliğimiz, taşıdığımız değerler, tarihi misyonumuz ve
oynadığımız rol bize bu coğrafyada rahat yüzü göstermeyeceklerini ifade ediyor.
Farkında mısınız? TUSAŞ’a yapılan saldırı bağımsızlığımıza ve direkt
Türkiye’ye yapılmıştır. Var olan tehlikenin büyüklüğü
istikbalimizden endişe duymamız gerektiğine işaret ediyor.
Peki biz bu büyük tehlikeyi nasıl atlatabiliriz?
Türkiye, bütün kesim ve farklılıklarıyla, farklı görüş ve
siyasi yapılarla birlik olmak zorunda. Eksilmek ve eksiltmek yerine birlikte
çoğalmayı seçmeliyiz. Kavga yerine barışı tercih etmeliyiz. Çünkü, “Bilikte
rahmet, ayrılıkta azap vardır.” Önemine binaen bir kez daha ifade edelim;
istikbalimizden endişe etmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz.
Ezcümle; Türk’le Kürt etle tırnak gibidir. Kardeştir.
Bilesiniz ki, cam
parçalandığında eskisi gibi olmuyor. Eski bütünlükte
olmuyor. Bunu hiç unutmayın olur mu?
Milletçe, Çanakkale ruhunu yeniden kazanmalıyız. Türkiye,
bizim ortak kaderimizdir. Alın yazımız.