'En ucuz ilaç: gülmek'
Gülmeyi unuttuğumuz günlerden geçiyoruz. Hayat pahalılığı, ekonomik kriz, sonu gelmeyen siyaset tartışmaları, ödenemeyen faturalar ve nakit yokluğu hayatımızı her geçen gün zorlaştırmaktadır. Ağır şartlar altında ne olacak halimiz diye kara kara düşünüyoruz. Kara kara düşünürken en insani özelliklerimizi unutuyoruz. Gülmeyi unutan asık suratlı insanlar topluluğu haline geldik. Canımız ve cebimiz acırken gülebilmek gerçekten zordur. Moliere, “insan gülebildiği kadar insandır” derken önemli bir gerçekliği bize hatırlatmaktadır. Şartlar ne olursa olsun akıl, beden ve ruh sağlığımızı korumak açısından gülmenin olmazsa olmaz olduğunu unutmamak lazımdır.
“Gülmek en
iyi ilaçtır” sözü bir klişeyi değil, bir gerçekliği anlatmaktadır. Biyolojik,
psikolojik ve sosyal açılardan iyilik durumumuzun korunması için gülmeye
ihtiyacımız vardır. Hayatımızda gülmeye her zaman yer açmalıyız. Gülüp
geçtiğimiz bütün zorluklar, mutlaka kısa süre sonra düne ait olacaklardır.
Yaşama coşkumuzu ve sevincimizi gülmek ile diri tutmalıyız. Gülmenin bedenimize
ve ruhumuza olan etkilerini araştıran bilime gelotoloji denilmektedir. Gülme
bilimi olan gelotolojiye göre sağlığımızın korunması için gülmek teferruat
değil, asli bir ihtiyaçtır.
Gülmek,
bedensel organlarımızın sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlayan varoluşsal bir
davranıştır. Ruh ve bedenimiz gülme davranışında kendilerini etkili bir şekilde
ortaya koymaktadırlar. Gogol, kötülüklere ve çirkinliklere karşı en güçlü
kamçımız olduğunu söylemektedir: “Gülme, kamçı değil de nedir? Yoksa gülme bize
boşu boşuna verilmiş bir şey midir sanıyorsunuz? Dünyada hiçbir şeyden
korkmayan bir ahlaksız, ondan boş yere mi korkuyor? Demek ki o bize, iyi bir
işe yarasın diye verilmiştir. O bize insan güzelliğini çirkinleştiren her şeyi
vurmak için verilmişse niçin onu kendi ruhumuzu lekeleyen şeylere karşı
kullanmayalım? Evet, onu içimize sokmalıyız. (…) Her küçük tutkumuz, her bayağı
tarafımız kendini güzel göstermek istiyor.” Yüzü gülen insanın ruhu ve bedeni
birlikte gülmektedir. Yüzü gülmeyen insanlar, bedensel ve ruhsal olarak hayata
küsmektedirler. Hayata, tabiata ve insana gülümsemeyi, yaşam felsefesi haline
getirmeliyiz.
Gülmek,
önümüze gelişmek ve olgunlaşmak için mutluluk ve huzur imkanları oluşturmaktadır.
Gülmek sayesinde bedenimiz ve ruhumuz mutluluk üretmekte ve stresin tuzağına
düşmemize engel olmaktadır. Stres, günlük hayatımızın en önemli sorunu ve krizi
haline gelmiş durumdadır. Strese, tükenmişliğe ve yorgunluğa karşı gülmek ile
karşılık verebiliriz. Lin Yutang şöyle demektedir: “Gülmesini bilen insanlar;
dünya meselelerine sağduyu, sakin kafa, sağlam düşünce ve kültürlü bir gözle
bakabilmelerine imkân veren, sihirli anahtarı ellerine geçirmiş olurlar.” Gülmek,
her sorunun sihirli çözümü değildir. Gülebilen insanlar, sorunlarının çözümünün
streste değil umutta, aşkta ve coşkuda olduğunun farkındadırlar.
Gülmenin
zamanı ve mekanı yoktur. İstediğimiz yerde ve zamanda gülebilmeliyiz. Gülmek
konusunda kendimizi sınırlamak veya kalıplara sokmak bedenimizi ve ruhumuzu zayıflatmaktadır.
“Karı gibi gülme” gibi kalıplar, cinsiyetçilikle ve ayırımcılıkla gülümsemeyi
bile kirlettiğimizin ve yozlaştırdığımızın ifadesidir. Gülmenin cinsiyeti
yoktur. Kadın veya erkek, istediği şekilde kendisine özgü bir şekilde
gülebilir. Gülmek için komikliğe ve komediye ihtiyaç yoktur. Hayattaki her şey,
hayata gülümsemek için bir imkandır. “Beni isterseniz dövün; ama bırakın
istediğim gibi güleyim” diyen Moliere, doya doya özgürce ve coşkuyla gülme
ihtiyacını ifade etmektedir. Gülmenin nedeninden ziyade, gülmenin kendisi
değerli, verimli ve gereklidir. Kendi kendine gülmek, deli olduğumuz anlamına
gelmemektedir. Kendi kendine gülmek, akıl, ruh ve beden sağlığının yerinde
olması anlamına gelmektedir.
Stres ve sorunlardan bunalan insanlar, antidepresanlara sarılmaktadır. Antidepresanların bizi mutlu edeceği ve rahatlatacağı şeklinde büyük bir yanılgı içindeyiz. Mutsuzluğa, sevgisizliğe ve kurumuşluğa karşı en ucuz ve tabii ilaç olan gülmeyi kullanmıyoruz. Lord Byron, “Gülebildiğinizce gülün. Gülmek, ucuz bir ilaçtır” demektedir. Sınırsızca ve coşkuyla gülmeyi öğrenmek, yaşadığımız sorunlarla baş etmek için önemli bir imkandır.