Koçi Bey'in (ö. yak. 1650) Sultan IV. Murad ve kardeşi Sultan İbrahim'e sunduğu risâleler (Raporlar) çerçevesinde milletlerin (özel anlamda Osmanlı/Türk Milleti) düşüşünde etkili faktörlere önceki yazımda dikkat çekmiştim. Bu faktörleri, ekonomi, eğitim ve adalet başlığına toplamıştım.
Koçi Bey’in (ö. yak. 1650) Sultan
IV. Murad ve kardeşi Sultan İbrahim'e sunduğu risâleler (Raporlar) çerçevesinde
milletlerin (özel anlamda Osmanlı/Türk Milleti) düşüşünde etkili faktörlere önceki
yazımda dikkat çekmiştim. Bu faktörleri, ekonomi, eğitim ve adalet başlığına
toplamıştım.
Koçi Bey’i “Türk Montesquieusü”
diye adlandıran Hammer, Raporda, Osmanlı Devleti’nin çöküş sebeplerinin Batılı
tarihçilere göre daha vukufla ele alındığını iddia eder. Koçi Bey’in sorunları
belirtmedeki bu ustalığı çözüme yansımış mıdır? Çözüm önerisi nedir?
Çözüm
Koçi Bey, risâlesinin ikinci
yarısında yer alan arzlarında, başta sıraladığı meselelerin düzeltilme ve
giderilme çarelerini açıklamaya yönelir ve ne gibi tedbirlere ihtiyaç
bulunduğunu bir bir anlatır.
Düzeliş
çarelerini, “kānûn-ı kadîme” dönüşte arayan Koçi Bey, bu gerçekleştirildiği
takdirde devletin eski kudretini yeniden kazanacağı ümidindedir. Yani Osmanlı
Devleti’nin yükseliş çağındaki disiplin ve ahlâka dönülmekle, içinde bulunulan
çözülüş ve bozuluştan çıkılabileceği inancındadır.
Nedir?
“Kānûn-ı kadîm” Osmanlı ıslahat/nasihat veya daha genel bir yaklaşımla siyaset
literatüründe, müesses nizamı sürdürülebilir kılmak veya çözülmeyi durdurmak
için öne sürülen görüşlerde sıkça atıf yapılan tabirlerden biridir. Geleneksel
uygulamaya müracaat etme Osmanlı kanunlarının genel özelliğidir. Halil
İnalcık’a göre de kanun-ı kadim kavramı örfi hukuk uygulamalarına işaret
etmektedir. Ona göre kanun-ı kadim, geleneksel olarak uygulanan ve yaygın bir
kabul kazanarak daima geçerli olma hüviyeti kazanmış kurallar bütününü ifade
etmektedir (bk. https://eksisozluk.com/kanun-i-kadim;
https://islamansiklopedisi.org.tr/kanun--hukuk).
Örfi
hukuk, padişahın zamanın ruhuna uygun olarak aklın rehberliğinde yönetme ve
icra yetkisini kullanırken geliştirdiği hukuk normlarını kapsamaktadır.
Tecrübe
Koçi
Bey’in bu iyimser görüşleri, günümüz tarihçilerince geçmişteki bir altın çağa
romantik bir özlem olarak karşılanmaktadır. Koçi Bey’in risâlelerindeki bu
romantik havanın sonraki devir idarecileri ve ıslahatçıları üzerinde bir
sirayet kudreti tesis ettiğine işaret edilir.
Halil
İnalcık, Koçi Bey’in o kadar önem verdiği tımarlı sipahi konusunda yeni
zamanlardaki ateşli silâhlar önünde bu kuvvetin artık eski tesir ve değerini
kaybettiğini, Onun ve çağının diğer ıslahat müelliflerinin henüz fark
edemedikleri belirtilmektedir.
Zaten
aradan iki asır geçmeden eğitim ve yönetimde reform arayışları, anayasa
yapılması önerilerin çok da işe yaramadığını göstermektedir. Sorunu
görme bakımından tespitlerinin bir kısmı doğru olsa da çözüm önerileri işlevsel
olmamıştır.
Ekonomide
sanayi devrimi sonucunda dünyadaki yeni ekonomik düzene Osmanlının tarım
ekonomisine dayanması mümkün değildir. Ulus devletlerin yükselmesi de vergi
(Cizye) ekonomisinin sonu oldu.
Koçi Bey’in
rapor yazdığı yıllarda Batıda “İkinci Tarım
Devrimi” (İngiliz Tarım Devrimi) gerçekleşiyordu. İkinci
Tarım Devrimi 1600 ortaları ile 1800 yıllarının sonları
arasında emek ve arazi verimliliğindeki artışlardan neden olan gelişmelerdir.
Konu
ile ilgili “Tarım Bilim Tarihi” kitabımın okunmasını öneririm.
Koçi
Bey’in hala eski toprak düzenine dönülmesi çağrısı çok isabetli değildi. Tarih
ıskalanmıştır (anakronik yanılgısı). Daha sonraki gelişmelerde bunu teyit
etmiştir.
Eğitim
çağdaş bilgilerden uzak tekrar ve nakille sürdürülemezdi. Devlet 1780’den sonra
batı tipi eğitim kurumlarını kurmak zorunda kalmıştır. Hukukta ise anayasa
kültürü ve yasalar ister istemez kabul edilmiştir.
Geçmişten
bunlardan ibret alınmalı, günümüzün şartları iyi anlaşılmalı ve gelecek inşası
bunlar harmanlanarak yapılmalıdır.
Son
söz:
Gelecek gerçekler üzerinde yükselir.