Dolar (USD)
34.74
Euro (EUR)
36.57
Gram Altın
2955.50
BIST 100
9827.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Şubat 2024

İnsan bilimleri ve etnografi

İnsan bilimleri, insanı bireysel, toplumsal ve kültürel açılardan araştırma, anlama ve açıklama iddiası taşıyan disiplinlerdir.İnsan bilimleri, insana dair konuları gelişigüzel ve düzensiz bir şekilde çalışmazlar. İnsan gibi önemli bir varlığı çalışan insan bilimleri, kendilerine özgü metotlarla insanı çalışırlar. İnsan bilimlerinin ana bilimi konumunda olan antropoloji, geliştirdiği etnografi metoduyla diğer insan bilimlerinden ayrılmaktadır. Antroplojinin insan bilimleri alanına en büyük katkısı etnografidir. Etnografi, antropolojinin insanı çalışmak için geliştirdiği en sahici insani metot niteliği taşımaktadır. İnsanın hangi insani metotla çalışılacağı sorusuna antroploji, etnografi cevabını vermektedir. Antropolojide geliştirilen etnografi metodu, bugün sosyoloji, psikoloji, teoloji başta olmak üzere bütün insan bilimlerinde kullanılmaktadır. Antropolojinin metodu olan etnografi, din dahil insan tecrübesinin her alanında kullanılabilir. İnsan bilimlerinde etnografinin kullanılması, psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi gibi insan bilimlerinin sahte birer istatistik ve fizik olma saplantılarından kurulup gerçek bir insan bilimi olmalarına imkan sağlamaktadır.

Etnografi, derinlemesine bir alan araştırmasını ve araştırmaya konu olan sosyal grubla birlikte uzun süreli olarak (yaklaşık olarak iki-üç yıl) onlarla yaşamayı, onların içinde olmayı ve onlara katılmayı ifade eden perspektiftir. Etnografi, disiplin olarak antropolojiyi özgün ve biricik disiplin haline getirerek onu diğer sosyal bilimlerden ayırmaktadır.Etnografi, önceden yapılandırılmış, sorunsalı önceden belirlenmiş, normatif temelleri olan bir metod değildir. Etnnografi, araştırmaya konu olan topluluğun içine uzun süre katılmayı, içeriden biri olarak onları araştırmayı esas almaktadır. Tam yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış yöntemlerde önceden belirlenen sorunsallar, etik bir yaklaşım sözkonusudur.Etnografi, anket, mülakat, ölçek ve deney gibi yapılandırılmış veya yarı yapılandırılmış yöntemlerden farklı olarak belirli bir problem etrafında standart soru veya anket kağıtlarını dağıtarak veri toplamak değildir. Etnografide araştırmacı, informant denilen bilgi vericilerin gündelik hayatlarına, pratiklerine ve ilişkilerine katılarak yapılandırılmamış sohbetlerle, ilişkilerle ve sorularla onların hayatlarına dahil olur. Etnografi katılımlı gözlem ve dolaysız soruşturmadır. Etnografi yapılandırılmamıştır, yaşamlandırılmıştır.

Etnograf, yolunu alanda bulan, her an sürprizlerle karşılaşmaya hazır bir maceracı gibidir.Etnografide, anahtar kavram yapılandırma değil, yaşamlandırmadır. Etnografide araştırmacı, kendisiyle araştırmaya konu olan grup arasına hiçbir aracıyı koymamaktadır. Etnografi, aracısız ve dolaysız araştırmadır. Etnografide araştırmacı, araştırdığı topluluğun hayatına katılarak sürekli olarak onların resmini çeken bir fotoğrafçı gibidir Araştırmacı araştırdığı toplumun hayatına direkt katıldığı gibi, kendi görüşlerini, düşüncelerini ve tecrübelerini onların sosyal, siyasal ve ekonomik gerçekleriyle ilişkilendirerek de sunabilir. Etnografi, otoetnografiye ve düşünümselliğe (reflection) imkan veren bir yaklaşımdır. Etnograf, mutlak objektif olmak uğruna elleri ayakları kaskatı durmak zorunda değildir. Etnograf, sürekli mobilize olmaya motive olmuştur.Araştırmacının, araştırdığı grubun hayatına katılması için mutlaka onların dilini öğrenmesi, onlarla iletişim kurmak için gerekli dilsel donanıma sahip olması gerekmektedir. Etnografide çok dillilik olmazsa olmaz bir gerekliliktir.

Etnografi, toplumlara olan bakışaçımızıda değiştiren önemli bir perspektif sunmaktadır. Bir toplumun yaşam tarzını, değerlerini, inançlarını, düşüncelerini, duygularını, ilişkilerini ve pratiklerini üst bir merkezi çerçeveye oturtmadan o toplumu kendi özgünlüğü içinde anlama ve araştırma çabası, etnografinin önemli bir özelliğidir. Etnografi kültürel görelilik perspektifine kapı açmaktadır. Etnografide araştırılan topluluğun kendisine yönelik düşünceleri, değerlendirmeleri, hikayeleri, söylemleri ve pratikleri merkezdedir. Etnografide kültürel görelilik ve emik olarak niteleyebileceğimiz bir yaklaşım sözkonusudur.

Katoliklerin dini ayinlerini araştırmak istediğimizi varsayalım.Tam yapılanmış bir metodla bu konuyu araştırdığımızda belli bilgii verici sayısını (temsil modelini) örneklem ve evrenini (Birmingham’daki Roma Katolikleri diyelim), değişkenleri, hipotezleri ve anlamlılık testlerini kapsayan bir araştırma mimarisi oluşturmamız gerekmektedir. Derinlemesine mülakat veya odak grup çalışması gibi yarı yapılandırılmış bir çalışma metodu uygulamak istediğimizde belli bilgi verici sayısı aramıyoruz.Etnografi gibi yapılanmamış bir metod uyguladığımızda belli bir bilgi verici sayısı olmadığı gibi önceden belirlenen bir sorunsalda yoktur. Tam yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış metodlarda bir araştırma mimarisi oluşturmak zorunludur, ancak etnografide araştırma tek bir mimari formla sınırlandırılmamaktadır. Etnografide, yapılandırma değil, yaşamlandırma asıldır.