Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Kasım 2024

Baş terör hakları kısıtlamaktır

Bismillahirrahmanirrahim…

Güzel ameller yarışına çıkarıp denemek için potansiyel bir hayır ve şer kaynağı olarak yarattığı insana Yüce Allah; haklar ve hürriyetlerle birlikte akıl ve irade gücü de vermiştir.

Hür iradesiyle hakları ve hürriyetlerini kullanarak kulluk çizgisini sürdürmekle yükümlü kılınan insanın temel yükümlülüklerinden biri de diğer insanların hakları ve hürriyetlerine saygılı olmaktır. Bir diğer ifadeyle Rabbimizin dokunulmaz kıldığı bu değerlere dokunmamak, onları çiğnememektir.

Zira insan hakları ve hürriyetlerinin bir diğer adı olan İslâm’da baş terör olan, Yaradanı tanımamak ve O’nun insan üzerindeki egemenliğine karşı çıkmak olan şirk peşi sıra işlenebilecek en büyük suç, yapılabilecek en büyük günah, insan hakları ve hürriyetlerini ihlal etmektir. (Furkan 68)

CAN DOKUNULMAZLIĞI KUTSALDIR

İhlal edilebilecek kutsallar arasında can dokunulmazlığı başta gelmektedir. Bu sebeple insanın bedenine acı, rûhuna ızdırap verecek tüm eylemler ve her türlü öldürücü atılımlar haram kılınmıştır. Özetlersek insanın insanı aşağılaması, korkutması, sövmesi, dövmesi, yaralaması, işkenceye uğratması ve öldürmesi haramdır.

Merhameti ve âdil şiddeti örneklendiren Şanlı Peygamberimiz, aşağılamanın ve korkutmanın haramlığını bildirmiş, sövmenin büyük günah, dövmenin ve işkencenin azab doğuracak zulüm olduğunu duyurmuştur. Değil insanlara, hayvanlara işkence yapanın bile Allah’ın lanetine uğratacağını açıklamıştır. (El-Camius-Sağir-Men ve Lam-elif bölümü)

İŞKENCE ETMEK HARAMDIR

İşkence ile ilgili olarak da Kur’ânımız’da şöyle buyrulmuştur: “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlara işkence edenlere ve sonra da hiçbir pişmanlık duymayanlara gelince, onları cehennem azabı beklemektedir, evet onları yakıcı azab beklemektedir.” (Burûc 10)

Hiç bir gerekçe işkenceyi meşrûlaştıramaz İslâm Dini suçun benzeri ile cezalandırma olan kısasın dışında harp hali dahil hiçbir gerekçeyle işkenceyi tecviz etmemiştir. Allah’ın, “bire birle sınırlı meşru çerçeveyi aşmayınız” şeklindeki buyruğunu açıklayan hadislerinde Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

“(Size savaş açanlarla) Allah yolunda savaşınız. (Ancak savaş halinde bile olsa)… İşkence (müsle) yapmayınız. Çocukları, kadınları ve harp aleyhtarı din adamlarını öldürmeyiniz.”

BÜTÜN İNSANLIĞI ÖLDÜRMEK GİBİDİR

İnsana yönelik en azim suç-günah olarak vasıflandırabileceğimiz cana kıyma ile alakalı ilâhî yasak da Kur’ân’ımızda sık sık vurgulanmakta, azabı da duyurulmaktadır.

Maide ve Nisa sûrelerinde şöyle buyrulmaktadır:

“..Cinayetin ve terörün cezası olarak işlemenin dışında bir kişi, bir insanı öldürürse, bütün insanlığı öldürmüş gibidir; ve bir kimse bir hayatı kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur…”

“Her kim bir mü’mini kasten öldürürse onun cezası cehennemde kalmak olacaktır. Allah onu mahkûm edecek, lanetleyecek ve onun için korkunç bir azabı hazırlayacaktır.” (Maide 32, Nisa 93)

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız hakları ve hürriyetleri çiğneyici vahşet eylemleri ölçüsünde bir diğer İslâmî haram da bu zâlim fiilleri yapanları onaylamaktır, desteklemektir.

Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:

“Asla zulümde ısrar eden zâlimlerden yana eğilim göstermeyin. Yoksa ateş size de dokunur…” (Hud 113)

ZALİM ZALİMDİR

Rabbimizin bu ürpertici yasağını pekiştirici hadislerinde Peygamberimiz, “bizim zalimimiz daha iyidir” mantığını şiddetle reddederek şöyle buyurmaktadır:

“Zâlim olduğunu bilerek bir zâlime yardımcı olmaya çalışan kişi İslâm dairesinden çıkmış olur.” (El-Camius-Sağir (Men Meşa)

Hakları ve hürriyetleri başkaları için de istemeliyiz İslâm’da emredici ve yasaklayıcı yasaların amacı canı, aklı, malı, inancı ve şahsiyeti oluşturucu değerler bütünü olan ırzı korumak, böylece güzel amellerle Yaradan’a ibadet için gerekli hür ortamı oluşturmaktır.

İslâm Şerîati’nde insan hakları ve hürriyetlerinin bir özeti olarak belirlenen bu amacı gerçekleştirmek görevimizdir. Özellikle hakları ve özgürlükleri çiğnenen duyarlı mü’minler olarak görevimizdir.

Bu sebeple Kur’ânî ve Nebevî buyruklar çizgisinde saldırgan olmayan bütün insanlarla barışa yönelmeli ve adâletli olmalıyız. Sosyal adâleti sağlayıcı yardımlaşma içine girmeliyiz. Mücadelelerimizi estetiği içeren aklî ve ilmî yöntemlerle yapmalıyız. Nefislerimiz için istediklerimizi Allah’ın bütün kulları için istemeliyiz. (Bakara 190, Maide 2, Nahl 125)

Aşağılama-korkutma-sövme-dövme-işkence-öldürme ve zâlimleri destekleme eylemlerinden kaçınmalı ve çevremizi de sakındırmalıyız. Zulüm ve sövgü dışında insan hakları ve özgürlüklerini kısıtlamanın-sınırlandırmanın ve çiğnemenin her türlü terörün kaynağı olduğunu bilmeliyiz.

Bu hakları ve hürriyetleri yalnız kendimiz için değil, İslâm dışı tercihler yapabilecekler için de savunmalıyız. Zira özgür iradeye dayalı kulluk düzenini koyan Allah’tır.

“Yolların da batıl olanları olduğu için size yolun doğrusunu göstermek de Allah’a düşer. O dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.” (Nahl 9)

MÜSLÜMANLAR ÖZGÜRLÜKÇÜDÜR

Hakları ve hürriyetleri başkaları için de istemeliyiz İslâm’da emredici ve yasaklayıcı yasaların amacı canı, aklı, malı, inancı ve şahsiyeti oluşturucu değerler bütünü olan ırzı korumak, böylece güzel amellerle Yaradan’a ibadet için gerekli hür ortamı oluşturmaktır. İslâm Şerîati’nde insan hakları ve hürriyetlerinin bir özeti olarak belirlenen bu amacı gerçekleştirmek görevimizdir. Özellikle hakları ve özgürlükleri çiğnenen duyarlı mü’minler olarak görevimizdir.

ADALETLİ OLMALIYIZ

Kur’ânî ve Nebevî buyruklar çizgisinde saldırgan olmayan bütün insanlarla barışa yönelmeli ve adâletli olmalıyız. Aşağılama, korkutma, sövme, dövme, işkence, öldürme ve zâlimleri destekleme eylemlerinden kaçınmalıyız. Zulüm ve sövgü dışında insan hakları ve özgürlüklerini kısıtlamanın her türlü terörün kaynağı olduğunu bilmeliyiz. Bu hakları yalnız kendimiz için değil, İslâm dışı tercihler yapabilecekler için de savunmalıyız. Zira özgür iradeye dayalı kulluk düzenini koyan Allah’tır.