“Ya hamiyetsiz olaydım ya da param olaydı”

M. Akif

Her yıl 12 Mart, İstiklâl Marşı'nın kabulü ve Mehmet Âkif Ersoy'u Anma Günü olarak kutlanır.

Mehmet Âkif Ersoy (1873-1936), şair, veteriner hekim, öğretmen ve siyasetçidir. Âkif, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan İstiklâl Marşı'nın yazarıdır. "İstiklal Şairi" ve "Millî Şair" unvanları ile anılır.

Şairin orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmen kabul edildi.

Bugün itibarıyla (2025 yılı baz alındığında) İstiklâl Marşı'nın kabulünün üzerinden 104 yıl geçti.

Akif’i rahmet ve saygı ile anıyoruz. Merhum Akif’i anarken birçok şey konuşulup, yazılacaktır. O’nun çektiği acılara ise çok az dikkat çekilmektedir.

Yıllar önce Safahat adlı eserinde ‘Seyfi Baba’ adlı şiirinin son kısmı içimi çok acıtmıştı.

Tek onluk

Akif, şiirde hasta bir tanıdığını ziyaret eden ve geceyi hastanın yanında geçiren birini yazmaktadır. Şiirin son kısmı şöyledir:

“Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,

Önce amma şu fakîr âdemi memnun edeyim.

Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;

Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde!

O zaman koptu içimden şu tehassür ebedî:

Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi!”

Şiirin teması sosyal sefalettir. Şiirde, şairin vatanseverliği, hamiyet duygusu ve içinde bulunduğu maddi sıkıntılar iç içe geçmiştir. Özellikle son kısımda geçen "Ya hamiyyetsiz olaydım ya param olsa idi!" ifadesi, onun vatanı ve milleti için duyduğu büyük sorumluluk ile yaşadığı ekonomik zorluklar arasındaki çelişkiyi dramatik bir şekilde vurgular.

Mehmet Âkif'in hayatına baktığımızda, onun her zaman maddi sıkıntılar içinde ama yüksek bir ahlaki duruşla yaşadığını görüyoruz. Para sıkıntısı çekmesine rağmen, ideallerinden ve erdemlerinden ödün vermemiştir. Bu dizeler de onun bu ruh hâlini yansıtan güçlü bir örnektir.

Hamiyet

Hamiyet bir insanın kendi yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası olarak açıklanmaktadır (TDK Sözlük). Hamiyyet, vatanseverlik, fedakârlık ve yüksek ahlak duygusu anlamına gelir. Mehmet Âkif, hayatı boyunca dürüstlükten, vatan sevgisinden ve ahlaki değerlerinden ödün vermeyen bir insandı.

Bu ifadeyi anlamak için Mehmet Âkif’in hayatına bakmak gerekir: Kurtuluş Savaşı sırasında millî mücadeleye gönülden destek vermiş, hatta kazandığı ödülleri bile kabul etmemiştir.

Belki de yüksek erdemleri nedeniyle zengin olamamış, hatta çoğu zaman maddi sıkıntılar içinde yaşamıştır. Bu mısra, sadece bir şiir, bir konunun anlatısı değil bir iç çekişin ifadesidir: Eğer hamiyyetsiz, yani bencil ve menfaatçi biri olsaydı, belki bu boyutta maddi sıkıntı yaşamayabilirdi. Ama vicdanı buna izin vermemiştir.

Hayatının son döneminde Mısır’a gitmek zorunda kalmış, yoksulluk içinde yıllar geçirmiş, geri döndüğünde ise yine zorluklarla mücadele etmiştir. Mısır’dayken dostlarına yazdıkları mektuplarda maddi sıkıntılarına dikkat çekmiştir.

Ailesinin yaşadıkları ise tam bir trajedidir.

 “Ya hamiyyetsiz olaydım ya param olsa idi!” sözleri, onun idealleri ile maddi sıkıntıları arasındaki çatışmayı ortaya koyar. Bu mısra, Mehmet Âkif Ersoy’un karakterini ve yaşadığı çelişkili ruh hâlini derin bir şekilde yansıtan güçlü bir ifadedir.

Bu mısra, sadece bir şairin değil, ahlaki değerleri için fedakârlık eden, ama bunun karşılığında zorluk çeken her insanın içinden geçen bir isyanı temsil eder.

Âkif, hayatı boyunca büyük içsel sıkıntılar, kırgınlıklar ve hayal kırıklıkları yaşadı. Kendini tamamen vatanına, milletine ve ahlaki değerlere adadı, ancak bunun bedelini yalnızlık ve yoksullukla ödedi. Belki de O "mutsuz bir idealisti"

Son söz: Yüksek dağlar karlı/fırtınalı olur.