Bizden vatanımızı istiyorlar
Yıllardır süren terör saldırılarıyla, şantaj ve tuzaklarla,
Gezi olayları ve kazılan hendeklerle en son hain darbe girişimiyle bizden neler
istendiğini biliyoruz. Vatanımızdan, vatan çıkarmak istiyorlar.
Öyle ki, Terörün Türkiye’ye yaptığı, Çanakkale’de ülkemizi
işgale kalkan
İngilizler’in yaptıklarında hiç bir farkı yoktur. Bir
Yunan’ın, bir Fransız’ın yaptıklarından hiç bir farkı yoktur. Bizden vatanımızı
istiyorlar.
Düşman bir türlü vazgeçmiyor. Dur durak bilmiyorlar.
Saflarına yenileri ekleniyor. Dün karşımızda İngiliz’i, Fransız’ı,
Avustralyalısı, İskoçlusu ve Yeni Zellandalısı vardı. Bugün de yanlarına
Amerika ve katil İsrail gibilerini aldılar. PKK’yı, FETÖ’yü, DEAŞ gibi eli
kanlı terör örgütlerini aldılar.
Her şeye rağmen Türkiye, dişe diş, bilek bileğe bir varolma
mücadelesi veriyor.
Türkiye bir Suriye, bir Irak ortamına sürüklenmek, bölünmek
ve parçalanmak isteniyor. Bölücü terör örgütü bunun için var ve bu amaç için
korunup kollanıyor. Tonlarca silahlarla, milyarlarca dolarla destekleniyor.
Bugünlerde Amerika’da başkan değişimi yaşandı biliyorsunuz.
Biden gitti, Trump yeniden geldi. Bana göre tehlike geçmiş değil çünkü kurt
kuzu olmaz. Bu kadar net. Ne mi demek istiyorum? Şunu: Amerika’da başkan
değişmiş olsa da
Türkiye için tehlike bitmiş değil. Belki yeni dönemle
birlikte tehlike azaltılabilir veya ertelenebilir ama bitmeyecektir.
Gelelim Türkiye'nin iç gündemine..
Bu ülkede, siyasi parti kisvesi ve demokrasi şemsiyesi
altında içten ve dışardan teröre destek verenler var. Niyet bellidir. Türkiye
topraklarında bir PKK devleti kurmak. Bu bilindiği halde; ana muhalefet
partisinin gidip PKK’nın meclisteki temsilcisiyle ittifak yapması bizim
bilmediğimiz ‘gizli bir gündem mi var’ sorusunu akıllara getiriyor.
En son, Kandil ve PKK’nın dağ kadrosuyla organik bağları
ispatlanmış olan üç DEM belediye başkanının ve Esenyurt belediye başkanının CHP
tarafından ölümüne savunulması, kaldı ki
CHP’nin kurumsal kimliğine aykırıdır. Bayrağındaki ‘devletçilik
ve milliyetçilik’ ilkesine aykırıdır. Bu gerçek bilinmemiş olamaz.
Anlaşılmaz bir şey daha.
Isıran değil, ısırılan suçlanıyor. Kara yılan değil, yılanın
ısırdığı suçlanıyor. Yani terörist değil, masum suçlanıyor. Hele şu ortamda.
Devletimiz içten ve dıştan büyük bir tehdit altındayken ve sokak çağrıları
yapılırken...
Yıkıcı muhalefetin ülkemize nelere mal olduğunu ve
milletimize çok ağır bedeller ödettiğini biliyoruz. Bu nedenle Ülkemiz, çok
acil yapıcı ve milli bir muhalefete ihtiyaç duyuyor. Çünkü
Türkiye’nin geleceğe dönük hedeflerinin gerçekleşmesi için
milli birlik ve uzlaşı şart. Milli meselelerde duyarlılık şart.
Türkiye’nin kalıcı bir istikrara kavuşması herkesin
faydasına olacaktır.
Şu gerçeğin de farkında olmak lazım..
Türkiye, sadece Türkiye’den ve bugünkü sınırlarından ibaret
değildir. Türkiye taşıdığı değerlerle, insanlığı ve merhametiyle çok daha
fazlası ve çok daha büyük. Beşten de, dünyadan da çok daha büyük.
Türkiye kabedecek olursa eğer, sadece biz ve bu coğrafya
kaybetmiş olmayacaktır. İnsanlık kaybedecektir. Umudunu bize bağlamış olanlar
ve kaderini bizim kaderimizle eşdeğer görenler kaybedecektir.
Allah korusun.