Ermenilerin Türk düşmanlığı
Rusya’nın
son anda devreye girip Ermenistan ordusunu kurtaran anlaşmayı dayattığı gün
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da Bakü’deydi.
İlham Aliyev, bu metne imza atmak için Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki bağı
kuracak maddede ısrar etti. Bu bir savaş tazminatı değildi. Daha önce var olan
bir yolun yenilenmesi, Sovyetler Birliği döneminde yapılmış olan demiryolunun
yeniden aktif hale getirilmesi ve iletişim altyapısının kurulmasını amaçlıyordu.
Anlaşmaya yeni yollar yapılması ile ilgili ayrı bir madde de konuldu.
Savaşın
kuralıdır. Eğer siz karşı tarafa savaş açarak zarar verirseniz bunun için savaş
bittiğinde tazminat ödersiniz. Ermenistan da Haziran ayından başlayarak durup
dururken Azerbaycan topraklarını bombalamaya, top atışı ve füzelerle sivil
yerleşim birimlerini vurmaya başladı. Azerbaycan bu saldırıları tek tek
belirleyerek tespit etti. Ermenistan topraklarından yapılan bu saldırılara
karşılık vermek yerine Azerbaycan işgal altındaki topraklarını kurtarma planını
devreye koydu ve başardı.
Yunanlılar
da benzer bir şey yapmışlar, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın zayıf
düşmesini fırsat bilip Anadolu’yu işgale kalkmışlardı. Son Yunan askeri
İzmir’den denize döküldükten sonra Lozan görüşmelerinde Türkiye, yaklaşık 160
milyon altın lira tazminat istedi. Yunanistan’ın bu parayı verecek gücü yoktu.
Dönemin büyük devletleri Edirne yakınındaki Karaağaç kasabasını tazminat yerine
saydırdılar. Halbuki İsmet İnönü yerine güçlü bir diplomat olsaydı, Batı
Trakya’nın tamamını tazminat olarak alabilirdik.
***
İlham
Aliyev, isteyen Ermeniler bizim topraklarımızda yaşayabilir diyor. Ermeniler
aynı hoşgörü ve prensiple hareket etmiyorlar. İşgal ettikleri Türk
topraklarında tek bir Türk’ün bile yaşamasına izin vermiyorlar. Onları ya
sürüyor veya katlediyorlar. Türklere karşı düşmanlık Ermenilerin iliklerine
işlemiş durumda. Sadece Karabağ Türkleri değil, Nahçıvan ile Azerbaycan
arasındaki Zengezur Koridoru’da yaşayan Türkler de bugün Azerbaycan’da mülteci
hayatı yaşıyor.
Anayasasına
bile Türk düşmanlığını işlemiş olan Ermenistan, okullarında çocuklarını Türklere
karşı kin ve nefretle yetiştiriyor. Halbuki Sovyetlerden ayrıldıklarında onları
ilk tanıyan ülkelerden biri Türkiye’ydi. 1993 yılında Azerbaycan’ın Kelbecer
bölgesini işgal edince Türkiye, Ermenistan ile doğrudan ticaretini sonlandırdı.
İki ülke arasındaki sınır kapılarını kapattı, kara, hava ve demiryolu
bağlantısını kesti.
Türkiye’nin
Ermenistan’la sınırlarını kapatması ve ticaretini sıfırlaması Ermenistan
ekonomisine büyük darbe oldu. Her ne kadar binlerce Ermeni kaçak olarak
Türkiye’de çalışıyor olsa bile Ermeni devletinin düşmanlığı ve iddiaları Ermeni
halkını her geçen gün daha da fakirleştiriyor. Türkiye’nin tek taraflı iyi
niyetli girişimlerine karşı Ermeniler terör ve düşmanlık politikasından asla
taviz vermiyorlar.
***
Ermenistan
hala Doğu Anadolu Bölgesi’nde hak iddia etmektedir. Buraları Batı toprakları
olarak nitelendiren Ermeniler zaman zaman bu fikirlerini de saklama gereği
duymuyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan 2011 yılımın Temmuz ayında Ermeni
dili ve edebiyatı yarışmasında öğrencilerden birinin “Batı topraklarımızı Ağrı
Dağı ile birlikte geri alabilecek miyiz?” sorusuna şu cevabı vermişti: “Karabağ’ı
biz aldık, Ağrı’yı size bıraktık.”
Ermenilerin
sadece Azerbaycan topraklarında değil, Türkiye topraklarında da gözleri ve
emelleri var. Bu emellerinden vazgeçmek yerine Sultan II. Abdülhamid Han’a
bombalı suikast düzenlemeye kadar varan düşmanlıklarını hala devam
ettiriyorlar. Ermeni devlet armasının tanımlandığı anayasalarının 13. Maddesinde
Ağrı Dağı sembolü yer alıyor.
Osmanlı
devleti bünyesinde 5 asır “Milleti Sadıka” olarak yaşayan, vezirliğe,
sadrazamlığa kadar yükselen Ermeniler, Rusya ve Batılı devletlerin kışkırtması
ile Birinci Dünya Savaşı’nda işgalci devletlere öncü kuvvet olarak yazıldılar
ve hemen her cephede Müslüman Türk halkını katlettiler. Eğer tehcir ile
Lübnan’a sürülmemiş olsalardı, bugün yeryüzünde tek bir Ermeni bile kalmazdı. Karabağ
zaferi ile artık akıllarını başlarına alma zamanı geldi. Aksi halde yaşadıkları
bölgelerin de Türk toprakları olduğunu onlara hatırlatmak gerekir.