Mesele ciddi ve derindir!
Her insan, geçmiş ile gelecek hayali arasında daimi bir geçiş hâlindedir. Dolayısıyla bu iki eksenin kesişim noktasından bakarak ancak dış gelişmelerin nereye varacağını tahmin edebiliriz. İsrail’in Filistin’de uyguladığı vahşeti ve Batı dünyasının tutumunu bu çerçevede bakmak gerekir. Bu bağlamda Herkesin merak ettiği iki soru bulunuyor:
Bundan
sonra Gazze’nin durumu ne olacak?
Gazze’nin durumuna ilişkin ABD’deki tartışmalara
baktığımızda iki tezin tartışıldığını görüyoruz. Birinci teze göre, Hamas etkisiz hâle getirildikten sonra Gazze,
Batı Şeria’ya bağlanılsın. Joe Biden bu teze ikna edilmiş görünüyor. Nitekim
geçtiğimiz günlerde Biden: ‘’Gazze’nin
eninde sonunda Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’nin bir parçası olması
gerektiğini’’ söyledi.
İkinci
teze göre ise, Filistinliler Sina çölüne sürülsün ve İsrail Gazze’yi
işgal etsin. Mevcut İsrail yönetimi bu işgalci tezi destekliyor. Bu nedenle
Netanyahu Biden’a rest çekerek: ‘’İsrail
ordusu Gazze’yi Filistin Yönetimi’ne teslim etmek için girmediğini’’ söyledi.
Hatta Gazze’nin Batı Şeria’nın bir parçası olması bir yana,
Netanyahu: ‘’Batı Şeria’yı İsrail’in
ayrılmaz bir parçası hâline getirmek için çalışacağız ve bölgede İsrail
egemenliğini dayatacak bir komite kuracağız’’ dedi.
Kısacası işgalciler, kendi aralarında bu şekilde
tartışırken, ne acıdır ki Filistin’in etrafındaki Arap rejimleri ise,
İsrail’den ‘’Gazze’ye insani yardım’’ dışında bir talepleri olmadı. Gazeliler
ise, el yordamıyla işgalcilerin planlarına karşı olabildikçe direniyor.
Gelelim
merak edilen ikinci soruya: ‘’Ortadoğu’da’’ ne yapmaya çalışıyorlar?
Bugün ‘’Ortadoğu’’ olarak bilinen bölge, Birinci Dünya
Savaşı sırasında ve sonrasında hangi korku ve nefretlerden doğduysa, bugün
Gazze’ye aynı duygularla saldırılıyor. Emperyalistlerin artık geleneksel hâle
getirdiği ‘’böl yönet’’ prensibi
bugün için de devrededir. PKK ve İsrail’e verilen destek bu nedenledir.
Gazze’de vahşet devam ederken ABD, her biri yaklaşık 7500
personelden oluşan iki uçak gemisi ve Ohio sınıfı nükleer kapasiteli bir deniz
altı Akdeniz’e gönderdi. Bütün bunlar Hamas bahane edilerek farklı hesaplar
için gönderildi. Zira Gazze’de katliam sürerekken, eş zamanlı olarak Batı
Şeria’da işgalciler, Filistinlilerin evlerini ve arazilerini gasp ediyor. İsrail,
Filistin Yönetiminin kontrolü kaybetmesini ve Filistin’in her iki bölgesini bir
kargaşaya doğru itiyor.
Asıl amaç, Gazze’deki Filistinlileri Sina çölüne, Batı
Şeria’dakileri ise, Ürdün’e sürmek istiyorlar. İsrailli yazar Eddide Cohen, Mısır'ın
dış borçlarının silinmesi karşılığında Filistinlilerin Sina'ya
yerleştirilmesini önerdi. Kahire, Gazzelilerin Sina'ya yerleştirilmesi
yönündeki her türlü öneriyi alenen reddetti. Ancak Ürdün, küçük ve zayıf bir
ülke olduğu için İsrail’in bu amacını engelleme gücü sınırlıdır.
Diğer taraftan ABD, Suriye’deki PKK terör örgütüne hava
savunma eğitimi verdiği söyleniyor. ABD’nin bu girişimi İran, Irak ve Türkiye
için büyük bir tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla yukarıda sorduğumuz sorunun net
yanıtı: İşgalciler ‘’Ortadoğu’da’’ kargaşayı
yaymak istiyor.
Sonuç
ABD ve İsrail’in bu açık tehdidine karşı bölge ülkeleri
daha kalıcı tedbirler almak zorundadırlar. Bu vahşet karşısında bölgedeki
rejimlerin ve halkların iç çatışmalardan kaçınıp ekonomik ve güvenlik konulara
odaklanmaları zaruridir. Zira ABD ve İsrail, artık bölgedeki bütün ülkeler için
en büyük tehdittir. Bu tehdidi bertaraf etmenin yolu bütün, ülkelerin birlikte
hareket etmesinden geçer. Her zaman
vurguladığımız gibi mesele ciddi ve derindir!