Kıymetli okurlar, geçen hafta Ankara'da öyle bir buluşmaya tanıklık ettim ki, adeta Türk dünyasının kalbi orada çarptı. EkoAvrasya Vakfı, İpekyolu Kamu Diplomasisi Teşkilatı ve Türk Dünyası Sivil Toplum İş birliği Derneği’nin öncülüğünde düzenlenen “Türk Dünyası Sivil Toplum Çalıştayı”, Ankara Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde bir araya getirdiği farklı coğrafyalardan gelen değerli isimlerle, bir milletin ortak tarihini ve geleceğini yeniden hayal etti.

Bu tarihi anı paylaşıyor olmak benim için onurdu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kürşad Zorlu'nun sözlerinden, MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç’ın derin bir bilgelik taşıyan açıklamalarına, Azerbaycan Milletvekili Tenzile Rüstemhanlı'nın Karabağ Zaferi'ni anlattığı coşkulu konuşmalarına kadar herkesin ortak bir hedefi vardı: Türk dünyasının birlik ve beraberliğini güçlendirmek.

Kürşad Zorlu, “Türkiye güçlü olursa Türk dünyası güçlü olacak.” dediğinde salonda bir söz olmaktan çıkıp, her birimizin yüreğinde yankı buldu.  Filiz Kılıç, çalıştayın her yönünü şekillendirdiği konuşmasını bildiri olarak verirken “Sivil toplum, yalnızca sorun çözen bir yapı değil; aynı zamanda geleceği inşa eden bir hayal fabrikasıdır” diyerek, sadece bugünü değil, yarını da şekillendirmemiz gerektiğini hatırlattığında kendisini tebrik ettim. Azerbaycan Milletvekili Tenzile Rüstemhanlı, Türk dünyasının kaderinin birbirine bağlı olduğunu gözler önüne serdiğinde salona umut ve coşku yayıldı.

Çalıştayda, gençlik, eğitim ve kültürel diplomasi gibi konulara dair önemli mesajlar verildi. Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, “Ortak vizyon doğrultusunda atacağımız her adım, Türk dünyasını güçlendireceği gibi, gelecek kuşaklara bırakacağımız mirasa da değer katacaktır” sözleriyle alkış aldı.

İpekyolu Kamu Diplomasisi Teşkilatı Başkanı Seyfullah Türksoy, medyanın gücünden bahsederken, “Sivil toplum kuruluşları olarak bizlere düşen bu süreci sahiplenmek ve halklarımız arasında köprüler kurmaktır” diyerek kelimelerle değil, kalbiyle hareket eden bir insan örneğiydi. EkoAvrasya Vakfı Başkanı kadim dostumuz Hikmet Eren’in konuşması ise derin bir hüzün ve gurur bıraktı. Geçmişin kahramanlarını rahmetle anarken söylediği şu sözler, tüm salonda yankılandı: “Türk dünyası, sadece ortak bir coğrafya ya da dil değil, köklü bir medeniyetin temsilcisidir.” O an, tarihsel bir bağın içinde olduğumuzu ve bu bağın geleceğe taşınmasının ne kadar hayati olduğunu daha iyi hissettik.

Çalıştayda, yapılan oturumlar, yalnızca fikirlerin değil, aynı zamanda bir milletin bir araya gelerek ortak bir geleceği inşa etme arzusunun tezahürüydü. Benim inancım, bu buluşmanın Türk dünyasında sadece bir adım değil, aynı zamanda bir dönüm noktası olduğudur ki, yalnızca bugünü değil, yarını inşa etmek için atılmış cesur bir adımdır. Zira Türk dünyası artık yalnızca sınırlarla değil; gönül coğrafyası, ortak miras ve müşterek hayallerle tarif edilmektedir. Bu hayalin somutlaşmasında ise sivil toplumun kurduğu gönül köprüleri, en kıymetli unsur haline gelmesinde emeği geçenlere gönülden teşekkür ediyorum.