Dolar (USD)
35.35
Euro (EUR)
36.42
Gram Altın
3032.28
BIST 100
9924.27
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Ocak 2025

​Doğu Perinçek'e Hakikat Mektubudur!

Sayın bağımsızlık müdafisi Doğu Perinçek: Gerçek dava insanına düşman olan biri, ya o düşman olduğu kişinin savunduğu davanın tam tersi düşünüyordur yahut o kişinin şahsına karşı kıskançlığı vardır; ya da o zatı hakiki manada tanımıyordur. Sanırım siz Bediüzzaman’ı yeterince tanımıyorsunuz...

Vatansever Doğu Bey: Karl Marx'ı, Mao Zedung’u tanıdığınız kadar, hatta daha azı kadar tanımaya gayret etseydiniz, Bediüzzaman’ın kişiliği hakkında bilgi sahibi olup; bu talihsiz ifadeyi kullanmazdınız. Bir yazar ve hukukçu kimliğinizle, adaletli ve objektif bir bakışla Bediüzzaman hazretlerinin hayatını, felsefesini, gayesini ve bu cennet vatanın gençleri için verdiği mücadelesine bakmış olsaydınız, inanıyoruz ki; Bediüzzaman’a “hain!” ifadesi yerine; büyük bir vatanseverdir hakikatini haykıracaktınız...

Harbiye Nazırı Enver Paşa kendi kesesinden, İşaratü’l i'caz tefsirinin kâğıdını karşılayarak, hem Bediüzzaman’a hem de Kur’an davasına verdiği kıymeti göstermiştir. Sadece Enver Paşa değil, birçok paşa ve vicdanı yerinde olanlar, Üstadımızın iman kahramanlığına ve vatanseverliğine hürmet etmişlerdir ve asla “hain!” dememişlerdir. O Bediüzzaman ki korkularından emperyalist İngiliz lehinde fetva veren bazı gevşeklere inat, İngiliz’e tükürükle cevap vermeği yeğlemiştir.

Bediüzzaman’ın dünya cihetinde kıskanılacak hiç bir tarafı da olmamıştır... O’nun imanından ve Kur’an davasından dolayı hayatı hep ağzından burnundan getirilmiştir... Kabir kapısında bir biçare adam Bediüzzaman, yaşadığı zulümlerden ya kabri ya da ölümü arzu etmiş olması, ekmekten – sudan çok daha fazla değer verdiği hürriyetine bahanelerle ve şiddetle dokunulmuş olmasındandır. O’na İslam’ın haysiyetine ilişilmiş olunması çok daha büyük zulüm olmuştur! Böyle bir insana düşman olmak ise; O’na yaşatılan zulme taraftar olmak ve zalimleri alkışlamaktır. Savunduğu davaya cephe almak ise Kur’an ve Hz. Peygambere (sav)’e düşman olmaktır zira O’nun biricik davası; Tevhid ve iman esaslıdır. İnsanların ebedi hayatına hayatını feda eden bir adama düşman olmak, ebedi hayatı vaad eden Hâlık-ı Kâinata düşman olmak değil de nedir? Zaten dünya cihetiyle mücadele vermiş olsaydı, resmi törenle karşılandığı TBMM’de teklif edilen mevki ve makamları kabul ederdi ve hiç kimsede düşman olamazdı. Fakat O ahreti ve milletin imanının selametini tercih etmiştir…

Risale-i Nur’larda en parlak delillerle risaletini ispat ettiği Hz. Peygamberimize teklif edilen dünyalıklar ve onu elinin tersiyle itmesi ve de: “Güneşi sağ elime Ayı da sol elime verseniz, vallahi ben davamdan vazgeçmem.” Diye söylenen o mübarek sözleri rehber edinen Bediüzzaman, dünyaya sinek kanadı kadar kıymet ve ehemmiyet vermemiştir. Bütün gayesi; Rızâ-yı İlahî ve Kur’an hakikatlerini âlemde intişar ettirmek ve insanlığı küfrün dehşetinden, ebedi azaplardan, kahırdan kurtarmaktır… Böyle bir davaya namzet olanda zaten dünyayı sadece Sanat-ı Rabbani cihetiyle pencerelerden izler ve içlerine girmez!

Sayın Perinçek, Nur Talebelileri “Bir göz hatırı için çok gözler sevilir.” düsturunu prensip edindiği için sizin vatan sevginize, bağımsızlığa ve emperyalist düşmanlığınıza bakıp; sevilecek göz görüyorduk. Üstelik “Aydınlık” isminde bir gazete çıkarıyorsunuz ki Aydınlık en azından her meselede aydınlık olmalı; hakikati ortaya koymalıdır. Adil ve medeni insan olmanın bir şartı da budur! Sizin vatan savunması için verdiğiniz emeği takdir edip, en azından bu hususta kendimize müttefik görmekteyiz ve 15 Temmuz’da ki duruşunuzu da unutmuyoruz...

Eskiden solculuğun da, sağcılığında bir raconu – kuralı vardı. İkisinin da ortak paydası vatandı. Şimdi değerler prensipler alt üst edilmişken, sizin bu helaket ve felaket dönemde bağımsızlığı savunup, vatansever yayınlar yapmanızı alkışlıyoruz ve bu meziyetinizi ön plana alıyoruz. Sizden de savaş madalyası sahibi ve özgürlük mücadelecisi hatta cumhuriyetçiliğinden dolayı karıncalara çorbasının tanelerini veren Bediüzzaman’ın en azından vatanperverliğine muhabbet etmenizi ve taraftar olup, o talihsiz ifadeyi bir daha kullanmamanızı ve Üstadımızın manevi şahsından özür dilemenizi bekleriz. Binlerce kez mahkemelerce beraat kazanmış ve halen eserleri devlet eliyle de basılan Bediüzzaman’ı bütün dünya takdir edip, eserlerinden istifade etmektedir. İnşallah gazeteniz “Aydınlık” bu meselede de okurlarına aydınlık tutacaktır…