Doğu Perinçek'e Hakikat Mektubudur!
Sayın
bağımsızlık müdafisi Doğu Perinçek: Gerçek dava insanına düşman olan biri, ya o
düşman olduğu kişinin savunduğu davanın tam tersi düşünüyordur yahut o kişinin
şahsına karşı kıskançlığı vardır; ya da o zatı hakiki manada tanımıyordur.
Sanırım siz Bediüzzaman’ı yeterince tanımıyorsunuz...
Vatansever
Doğu Bey: Karl Marx'ı, Mao Zedung’u tanıdığınız kadar, hatta daha azı kadar
tanımaya gayret etseydiniz, Bediüzzaman’ın kişiliği hakkında bilgi sahibi olup;
bu talihsiz ifadeyi kullanmazdınız. Bir yazar ve hukukçu kimliğinizle, adaletli
ve objektif bir bakışla Bediüzzaman hazretlerinin hayatını, felsefesini,
gayesini ve bu cennet vatanın gençleri için verdiği mücadelesine bakmış
olsaydınız, inanıyoruz ki; Bediüzzaman’a “hain!” ifadesi yerine; büyük bir
vatanseverdir hakikatini haykıracaktınız...
Harbiye
Nazırı Enver Paşa kendi kesesinden, İşaratü’l i'caz tefsirinin kâğıdını
karşılayarak, hem Bediüzzaman’a hem de Kur’an davasına verdiği kıymeti
göstermiştir. Sadece Enver Paşa değil, birçok paşa ve vicdanı yerinde olanlar,
Üstadımızın iman kahramanlığına ve vatanseverliğine hürmet etmişlerdir ve asla
“hain!” dememişlerdir. O Bediüzzaman ki
korkularından emperyalist İngiliz lehinde fetva veren bazı gevşeklere inat,
İngiliz’e tükürükle cevap vermeği yeğlemiştir.
Bediüzzaman’ın
dünya cihetinde kıskanılacak hiç bir tarafı da olmamıştır... O’nun imanından ve
Kur’an davasından dolayı hayatı hep ağzından burnundan getirilmiştir... Kabir
kapısında bir biçare adam Bediüzzaman, yaşadığı zulümlerden ya kabri ya da
ölümü arzu etmiş olması, ekmekten – sudan çok daha fazla değer verdiği
hürriyetine bahanelerle ve şiddetle dokunulmuş olmasındandır. O’na İslam’ın
haysiyetine ilişilmiş olunması çok daha büyük zulüm olmuştur! Böyle bir insana düşman olmak ise; O’na
yaşatılan zulme taraftar olmak ve zalimleri alkışlamaktır. Savunduğu davaya
cephe almak ise Kur’an ve Hz. Peygambere (sav)’e düşman olmaktır zira O’nun
biricik davası; Tevhid ve iman esaslıdır. İnsanların ebedi hayatına hayatını
feda eden bir adama düşman olmak, ebedi hayatı vaad eden Hâlık-ı Kâinata düşman
olmak değil de nedir? Zaten dünya cihetiyle mücadele vermiş olsaydı, resmi
törenle karşılandığı TBMM’de teklif edilen mevki ve makamları kabul ederdi ve
hiç kimsede düşman olamazdı. Fakat O ahreti ve milletin imanının selametini
tercih etmiştir…
Risale-i
Nur’larda en parlak delillerle risaletini ispat ettiği Hz. Peygamberimize
teklif edilen dünyalıklar ve onu elinin tersiyle itmesi ve de: “Güneşi sağ elime Ayı da sol elime
verseniz, vallahi ben davamdan vazgeçmem.” Diye söylenen o mübarek sözleri
rehber edinen Bediüzzaman, dünyaya sinek kanadı kadar kıymet ve ehemmiyet
vermemiştir. Bütün gayesi; Rızâ-yı İlahî ve Kur’an hakikatlerini âlemde intişar
ettirmek ve insanlığı küfrün dehşetinden, ebedi azaplardan, kahırdan
kurtarmaktır… Böyle bir davaya namzet
olanda zaten dünyayı sadece Sanat-ı Rabbani cihetiyle pencerelerden izler ve
içlerine girmez!
Sayın
Perinçek, Nur Talebelileri “Bir göz
hatırı için çok gözler sevilir.” düsturunu prensip edindiği için sizin
vatan sevginize, bağımsızlığa ve emperyalist düşmanlığınıza bakıp; sevilecek
göz görüyorduk. Üstelik “Aydınlık” isminde bir gazete çıkarıyorsunuz ki
Aydınlık en azından her meselede aydınlık olmalı; hakikati ortaya koymalıdır.
Adil ve medeni insan olmanın bir şartı da budur! Sizin vatan savunması için
verdiğiniz emeği takdir edip, en azından bu hususta kendimize müttefik
görmekteyiz ve 15 Temmuz’da ki duruşunuzu da unutmuyoruz...
Eskiden
solculuğun da, sağcılığında bir raconu – kuralı vardı. İkisinin da ortak
paydası vatandı. Şimdi değerler prensipler alt üst edilmişken, sizin bu helaket
ve felaket dönemde bağımsızlığı savunup, vatansever yayınlar yapmanızı
alkışlıyoruz ve bu meziyetinizi ön plana alıyoruz. Sizden de savaş madalyası
sahibi ve özgürlük mücadelecisi hatta cumhuriyetçiliğinden dolayı karıncalara
çorbasının tanelerini veren Bediüzzaman’ın en azından vatanperverliğine
muhabbet etmenizi ve taraftar olup, o talihsiz ifadeyi bir daha kullanmamanızı
ve Üstadımızın manevi şahsından özür dilemenizi bekleriz. Binlerce kez
mahkemelerce beraat kazanmış ve halen eserleri devlet eliyle de basılan
Bediüzzaman’ı bütün dünya takdir edip, eserlerinden istifade etmektedir.
İnşallah gazeteniz “Aydınlık” bu meselede de okurlarına aydınlık tutacaktır…