Dolar (USD)
35.30
Euro (EUR)
36.69
Gram Altın
2989.88
BIST 100
10085.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Ocak 2025

​"İnsanların en iyisi, insanlara iyilik edendir!.."

Allah celle celâlüh; insana akıl, irade ve iyiyi kötüden ayırabilme kabiliyetini bahşetmiştir. Değerli ve hayırlı insan ise, diğer insanlara iyilik edendir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “İnsanların en iyisi, insanlara iyilik edendir.” (İmam Ahmed)

İnsanlara iyilik etmek ve faydalı olmak, hem insanlık açısından örnek bir davranış hem de Allahü Teâlâ katında insanı yücelten ve değerli kılan üstün bir haslettir. Kendisini toplumdan soyutlayan, diğer insanlarla beşeri ve sosyal münasebetlerini kesen bir kişi ise, İslama göre ideal bir insan değildir.

İş yapana yardım etmek, çevreye ve topluma karşı duyarlı olmak, insanlara güleryüz ve tatlı sözle hitap etmek, küskünleri barıştırmak, iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak, stres ve bunalımda olan birisini dinlemek, sıkıntısına merhem olmaya çalışmak, hakkı ve sabrı tavsiye etmek; insanlığa maddî-manevî her yönden faydalı olmaya çalışmak gibi güzel örnekler, sâlih ve kâmil müslümanların özelliklerindendir.

Dolayısıyla iyiliği sayarak değil, saçarak yapmalı ve hayırlı işlerde âdeta yarışmalıdırlar: Herkesin yüzünü ona doğru çevirdiği bir yönü vardır. Öyleyse hayırlarda yarışın. Nerede olursanız olun, Allah sizin hepinizi bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.” (Bakara 148)

İyilik yolunun yolcusu asildir. Allahü Teâlânın kendisine emanet olarak verdiği mal, mülk ve her türlü imkânı; fakirin, yetimin, dulun ve yoksulun tebessümüne vesile olsun diye harcar. O, bu şekilde mülkün gerçek sahibi olan Allahü Teâlâya şükrünü eda etmenin mutluluğunu yaşar: “…Kullarım arasında hakkıyla şükredenler pek azdır.” (Sebe’ 13)

İyilik kahramanları; ezilen, incinen, horlanan muhtaç, kimsesiz ve gariplerin sofrasına yiyecek koymakla, varlığın gerçek sahibi olan Allah Teâlânın yüce rızasını ararlar. Çünkü onlar, Allahü Teâlânın herşeydan haberdar olduğunu ve hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmayacağını çok iyi bilirler: Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Onlar, sevdikleri yiyeceklerden yoksullara, yetimlere ve esirlere ikram eder, bizler sadece Allah’ın rızası için sizlere ikramda bulunuyoruz, kesinlikle bir karşılık yahut teşekkür beklentisi içinde değiliz, derler.” (İnsân 8-9)

İyilik yolunun kıymetli yolcuları çok iyi bilirler ki; kalb-i selim ile ortaya konan her iyilik, sevab kazanma sebebidir. İmkânları ne kadar kıt olursa olsun her insan, mutlaka bir iyilik yapabilir. Yeter ki yüreği iyilik için çarpsın! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Müminin işi ne hoş! Onun bütün işleri hayırlı ve kazançlıdır. Bu duruma müminden başka hiç kimsede rastlanmaz. Mümin bir nimete nâil olduğunda şükrederse, bu onun için hayır olur. Darlık ve sıkıntıya düştüğünde sabrederse, bu da onun için hayır olur.” (Müslim)

Müslüman, nefis ve şeytana karşı uyanık olmalı; iyilik yaparkan asla gösteriş ve başa kakma hatasına düşmemelidir. Çünkü bu durum, iyiliğin sevabını yok eder. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:

“Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasından başa kakıp incitmeyenler için Rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir. İyi sayılan bir söz ve bir bağışlama, arkasından eziyet gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, halîmdir. Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın. O kimsenin misali, üzerinde toprak bulunan düzgün ve yalçın bir kayadır; kayanın üzerine şiddetli bir yağmur yağmış, onu çıplak halde bırakmıştır. Bu gibilerin kazandıkları hiçbir şeyden istifadeleri olmaz ve Allah, inkârcı topluluğa hidayet vermez.” (Bakara 262-264)

İyilik yolunu seçenler, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin mübarek övgüsüne mazhar olmuş bahtiyar kimselerdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Arkadaşın iyisi arkadaşına; komşunun iyisi de komşusuna iyilik edendir.” (Tirmizi)

“En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenen ve şerrinden emin olunandır. En kötünüz ise, kendisinden iyilik beklenmeyen ve şerrinden emin olunmayandır.” (Tirmizi)