Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Kasım 2023

​Mesele ciddi ve derindir!

Her insan, geçmiş ile gelecek hayali arasında daimi bir geçiş hâlindedir. Dolayısıyla bu iki eksenin kesişim noktasından bakarak ancak dış gelişmelerin nereye varacağını tahmin edebiliriz. İsrail’in Filistin’de uyguladığı vahşeti ve Batı dünyasının tutumunu bu çerçevede bakmak gerekir. Bu bağlamda Herkesin merak ettiği iki soru bulunuyor:

Bundan sonra Gazze’nin durumu ne olacak?

Gazze’nin durumuna ilişkin ABD’deki tartışmalara baktığımızda iki tezin tartışıldığını görüyoruz. Birinci teze göre, Hamas etkisiz hâle getirildikten sonra Gazze, Batı Şeria’ya bağlanılsın. Joe Biden bu teze ikna edilmiş görünüyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde Biden: ‘’Gazze’nin eninde sonunda Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’nin bir parçası olması gerektiğini’’ söyledi.

İkinci teze göre ise, Filistinliler Sina çölüne sürülsün ve İsrail Gazze’yi işgal etsin. Mevcut İsrail yönetimi bu işgalci tezi destekliyor. Bu nedenle Netanyahu Biden’a rest çekerek: ‘’İsrail ordusu Gazze’yi Filistin Yönetimi’ne teslim etmek için girmediğini’’ söyledi.

Hatta Gazze’nin Batı Şeria’nın bir parçası olması bir yana, Netanyahu: ‘’Batı Şeria’yı İsrail’in ayrılmaz bir parçası hâline getirmek için çalışacağız ve bölgede İsrail egemenliğini dayatacak bir komite kuracağız’’ dedi.

Kısacası işgalciler, kendi aralarında bu şekilde tartışırken, ne acıdır ki Filistin’in etrafındaki Arap rejimleri ise, İsrail’den ‘’Gazze’ye insani yardım’’ dışında bir talepleri olmadı. Gazeliler ise, el yordamıyla işgalcilerin planlarına karşı olabildikçe direniyor.

Gelelim merak edilen ikinci soruya: ‘’Ortadoğu’da’’ ne yapmaya çalışıyorlar?

Bugün ‘’Ortadoğu’’ olarak bilinen bölge, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında hangi korku ve nefretlerden doğduysa, bugün Gazze’ye aynı duygularla saldırılıyor. Emperyalistlerin artık geleneksel hâle getirdiği ‘’böl yönet’’ prensibi bugün için de devrededir. PKK ve İsrail’e verilen destek bu nedenledir.

Gazze’de vahşet devam ederken ABD, her biri yaklaşık 7500 personelden oluşan iki uçak gemisi ve Ohio sınıfı nükleer kapasiteli bir deniz altı Akdeniz’e gönderdi. Bütün bunlar Hamas bahane edilerek farklı hesaplar için gönderildi. Zira Gazze’de katliam sürerekken, eş zamanlı olarak Batı Şeria’da işgalciler, Filistinlilerin evlerini ve arazilerini gasp ediyor. İsrail, Filistin Yönetiminin kontrolü kaybetmesini ve Filistin’in her iki bölgesini bir kargaşaya doğru itiyor.

Asıl amaç, Gazze’deki Filistinlileri Sina çölüne, Batı Şeria’dakileri ise, Ürdün’e sürmek istiyorlar. İsrailli yazar Eddide Cohen, Mısır'ın dış borçlarının silinmesi karşılığında Filistinlilerin Sina'ya yerleştirilmesini önerdi. Kahire, Gazzelilerin Sina'ya yerleştirilmesi yönündeki her türlü öneriyi alenen reddetti. Ancak Ürdün, küçük ve zayıf bir ülke olduğu için İsrail’in bu amacını engelleme gücü sınırlıdır.

Diğer taraftan ABD, Suriye’deki PKK terör örgütüne hava savunma eğitimi verdiği söyleniyor. ABD’nin bu girişimi İran, Irak ve Türkiye için büyük bir tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla yukarıda sorduğumuz sorunun net yanıtı: İşgalciler ‘’Ortadoğu’da’’ kargaşayı yaymak istiyor.

Sonuç

ABD ve İsrail’in bu açık tehdidine karşı bölge ülkeleri daha kalıcı tedbirler almak zorundadırlar. Bu vahşet karşısında bölgedeki rejimlerin ve halkların iç çatışmalardan kaçınıp ekonomik ve güvenlik konulara odaklanmaları zaruridir. Zira ABD ve İsrail, artık bölgedeki bütün ülkeler için en büyük tehdittir. Bu tehdidi bertaraf etmenin yolu bütün, ülkelerin birlikte hareket etmesinden geçer. Her zaman vurguladığımız gibi mesele ciddi ve derindir!