İsrail'in tam 471 gündür devam eden Gazze'ye yönelik saldırısı ateşkes kararıyla araya girecek gibi görünüyor. Ara diyorum, çünkü geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz ki İsrail bu saldırılarını yeterince toparlanıp, güç kazandıktan sonra yeniden başlayacak. İsrail'in saldırıları diyoruz ama gerçekte İsrail'in yaptığı sistematik bir soykırım ve toprak işgalinden başka bir şey değil.

İsrail’in tam 471 gündür devam eden Gazze’ye yönelik saldırısı ateşkes kararıyla araya girecek gibi görünüyor. Ara diyorum, çünkü geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz ki İsrail bu saldırılarını yeterince toparlanıp, güç kazandıktan sonra yeniden başlayacak. İsrail’in saldırıları diyoruz ama gerçekte İsrail’in yaptığı sistematik bir soykırım ve toprak işgalinden başka bir şey değil.

7 Ekim tarihinde başlattığı son saldırılarda Gazze Şeridi'ndeki can kaybı 46 bin 707, yaralı sayısı 110 bin 265 oldu. Gazze saldırılarında öldürülenlerin en az 17 bin 820’si çocuk, 12 bin 300’ü kadın. Tüm dünyanın gözleri önünde acımasız ve orantısız bir saldırı hem de canlı yayınlarla gerçekleştirildi.

Her saldırıda öldürülen çocuk ve kadınlar, Filistin soykırımının nasıl belli bir disipline gerçekleştirildiğinin işareti oldu. İsrail’in amacına ulaşana kadar saldırılarını devam ettireceklerini biliyoruz. Buna rağmen ateşkes kararı dünya kamuoyunda büyük bir sevinç ve mutluluğa yol açtı.

Ateşkes sonrası gözlerimizi Gazze’ye çevirip baktığımızda tamamen yıkılıp harabeye dönmüş bir şehir, elli bine yakın ölümle kayıplar, geride kalanlara da eksilmişlik duygusuyla bırakılan hayatlar görüyoruz…

110 bin 265 yaralıdan bahsediyoruz. Bu kadar çok sayıdaki insanın yaşadığı ağır travmalar, yoksunluklar bir yana çoğu hiçbir zaman fiziksel olarak da sağlıklarına kavuşamayacak. Bu kayıplardan en büyüğü ve yaygını uzuv kaybı olarak ortaya çıkıyor. Saldırılardaki yaralanmalarına bağlı kronik hastalıklar, yaşam kalitesini etkileyecek sonuçlarla birlikte en büyük ve yaygın sorunlardan birini de bundan sonra engelli yaşamak zorunda kalan insanlar oluşturacak. Üstelik bunların içerisindeki çocuk oranı da hayli yüksek.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, aralık ayında X hesabından, konuya ilişkin paylaşımda bulunmuştu.

İsrail saldırıları öncesinde yapılan ankete katılan her beş aileden birinde en az bir engelli kişi bulunduğunu ve bu ailelerin neredeyse yarısında engelli bir çocuk olduğu bilgisini vermişti.

Lazzarini, saldırılar sırasında özel bakıma ihtiyaç duyan insanların sessizce acı çektiğini vurgulamış, saldırıların rehabilitasyon hizmetlerinin bulunmadığı travmatik yaralanmalar salgınına da neden olduğunu ifade etmişti.

Gazze’nin, dünyada kişi başına en fazla ampute çocuk sayısına sahip olduğunu belirten Lazzarini, bu çocukların birçoğunun anestezi bile olmadan ameliyat edildiği ve uzuvlarını kaybettiklerini söylemişti. Lazzarini, Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre İsrail’in saldırılarında yaralanan dört kişiden birinin hayatını değiştirecek yaralanmalar yaşadığını ve bakıma ihtiyaç duyduğunu da paylaşmıştı.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinatörü Lynn Hastings de Gazze Şeridi'nde platin eksikliği nedeniyle doktorların uzuv kesme ameliyatları yapmak zorunda kaldığını belirtmişti. Hastings'a göre ilerleyen iki yıl içinde, İsrail saldırılarıyla yaralanan 3 bin kişinin platin nakil operasyonlarının başarısız olması nedeniyle uzuvlarının kesilmesi gerekebilir.

İsrail saldırıları sırasında gerek ağır kemik yaralanmaları gerek tedavi imkanının sağlanamaması, ağır zedelenme dolayısıyla antibiyotik tedavisinin sonuç vermemesi, sinir ve kasların zarar görmesi gerekse platin vs eksikliği dolayısıyla binlerce insan ampute edildi ve bunlar hayatlarının sonuna kadar engelli olarak yaşayacak.

Vicdan sahibi her insan imzalanan ateşkes için sevinçli ve mutlu olsa da İsrail’in geride sadece şehirlerde değil insan ruh ve bedenlerinde de birer dev moloz, engel, travma ve eksiklikle bıraktığını biliyor ve unutmayacak!