“Kültürel İktidar” sadece kültürel değil, ekonomik, siyasi, bürokratik, diplomatik akademik iktidardır. Türkiye’nin “zımni iktidar”nı sadece “kültürel iktidar” zannetmek, aysbergin sadece ucunu görmektir. Son 200 yıldır bu böyledir. Bu “zımni iktidarı” değiştirmek mümkün olmamıştır.
Seçtiğimiz hükümetler “zımni iktidar”ın günlük sıradan
işlerini yerine getirirler. “Zımni
iktidar” gözükmez ancak ayağına basıldığında kendini belli eder.
Siyaset bilimci Mehmet Turhan “zımni iktidar”ı şöyle tarif eder:
“Siyasette tepkileri beklenen zümrelerin iktidarlarına zımni
iktidar diyoruz. Çoğu kez zımni iktidar ortaya çıkmaz.
Bu nedenle zımni iktidarı bilmek son derece güçtür. Eğer siyasal karar alanlar,
bu güçlü kişilerin tepkilerini tahmin edemezlerse, bu kişiler iktidarlarını
gösterirler.”
Kimdir bunlar?
• Cenazeleri camiye geldiğinde, cenaze
namazına katılmayıp bir kenarda formalite(!)nin yerine getirilmesini bekleyen siyah gözlüklülerdir.
• Yıldız Camii’nde öldürmek için
bomba düzeneği patlatıp padişahı ıskalayan Ermeni
teröristlere “Ey şanlı avcı….” şiirini yazanlardır. Şimdilerde de
PKK-PYD ile kader birliği yapan, Karadağ savaşında Azerilere DEAŞ diyenlerdir.
• İzninden İstanbul’a dönen İngiliz Büyükelçi Gerard Lowther’in arabasına at olup,
elçiyi Sirkeci’den Galata’ya taşıyanlardır.
• Kıyafetlerinden utandıkları
için Türk köylüsüne, Anadolu insanına
Kızılay’a Çankaya’ya girme yasağı koyan, Türkiye radyolarında Türkçe müziği yasaklayanlardır.
“Ben Osmanlıyı
tamamen reddediyorum. Osmanlı benim ceddim değildir” diyenlerdir.
• 3. Köprü, 3.Havaalanı, Kanal
İstanbul, yerli otomobil yapılmasın diye “Gezi”
yapanlar, İstanbul’un duvarlarına “Zulüm
1453’te başladı” yazanlardır.
• 1839 Balta Limanı anlaşmasıyla
ekonomik bağımsızlığımıza son veren, Türk İmparatorluğunu sömürgeleştiren, ülkemizi
borç batağına gömenlerdir.
• Türk İmparatorluğu’nu Balkan
ve I. Cihan Savaşlarına sürükleyen, şimdiki
Türkiye’nin 10 katı vatan toprağını kaybettirenlerdir.
“Kültürel iktidar”ın süzme sabetayistler,
kripto Ermeniler olduğunu zannetmek büyük bir yanılgıdır.
“Kültürel iktidar”, esasen 2 asır evvel insanlığın başına kâbus
gibi çöken hümanist dinlerden “pozitivizm-materyalizm”in
Türkiye bürosudur.
Yerli ve milli olan her şeyle,
bilhassa “İslam”la sorunludurlar. “Kültürel
iktidar”ın temel tezi, ülkedeki ve dünyadaki her olumsuzluktan “İslam”ın sorumlu olduğudur.
“Kültürel iktidar”, İslam’ın istisnasız her şeyine karşıdır.
Adem atamız (AS) ile Havva annemize
dil uzatmaları, Cumhurbaşkanına hakaret etmeleri, Kur’an öğrenen çocuklara dil
uzatmaları sadece “İslâm”a olan gıcıklarındandır.
Hiçbir zaman çıkıp biz İslâm’ la
sorunluyuz, biz İslâm’a gıcığız demezler; bu medeni cesaretleri, mertlikleri de
yoktur.
“Kültürel iktidar”, 2 asır boyunca “bilimsel” olma cakası satmışsa
da ne teknoloji transferini başarabilmiş,
ne de ülkeyi bir bilim üssü
yapabilmişlerdir. Ancak ülkenin yetişmiş zeki evlatlarını ABD başta olmak üzere
batı ülkelerine transfer üssü gibi çalışmışlardır.
“Zımni iktidar”, 2 asır boyunca Türkiye’ye yalnızca sorun olmuş,
hiçbir yaraya merhem olamamışlardır.
Osmanlı’nın çöküşünü
hızlandırmış, sonunu hazırlamış, Türkiye’nin de ayağına her zaman bağ
olmuşlardır
Milletin canını dişine takarak
kazandığı Millî Mücadele’yi kendi başarılarıymış gibi gasp etmiş, yeni devlete
de hücrelerine kadar sızmışlardır.
1950 seçimleri ile mutlak iktidarları
sarsılmışsa da 1960’ta milletten bunun rövanşını almış; 71, 80, 97 darbeleri
ile iktidarlarını konsolide etmişlerdir.
AK Parti döneminde “ekonomik iktidar”larını güçlendirmiş, “Kültürel iktidar”larını ikame
etmişlerdir. Bürokrasi ve diplomaside bir miktar kayıpları olduğu farz edilse
bile bunun kıymet-i harbiyesi yoktur.
28 Şubat, “Kültürel iktidar”a can suyu olmuş, hayat öpücüğü sunmuştur.
Siyasi iktidarın da bugünlerde kendilerine
çok yaklaştığı zehabına kapılanlar, iktidar histerisi ile hırçınlaşıyorlar.